4 Mart ABD"de hangi soykırım görüşülmesinden çekiniyoruz ki ?
İsviçre"nin Zürih kentinde ermeni soykırımı iddiasını kabul etmeyen üç Türk"ün hapis cezası almasının nedenini neye bağlamak lazım? Ortada bir iddia var fakat iddiayı yalanlama hakkı yok. Şimdi bir bakalım cezayı nasıl hangi nedenler suç kabul edilmişte hapis cezası verilmiş?
Ali Mercan 2007 yılında Winterthur kentindeki konuşmasında Ermeni soykırımı iddiasını Uluslararası ve tarihi bir yalan olarak nitelemekten, Ethem Kayalı ve Hasan Kemahlı ise toplantıyı düzenlemekten yargılanarak hapis cezası verilmiştir.
Biz Türk Hükümeti olarak bu mahkeme kararlarına karşı dışişleri bakanlarımız ne gibi bir tepki vermiştir?
Sevgili saygı değer okurlarım bu ceza soy kırım olmadı diyenlere mi yoksa Türk halkına mı verilmiştir diye düşünmemiz gerekmiyor mu? haklı olduğumuzda hiçbir zaman, o konuda haklı olduğumuzu anlatmaya gerek görmüyoruz. Çünkü dünya baksın, görsün, araştırsın ve ondan sonra da bizim haklı olduğumuzu kabul etsin diye düşünüyoruz. Halbuki yapmadığımız, işlemediğimiz bir suçtan dolayı, soykırım suçlamasını devletten önce Türk Milleti olarak bizler red etmeliyiz. Tarihin her devrinde yönetimi altındaki azınlıklara her türlü sosyal, siyasi, dini, iktisadi, kültürel hakları tanıyan tek bir millet varsa, övünerek söyleyebiliriz ki bu da Türk Milleti'dir.
Türk Kurtuluş Savaşı'nın devam ettiği 1921-1922 yıllarında, Taşnak ve Hınçak adlı Ermeni Terör Örgütlerinin, 27 Mayıs 1915 tarihlli Tehcir kanunundan sorumlu tuttukları Osmanlı Devlet Adamlarını düzenledikleri suikastlerle şehit etmişlerdir: 15 Mart 1921'de eski İçişleri Bakanı Talat Paşa Berlin'de Soghomon Tehlirian, 5 Aralık 1921'de eski Dışişleri Bakanı Sait Halim Paşa Roma'da Arşavir Şriakin, 17 Nisan 1922'de İttihat ve Terakki Partisinin mensuplarından bahattin şakir ve Cemal Azmi Beyler Berlin'de Aram Yergenian, 21 Temmuz 1922'de IV. Ordu Komutanı Cemal Paşa ve Yaverleri Nusret ve Süreyya Beyler Tiflis'te, iki Nemesis Ermeni militanı tarafından şehit edilmişlerdir.
Cemal paşa şehit edildiğinde üzerinde çıkan ve oğlu Behçet Cemal Bey'e yazılmış mektubunda, şu satırlar ibretle okumaya değerdi: "Sıra bende Oğlum... Talat ve Sait Halim Paşalar diğer mağdur ve mazlum arkadaşlarımdan sonra, beni de öldüreceklerdir... Cinayetin sebebi benden öncekilerde olduğu gibi gerçekleri konuşmama mani olmak gayesidir. Bu cinayeti önlemek güçtür, hatta ne elemlidir ki, bizim için imkansızdır."
Rusların ve batılı emperyalist devletlerin Kafkasya'daki taşeronu olan Ermeniler, 21 Temmuz 1922 tarihinde Tiflis'de Cemal Paşa'yı şehit etmişlerdir. Kazım Karabekir Paşa, Cemal Paşa ve iki yaverinin cenazelerini Erzurum'a getirerek Karskapı Şehir Şehitliğine defnetmiştir. Ermeni Örgütleri Talat Paşa'nın katili Soghomon Telirian adına Amerika Birleşik Devletleri'nin Frenso şehrinde bir anıt diktiler. Bir katile anıt dikmek, zihinsel sapıklığın bir ürünü olsa gerektir ve herhalde yalnız Ermeni Komitacılarına özgü bir marifettir.
1973-1995 yılları arasında Ermeni Terör Örgütleri olan; ASALA ve Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları tarafından, 21 yabancı ülkede Türk Diplomatlarına yönelik 199 eylem yapılmıştır. Bu eylemlerde, çoğu diplomat 41 şehit 161 yaralı verdik. Eylemlerin yapıldığı ülkelere göre Fransa, 54 eylem ile birinci sırada yer almaktadır. Maalesef Türk diplomatları görev yaptıkları ülkelerde, ASALA Terör Örgütü'ne karşı gerekli şekilde korunmamışlardır. Oysa şehit edilen diplomatlarımız bu devletlerin koruması ve güvencesi altında olmaları gerekirken, maalesef ASALA katilleri bu ülkelerde ya yakalanmamış ya da yakalanan teröristler gerekli cezalara çarptırılmamışlardır.
