Yüce Kitabımızda kafirlerle ilgili onlar öldüklerinde başlarına gelen azabı tattıklarında Ya rabbi bizi dünyaya gönder, bize mühlet ver sana tövbe edelim, derler ancak onlar dirilse de yine aynı şeyleri yaparlar. Buyurmaktadır. Atalarımız tarih tekerrürden ibarettir buyurmuşlardır, bu tespitler yaşanmış tecrübelerden alınarak söylenmiştir. Bu söylenenleri okuyan bir insan hayatın gerçekleri ile karşılaştığında ne kadar doğru tespitler olduğunu görebiliyor.
Yaklaşık otuz yıldan beri bazı adamları takip ederim, zira her yaptıklarında mutlaka bir şeytanlık olduğunu bildiğimden topluma verdikleri görüntüye asla bakmam, asıl yapmak istediklerinin ne olduğuna bakarım. Çünkü bu tüplerin vatan, millet derdi olmaz, onların tek sıkıntısı cepleridir, vicdanları da ceplerindedir, ceplerine girmeyen hiç bir olay onların vicdanının kıyından köşesinden geçmez. Bu söylediklerim belki size çok enteresan gelecektir ancak emin olun ki bu dediklerimde eksiklik var da fazlalık yok.
Dilerseniz bu olayı bir örnekle açıklayayım; Bahsettiğim adam eskiden siyasetin içerisinde idi, daha sonra siyasette bizzat olmanın cebine bir yararı olmayacağını düşünüp, basın sektörüne geçti. Yüzde bir hissesi olan basın şirketini tek kuruş ödemeden ele geçirdi. Nasıl geçirdi derseniz beraber siyaset yaptığı arkadaşı hapse girince onu hapishanede rahat ettirmenin karşılığında şirket hisselerini devraldı. Ben bunu ilk duyduğumda inanamamıştım ancak daha sonra yaptığım detaylı araştırmada doğru olduğunu bizatihi müşahede ettim.
Bundan üç yıl önce bu arkadaşımız daha önce yanımda çalışan ancak benim kimin adamı olduğunu bilmediğim çetenin bizim iş yerine sızdırdığı adamı çıkardı bir TV kanalına saatlerce, hatta bir hafta boyunca konuşturdu. Adamın konuştuklarının tamamı yalan ancak tezgahı öyle kurmuşlar ki dinlerken acaba bu söylenilen kişi ben miyim diye kendimden şüphe etmeye başlamıştım. Bu insanların en güzel becerdikleri şey siyahı topluma beyaz anlatmaktır. Hem de o kadar enteresan becerirler ki aklınız şaşar alırlar ellerine siyah bir kağıdı, gözünüzün içerisine baka, baka aslında onun beyaz bir kağıt olduğunu, ama bazı vatan hainlerinin!.. Siyah demesi sonucu siyah algılandığını anlatıp, sizi ikna etmeye çalışırlar, bakarlar ki güzellikle yapamıyorlar, o zaman da zorla ikna ettirmeye çalışırlar.
Üzülerek ifade etmem gerekirse bu düzen şehrimizde yaklaşık yirmi yıl devam etti, ne zaman ki biz basın camiasına girdik, adamların tüm düzenleri bozulmaya başladı. Baktılar ki ellerindeki düzen tamamen yok olacak hemen işbirlikçileri ile harekete geçip bizi ortadan kaldırmaya kalktılar. Allah öyle büyük ki onlara bu fırsatı vermediği gibi tüm insanlara rezil rüsva oldular. Üç yıl önce TV kanallarına çıkarıp konuşturdukları adamlar sefil, perişan sokaklarda geziyorlar, sahip çıktıkları yok. Zaten onların iş yaptırıp da sahip çıktığı kim var ki, ama şimdi o iş yaptırdıkları zavallı insanlar da gerçekleri gördüler.
Bu kadar detaydan sonra gelelim konumuza bir kaç gün önce TV kanallarını gezerken bir de ne göreyim bizim işbirlikçi ekip yine tezgahı kurmuş birilerinin işini bitirmeye çalışıyor. Kurdukları tezgah Gazi Devlet Hastanesi'nden çıkarılan işçileri ve o sendikaya üye olan bazı işçileri stüdyoya getirip konuşturuyorlar, konuşmacılar konuştukça sunucu coşuyor, adeta hastane Başhekimini tefe koyup bitirmek için her türlü operasyon tamamlanmış gibi. Konuşmacıları dinleyenler Başhekimi tam bir cani olarak algılayıp Ramazan günü sokakta kalan insanlara yaptığı muamele için ona beddua ediyorlar.
Peki işin aslı nedir derseniz İş Kanunu gereği işine gelmeyen işçilere taşeron firma önce uyarı verip ikaz etmiş,yine aynı taşeron firmaya ait Samsun'da başka bir iş yerinde iş yerinde çalışmaları için kendilerine tebligat yapmış, kaldı ki o iş yerinde alacağı ücret Hastanede alacağı ücretten 100-150 lira daha fazla. Bunca kazaya rağmen çalışmayan personel işten çıkarılmış, vay efendim böyle bir kanunsuzluk nasıl yapılabilirmiş ayıklayın pirincin taşını. Peki bu dev solcu kardeşlerimiz kimin akrabası, onları kim işe yerleştirmiş, hangi partiden veya partiliden veya teşkilat mensubundan referans alarak işe yerleşmişler, buradaki asıl amaç nedir bunları da yazacaktım ancak bana ayrılan yer bittiğinden bu konuya yarın kaldığımız yerden devam etmek üzere kalın sağlıcakla.