Hem cezalandırmak, hem de şerrinden emin olmak için yakalatıp hapse attığımız Apo denilen terörist lider yattığı (!) hapishaneden örgütünü ve her türlü eylemleri rahatlıkla idare ediyor. Avukat ve ziyaretçi maskesi altında giden gelen aracılarla talimatlarını alt lider kadrosununa rahatlıkla ulaştırabiliyor. Belki dışarıda olsaydı bu kadar başarılı olamazdı.
Sanık olarak tutuklanan, mahkemesi devam ederken garip bir şekilde milletvekili seçilen, ama hala içerde yatan kişilere bu defa da milletvekili maaşı bağlanıyor. Yüz binlere varan birikmişlerini de alabiliyorlar. Gerçi bu memlekette yatanlara, çalışmayanlara maaş ilk defa verilmiyor, ama o zaman eskiye göre ne değişti? Suçsuz iseler neden hapiste yatıyorlar; suçlu iseler veya ne oldukları henüz belli değilse, şaibeli iseler nasıl milletvekili olabiliyorlar? Kaldı ki hapiste yatan milletvekili hangi ülkede var?
Malüm bir terör örgütüyle iş birliği içinde oldukları gün gibi ortada iken, bir siyasi ve ırkçı ve ayırımcı partinin milletvekillerine aylık ödeniyor ve o alandaki devletin bütün imkanlarından aslanlar gibi yararlanabiliyorlar.
On iki eylül 2011 referandumunda hayır kampanyası açan, hayır oyu verilsin diye adeta kapı kapı dolaşanlar, on iki eylül 1980 darbesini yapanların yargılandığı mahkemede müdahil olmak, haklarını aramak için sıraya giriyor ve adeta birbirleriyle yarışıyorlar.
Dünya'nın en pahalı akar ve uçar (gaz) yakıtını ükemiz kullanırken ve hala da sık sık zam yapılırken ve bütün ulaşım, nakliye ve üretimin alt yapısı buna bağlı iken yıllık enflasyon hala eksi çıkabiliyor.
Verdikleri kişisel yanlış kararlarla, davaları Avrupa İnsan Hakları mahkemesinde tazminata mahküm olan hakimlerin cezalarını hazine, yani bütün ülkenin vatandaşları ödüyor .
Memurumuza vereceğimiz üç beş kuruşluk zammı beş ay sonraya brakıyoruz.
Sosyal güvencesi olan vatandaşlardan resmi ( ve özel de daha fazla) kurumlarda muayene ücreti olarak 15.ooTl ve reçete başına da 3 Tl alınıyor ve bir defada ancak 40.00Tl lik sağlık hizmeti sunuluyor. Fazlasını cebinizden ödeyeceksiniz; ya da bir sonraki paket için on gün sonrasını bekleyeceksiniz.Çünkü ikinci 40.00Tl lik paket on gün sonra açılıyor.
Önce vatandaşlarıımızı öldürüyoruz, sonra da onlara yüklü tazminatlar ödüyoruz.(Suçsuz idiyseler neden öldürüldüler; suçlu idiyseler neden tazminat ödüyoruz?)
Asgari ücret belirlenirken, o ücretle bir ailenin nasıl geçindirileceği hesaba katılmaz ve koruma hedefi gözetilmez ve düşük tutulmaya çalışılırken, sanayicilerin ve patronların daha da büyümeleri ve güçlenmeleri hedefleniyor.
Bir belediye başkanı ayda 80.000, bir futbol kulüp teknik directörü veya benzerleri (futboldan anlamam,gerek de duymuyorum) adamlar 300.000Tl ler (yirmi devlet başkanı maaşı ediyor maşallah) alabilirken benim asgari ücretlim 701.00Tl ile üç-dört nüfus geçindiriyor(!).
En zengin vatandaş da, en fakir vatandaş da aynı dolaylı vergi (ötv,kdv,öiv) oranını ödüyor.
Zamlar, özelleştirilmiş kurumların talep ve arzuları istikametinde, devlet kurumlarıyla koordineli yapılıyor (başta EPDK,ki Enerji Bakanlığına bağlıdır) , iki kuruluş anlaşıyor, ödeyecek olan vatandaşa hiç kimse sormuyor.
Elektrik faturalarındaki kaçak/kayıp giderleri, kullananlardan değil de kullanmayanlardan tahsil ediliyor. Kendi gelirleri gereği olan saat okuma bedeli de vatandaştan alınıyor.
Alkollü trafik kazalarından her gün üç- beş kişi ölürken (bundan sonra daha da çok olur), içki reklamları gırla gidiyor.Vitrin afişleri,tabelalar,dizi filimlerdeki cazip kutlamalar v.s. içmeyi özendiriyor ve teşvik ediyor.
Daha da sayacak çok şey bulunabilir.Araç vergilerinin araç değerleriyle bir alakasının olmaması; laik devlette din işlerini devletin yönetmesi,v.s.,v.s. Saygılar.
Hasan ÖZDUMAN