28 Ocak 1973 günü Santa Barbara'da Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar'la Konsolos Yardımcısı Bahadır Demir'i tuzağa düşürüp şehit eden Mığırdıç Yanikian cinayet mahalli olan Baltimore Oteli'nde şu ifadeyi veriyordu:
-Evet ben öldürdüm... Bilerek öldürdüm.... İsteyerek öldürdüm... Aylarca önceden planlayarak öldürdüm...
-Onlar düşmanımızdı. Türk'tü onlar... Türk oldukları için öldürdüm... İntikam almak için öldürdüm...
1973 yılında bu soğukkanlı caninin yaşı 77 idi. Dünyanın hiçbir ülkesinin teröristinin yaşı 77 değildir. Demek bir anlık öfke ya da krizin eseri değildi. Yanikiyan yıllarca bir Türk'ü öldürmek için planlar yapmış, nihayet iki diplomatımızı alçakça şehit etmişti.
31 Temmuz 1980 günü TC. Atina Büyükelçiliği İdari Ateşesi Galip Özmen ve Kızı Neslihan Özmen ASALA teröristleri tarafından, sırf Türk oldukları için şehit edilmişlerdi. Şehit İdari Ataşesinin oğlu Alper olay sırasında 13 yaşında idi. Alper bir hatıra olarak suikastın yapıldığı arabanın kırılan cam parçalarını ve ölen ablasının saçlarını saklıyordu. Bu acılı şehit çoğu defterine soruyordu:
"Ne o unutuldu mu, kanları parmaklarımızın arasında kalan şehitlerimiz."
21. yüzyılın yıllarında Şark Meselesi (Doğu Sorunu) veya Sevr Antlaşması, suni Ermenistan meseleleri ile gündeme getirilmeye çalışılmaktadır? Neden, Fransa Millet meclisi 18 Ocak 2001 tarihinde "Fransa 1915 Ermeni soykırımını alenen tanır" şeklindeki yasayı kabul etmiştir? Neden, Türkiye emperyalist devletlerin yüzyıllardır gizli açık saldırılarına hedef olmaktadır. Bu mesele bir Ermeni sorunu mudur? Ermeni meselesi neden uluslar arası bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Acaba Ermeniler Kafkasya'da yaşamayıp da, Asyanın kuzeyinde veya Afrika'nın ortasında bir konuma sahip olsalardı, Fransa yine sözde Ermeni soykırım yasasını kabul eder miydi? Elbette ki hayır! Çünkü Fransa ve emperyalist güçler, Ermenileri bir taşeron güç olarak kullanarak Kafkasya'ya yerleşmek istemektedir. Ermeni meselesini başta Fransa olmak üzere Rusya, İngiltere ve Almanya, Kafkasya ve Hazar petrollerini ele geçirmek amacıyla gündeme getirmişlerdir.
Yakın tarihimizde yapılan Azerbaycan"da ki savunmasız Türklere karşı yapılan Karabağ ve Hocalı katliamlarını hiç gündeme getirilmediği tarihçilere bırakılmayacak kadar yakın tarihimizde Bosna da, Karabağ da, Kıbrıs"ta Türklere karşı yapılan bu kin ve nefret dolu hareketleri görmemezlikten gelmenin hangi mantık, hukuk ve demokrasi ile bağdaştıran ve bu bilinen gerçekleri ortaya koyup konuşmak, toplantı yapmak ve haksızlığa dur demenin cezasının hapis olduğu hangi ilke ve düşünceye sahip olanların mantığıdır.
Bunu kısa ve öz yaşanmış bir anıyla gözümüzde canlandıralım mı ?
Agop ile Vartan acaba Ermenistan'a gitsek mi diye düşünüyorlarmış. Demirperde gerisine geçmek 1972 yıllarda zor işti. Agop, Vartan'a "Ben Ermenistan'a gideyim Vartan sen İstanbul'da kal. Ermenistan'ın durumu, refah seviyesi iyi ise çoluğu çocuğu al Ermenistan'a gel... Durumu mektupla anlatamazsam, sana bir fotoğraf göndereyim. Eğer ayakta isem Ermenistan'ın durumu iyi, oturuyorsam bil ki kötü o zaman kesin gelmeyin" Agop Ermenistan'a gittikten bir ay sonra bir fotoğraf göndermiş. Fotoğrafta Agop sırtüstü yatmaktadır. Bu fıkra Ermeni soykırımı yapılmıştır diyenlere ve Türk milletini her fırsatta aşağılamayı adet haline getirenlere çok şey anlatmaktadır.
Sözlerimi benim hayat felsefemin tek değişmez gerçeği olan, şu sözlerle tamamlamak istiyorum:
"Türkiye Cumhuriyeti Devletinin milli meselelerinde, Cumhuriyet rejiminin yaşatılması ve korunmasında, devletin bekası ve bütünlüğü noktasında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden yana olmak en büyük şereftir. , onurdur, gururdur." Büyük milletimizle ve ebedi devletimizle, sevdiklerinizle ve sevenlerinizle; dirlik ve birlik içinde nice mutluluklara, başarılara, güzelliklere erişmenizi dile, saygılar sunarım.