Dünyadaki en büyük facia şu an başımıza bela olan virüstür, Allah'ım yardımcımız olsun. Maalesef tuz koktu. Spora bulaşan siyaset, futboldaki tatlı rekabetin önüne geçti. Evrensel bir spor olan futbolda son zamanlarda gelişen olaylar can sıktı.
Duyduğumuz, izlediğimiz kadarı ile bunları şöyle sıralayabiliriz; şike, bahis, garip kadro dışıları, istifalar, maalesef futbolun önüne geçmiştir. Bunların gölgesinde Boluspor karşısına çıktık.
Ertuğrul Hoca kadroyu bozmamış, maça iyi başlamadık temkinli futbol oynadık. Sahada yavaş yavaş ağırlığımızı hissettirmeye başladık. Boluspor kontratak futbolu tercih etti. Çok istediğimiz golü 25. dakikada Yasin'le bulduk. Boluspor takımı çok pozisyon veriyordu ama biz değerlendiremiyoruz. İlk yarı gol kaçırma yarışına girdik. İkinci yarı inşallah bunları aramayız dedik.
İkinci yarıda tek değişiklik yaptık. Sahada varlığı yokluğu belli olmayan Coureur çıktı, Nadir oyuna girdi. İkinci yarıya golle başladık. Son haftaların şanssız futbolcusu Gökhan Karadeniz şık bir gol attı. İkinci yarıda defansını öne çıkartıp ileride basan bir Boluspor vardı.
Buna rağmen rakibimize fazla pozisyon vermedik. Rakip ceza sahasında bulduğumuz duran topların geri dönüşü bize hep sorun çıkardı. Buna bir türlü çare bulamadık. Hatta maçın 14. dakikasında Gökhan Karadeniz geri gelip adamı kovalamasa 1-0 mağlup duruma düşebilirdik. Ayakların sahada akılların başka maçta olduğu bir maçı kazandık.
Sevgili okurlarım, kerameti kendilerinden gören siyasilerin saltanatı bitti. Kulübün parasını işin doğasında hakmış gibi cebe indirenlerin devri bitti. Şunu tekrar yazıyorum; 2 maç sonra inşallah Süper Lig'e çıkacağız. Olaki çıkamadık, Dünyanın sonu değil. Play-off'un en güçlü adayı biziz. Allah'ın izni ile; yönetimin gücü, taraftarlarımızın desteği ve birlik beraberliğimizle Süper Lig'deyiz...
Rekabet halinde birbirlerine karşı sanıp taraf tutarak seyrettiklerimiz aslında bize karşı oyun oynamak için birleşmiş kişilerdir.
Saygılar...