Şeddad, Nemrut ve Firavun; tarih boyunca güç ve kibirleriyle bilinen ve Allah’a isyan eden zalim yöneticiler olarak anılmışlardır. Bu liderler; kendi dönemlerinde büyük güce sahip olmalarına rağmen, zulümleri ve Allah’a karşı meydan okumaları nedeniyle ibretlik sonlara mahkûm olmuşlardır. Bu üç zalim; ortak özelliklere sahiptir ve sonları da benzer olmuştur.
Bunların ortak özelliklerinin başında; "Kibir ve İlahlık" iddiasında bulunmaları gelmektedir. Ad kavminin lideri olan Şeddad; gücüyle böbürlenmiş ve Allah’a karşı gelmiştir. Cenneti taklit etmeye kalkışarak, "İrem Bağları" adıyla anılan muhteşem bir şehir inşa etmeye çalışmıştır. Bu girişimi, onun kibir ve Allah’a meydan okuma arzusunu açıkça göstermektedir. Babil kralı Nemrut; Allah’ı inkâr etmiş ve kendisinin ilah olduğunu iddia etmiştir. İbrahim Peygamber’i (a.s.) ateşe atarak yok etmeye çalışmış, ancak Allah tarafından mucizevi şekilde mağlup edilmiştir. Mısır’ın yöneticisi Firavun; halkını köleleştirerek zalimce yönetmiş ve kendisini ilah ilan etmiştir: "Ben sizin en yüce Rabbinizim." (Nâziât, 79/24) diyerek kendince meydan okumuştur.
Bu üç idarecinin ikinci ortak özellikleri; "Zulüm ve Adaletsizlik"tir. Üçü de halklarına büyük zulümler yapmış, adaletten uzak yönetimleriyle insanları sömürmüşlerdir. Şeddad; halkını zorlayarak kibirli bir proje peşinde koşmuş ve onları manevi değerlerden uzaklaştırmıştır. Nemrut; halkını korkutarak kendi tanrılığını kabul ettirmeye çalışmış, İbrahim Peygambere yaptığı zulüm gibi Allah’a inanan diğer insanlara da zulmetmiştir. Firavun; İsrailoğullarına büyük işkenceler yapmış, erkek çocuklarını öldürüp kadınlarını köleleştirmiştir.
Diğer ortak özellikleri; "Allah’ın Varlığını ve Kudretini İnkar" etmeleridir. Bu zalimlerin üçü de; Allah’ın varlığını inkâr etmiş ya da kendilerince Allah’a meydan okumuştur. Onların ortak yanılgısı, sahip oldukları dünya nimetlerinin kendi güçlerinden kaynaklandığını sanmalarıdır. Oysa Allah, onların hem güçlerini hem de hayatlarını kısa sürede sona erdirmiştir.
Ortak özelliklerinden bir diğeri; "Güçlerini Yanlış Kullanmaları"dır. Bu üç zalim, sahip oldukları güç ve otoriteyi, insanlığa hizmet için değil; zulüm, isyan ve gösteriş için kullanmışlardır. İtaatkâr bir kul olmak yerine, Allah’a meydan okuyarak hem kendilerini hem de halklarını felakete sürüklemişlerdir. Bu üç zalimin özellikleri birbirine benzediği gibi sonları da birbirine benzemiştir.
Şeddad, "İrem Bağları" adlı muhteşem bir şehir inşa etmek istemiştir. Ancak Allah, ona bu kibirli girişiminin karşılığını vermiş ve şehir tamamlanmadan Şeddad’ı ve kavmini büyük bir azapla helak etmiştir. İrem Bağları’ndan geriye hiçbir iz kalmamış, Şeddad’ın adı da tarihe bir ibret olarak geçmiştir.
Nemrut, Allah’a olan meydan okumasının cezasını, küçücük bir sinekle almıştır. Rivayetlere göre, Allah, Nemrut’un burnundan giren bir sinek göndererek onu ağır bir azapla cezalandırmıştır. Sineğin başında oluşturduğu ağrılar nedeniyle Nemrut, başına vurularak bu acıyı hafifletmeye çalışmış ve sonunda bu şekilde ölmüştür. Bu olay, Allah’ın sonsuz kudretini ve zalimlerin aslında ne kadar zayıf olduğunu göstermiştir.
Firavun, Musa Peygamber’i (a.s.) ve İsrailoğullarını yok etmek için ordusuyla birlikte Kızıldeniz’i geçmeye çalışırken, Allah denizi ikiye ayırmış ve Musa Peygamber’i kurtarmıştır. Ancak Firavun ve ordusu denizde boğularak helak olmuştur. Allah, onun cesedini bir ibret vesilesi olarak sonraki nesillere bırakmış ve Yunus suresi 92.ayette konuyu; "Bugün, senin bedenini kurtaracağız ki senden sonra gelenlere bir ibret olsun" buyurarak bildirmiştir.
Bu üç zalimin hayatları ve sonları, insanlık için birçok ders sunmaktadır. Kibir, insanları helaka sürüklemektedir. Allah’ın kudretine meydan okumak ve kendini ilah görmek, insana sadece felaket getirir. Zulmün kalıcı olmadığı, bu zalimlerin sonlarının görülmesiyle anlaşılmıştır. Zulümle güç elde edenler, er ya da geç adaletin tecellisiyle yıkılmaktadırlar. Allah’ın kudretinin sonsuz oluşu bu üç hainin hayatının son bulma şeklinde görülmüştür.
Şeddad’ın ihtişamı, Nemrut’un ordusu ve Firavun’un gücü, Allah’ın sonsuz kudreti karşısında hiçbir anlam ifade etmemiştir. Dünyanın ve dünya iktidarının geçiçiliği kıyamete kadar tescil edilmiştir. Şeddad’ın İrem Bağları, Nemrut’un sarayı ve Firavun’un piramitleri, hepsi zamana yenik düşmüş; geriye sadece birer ibret hikâyesi kalmıştır.
Şeddad, Nemrut ve Firavun’un ortak noktası; kibirleri, zulümleri ve Allah’a karşı olan isyanlarıdır. Bu isimler; güç ve otorite sahibi olanların sorumluluklarını kötüye kullanmalarının ne kadar büyük sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir. Onların sonları, Allah’ın adaletinin mutlaka tecelli edeceğini ve zulmün ebedi olmadığını ortayakoymaktadır.
Yüce Allah’ın Kur'ana konu ederek, özelliklerini ve sonlarını bildirdiği bu üç zalim insanlığın yüz karasıdır. Zulmün ve isyanın, asiliğin ve zalimliğin, Yaratan tarafından affedilmediğinin açık örneği; bu üç zalimin sonlarında görülmektedir. Aynı özelliklere sahip her insanın, benzer sonla karşılaşacağı açık bir hakikattir. Bu tür zalimlerin benzer örnekleri ve sonları günümüzde de görülmektedir.
"Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste" atasözü bu gerçeği ifade etmekte, zalimlerin sonunlarının nasıl olacağı anlatılmaktadır.