TÜRKİYE'DE REKORLARIN YILI

Acısıya tatlısıyla, deneyseliyle kurmacasıyla, ödülüyle hayal kırıklığıyla bir yılı geride bıraktık. Sinema camiası çok yoğun bir dönemden geçti.

Türkiye'de rekorlar, dünyada ölümler ve ödüller gündemi belirledi. 2014'e dönüp baktığımızda elimizde neler kaldığında sinema eleştirmeni Abdülhamit Güler'in objektifinden bakalım...

TÜRKİYE'DE REKORLARIN YILI

Geride bıraktığımız yıl rekorlarla anılacak. Sinemamız, son 30 yılın en yüksek verilerine ulaştı. Toplam izleyici syısı 60 milyonu aştı. Bir yılda üretilen yerli film sayısına bakınca da üç haneli rakamlara ulaşıldığını görüyoruz.

Nicelik olarak sevindirici olan bu gelişmelerin niteliğe yansımasının kısa vadede olacağını düşünmek hayalcilik olur. Ancak son 10 yılda kat edilen aşamaya bakınca söz konusu yansımanın doğrudan emarelerini görüyoruz. Öncelikle yönetmenler artık daha cüretkar, yapımcıların kaynak kullanım alanı daha geniş. En pahalı sanat olan sinemanın önündeki en ciddi engellerden biri olan kaynak aktarımı hususunda yol alındı. Ama yetmez. Çok daha iyisi olabilir. Sinema biletinden alınan vergilerin düzenlenmesinden tutun da sponsorlukların vergiden düşürülmesine kadar birçok başlık altında atılacak adımlarla sektör daha da önünü görebilir hale gelebilir.

ULUSLARARASI ALANDA ÖDÜLLER

Yerli yapımların uluslararası alanda elde ettiği başarılar 2014'te de devam etti. Birçok yapım göğsümüzü kabartan başarılara imza attı. Kaan Müjdeci'nin ilk uzun metraj filmi Sivas, beklenenin üzerinde ses getirdi. Venedik'ten özel ödül aldı ve gözleri üzerine çevirtti. Filmin küçük oyuncusu Doğan İzci de performansıyla takdir topladı. Sivas, Türkiye'de de festivallerde çokça ödül aldı.

Bizim için geçtiğimiz yılın en büyük süksesi, Cannes'da büyük ödülü kazanan Kış Uykusu oldu. Nuri Bilge Ceylan, üç saate yaklaşan 'bol konuşmalı' filmiyle Altn Palmiye'yi kazandığında Oscar için de 'acaba' dedik. Lakin Kış Uykusu, en iyi yabancı film dalında elemeyi geçemedi ve son 9'a kalamadı.

Erol Mintaş'ın 'Annemin Şarkısı' da Saraybosna'da en iyi film ödülünü alarak uluslararası arenada adından söz ettirdi.

Kutluğ Ataman'ın Kuzu'su yılın öne çıkan yapımları arasındaydı. Altın Portakal'a damgasını vurup 4 ödül alan film, 64. Berlin Uluslararası Film Festivali'nde ise "Uluslararası Sanat ve Deneme Sineması Konfederasyonu" özel ödülünü aldı.

BEKLENEN KRİZ VE BEKLENMEYEN TAVIRLAR

Sinemamız adına beklenen (en aznıdan benim beklediğim) bir tartışma Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde yaşandı. İddia sansürdü. Hedefte AK Partili belediye ve festival komitesi vardı. Belediye neyse de festival komitesinin ortaya koyduğu tavır şaşırttı ve sansür iddiasını dillendirenleri epey zora soktu. Alin Taşçıyan'ı SİYAD başkanlığından ayrılmaya götürecek süreç, Gezi'de yaşananları konu edinen "Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek" belgeselindeki bazı küfürlü ifadelerin çıkarılma aşamasında yaşandı. Konuyla ilgili birçok iddia dillendirildi. En önemlisiyse Alin Taşçıyan'ın sansür iddialarına karşı kaleme aldığı yazıydı. Taşçıyan, gaza gelmeye meyilli olanların yine sorgusuz sualsiz harekete geçtiğini ifade etmişti.

2014'ÜN RESMİ: ÖZÇEKİM



2014'ün ilk günlerinde sinema gündemini Oscar ödül töreni oluşturdu. Fazla sürprize sahne olmayan gecede Ellen DeGeneres'ın özçekimi (selfie) fruya başlattı ve hala içinden çıkamadığımız bir özçekim yaşıyoruz.

EN İYİ 10 FİLM



Peki 2014'ün en iyi filmleri hangileriydi. Göreceli bir meseleden bahsediyoruz elbet. Ancak zamanı, zemini ve sinemasal kıymeti açısından listeye girmeye hak kazandıklarını düşündüğüm en iyi 10 filmi şöyle sıralayabilirim (karışık sıralıdır):

- Attila Marcel
- Yıldızlararası
- Boyhood
- Pek yakında
- Sivas
- 2 gece ve 1 gün
- Kış Uykusu
- Kayıp Kız
- Büyük Budapeşte Oteli
- Locke

100. YILA YAKIŞMAYAN 100. YIL

Dile kolay, tam 100 yılı geride bıraktı sinemamız. En genç sanatın en önemli dönemlerinden birini yaşayan ülkemde bu tarihi süreç için neler yapılmazdı ki!

Olmadı. Şaştım kaldım. Hala inanamıyorum. 100. yıl için birkaç sempozyum, konferans, internetten oylama, birkaç orta boy proje desteği dışında neredeyse hiçbir şey yapılmadı. Düşünebiliyor musunuz, 100. yıl filmimiz yok.

Ne mi yapılmalıydı? En azından devlet desteği ile belgesel ve kurmacalardan oluşan 10 film yapılmalıydı. Üst düzey titizlikle, tarihe geçecek ve bu topraklarda sinemanın tarihini değiştirecek işler ortaya çıkmalıydı. Olmadı. Hayal ettiğimizle kaldık.

100. YIL FİLMİMİZ: PEK YAKINDA



Bir teselli olsa da sinemamızın 100. yıl filminin Pek Yakında olduğunu düşünüyorum.

Bütün sıcaklığıyla Yeşilçam'a ve Türkiye Sineması'na selam çakan Cem Yılmaz, mizah ile izah etmenin dersini verdi adeta. Normal şartlarda bu film belki bu denli önem arz etmezdi. Lakin 100. yılda yapılmış olması kıymetini artırdı. Ve kesinlikle bizim 100. yıl filmimiz budur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

SİNEMA VE TİYATRO Haberleri