Hastalığın en çok görüldüğü ilk üç ülke Çin, Hindistan ve ABD olurken, Türkiye hastalığın artış hızının en yüksek olduğu ülkelerden biri olduğu belirtildi.Halk arasında şeker diye de bilinen hastalığın tedavisinde son yıllarda büyük aşama kaydedilirken, uzmanlar kandaki insülin maddesinin azlığından dolayı şekerin kanda yükselmesi sonucu ortaya çıkan diyabet hastalığının, zaman içerisinde sinir sistemi başta olmak üzere kalp ve damar hastalıklarına yol açtığını belirtti.
Diyabetin her yaştan insanı etkileyebileceğine dikkat çeken Aydın Liva Hastanesi Dahiliye Uzmanı Abdullah Açıkgöz, “Diyabet, insülin hormonunun yokluğu, eksikliği ya da etkisizliği sonucu ortaya çıkan, yaşam boyu süren kan şekeri yüksekliği ile karakterize bir metabolizma hastalığıdır. Dikkat edilmemesi halinde de ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. İnsan metabolizmasını olumsuz yönde etkileyen diyabet, insülin yokluğu ya da insülin etkisinin yetersizliği sonucunda kandaki şeker hücre içine giremez, kanda şeker yükselir.
Kan şekerinin yükselmesi ile birlikte sık idrara çıkma, ağız kuruması, çok su içme, halsizlik, çabuk yorulma, kilo kaybı gibi bulgular görülebilir. Eskiden belli yaşın üzerindeki kişilerde görüldüğü inancı hakim olan hastalık günümüzde her yaşta ortaya çıkabilmektedir” dedi.
“Sayı her geçen gün artıyor”
Türkiye’de yaklaşık 10 milyon kişinin diyabetin etkisi altında olduğunu belirten Aydın Liva Hastanesi Dahiliye Uzmanı Abdullah Açıkgöz,”Diyabet, her yaşta ortaya çıkabilen, yaşam boyu süren ve iyi tedavi edilmediği zaman toplumsal olarak çok önemli sorunlara yol açan, buna karşın iyi tedavi edildiğinde sağlıklı ve uzun bir yaşamın sürdürülebildiği bir hastalıktır. Diyabet, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızla yayılan önemli bir sağlık sorunudur.
Ülkemizde her 3 hastadan 1’i diyabetli olduğundan habersiz yaşamaktadır. Yaklaşık 5 milyon kişi ise, diyabet gelişme riski normale göre yüksek olan, halk arasındaki tabiriyle gizli şeker hastasıdır. Sonuç olarak, diyabet, ülkemizde 20 yaş üstü grupta toplumun yaklaşık yüzde 15’ini yakından ilgilendiren bir hastalıktır” dedi.
“Kan şekerinizi ölçtürün”
Diyabette tanı koymanın en kolay yönteminin kan şekerini ölçtürmek olduğunu belirten Liva Hastanesi Dahiliye Uzmanı Abdullah Açıkgöz “Normalde açlık kan şekeri 100 miligramın altındadır. Eğer açlık kan şekeri 100-125 miligram arasında ise bozulmuş açlık glikozu vardır.
Bu durumda glikoz yükleme testi yapılması gerekir. Eğer açlık kan şekeri 126 miligram veya daha yüksekse birey diyabetlidir. Şeker yükleme testi için 8 saat açlıktan sonra, 75 gram glikoz suda eritilir ve içilir. Kan şekerleri 2 saat izlenir. Normal kan şekeri ikinci saatte 140-199 miligram arasında ise prediyabet (gizli şeker) vardır, bu değerler kişinin diyabete aday olduğunu gösterir. İkinci saat kan şekeri 200 miligramın üstünde ise diyabet tanısı konur” dedi.
“45 yaş üstü ve kilolular riskli”
Diyabette risk gruplarının olduğu ve bunların yılın belli dönemlerinde bazı testler yaptırması gerektiğini belirten Dahiliye Uzmanı Açıkgöz, “45 yaş ve üzerindeki herkes, özellikle fazla kilosu olan kişiler kan şekeri değerleri normal çıksa dahi, mutlaka 3 yılda bir şeker yükleme testi ile veya tokluk kan şekeri ile incelenmelidir.
Erken tetkik büyük önem arz etmektedir. Bunun yanında eğer bir kişide kan şekeri değeri normalden yüksek olmasına karşın diyabet tanısı koymaya yeterli yükseklikte değilse gizli şeker vardır. Bu değerler kişinin diyabete aday olduğunu gösterir. Gizli şekerli bireylerde kardiyovasküler hastalık riski kan şekeri normal olan bireylere kıyasla 1,5 kat, diyabetli bireylerde ise 2- 4 kat daha fazladır. Diyabete aday kişiler beslenme alışkanlıklarını değiştirerek ve fiziksel aktivite düzeylerini arttırarak yaşamın ilerleyen yıllarında diyabetin gelişmesini önleyebilirler” diyerek tıp dilinde diyabet halk arasında şeker hastalığının önlenebilir bir hastalık olduğunu söyledi.