Atalarımız ayağınızı yorganınıza göre uzatın derken yapacağınız işlerde ölçülü davranmanız gerektiğini belirtmektedirler. İnsan yapacağı her işi yapmadan önce çok iyi hesaplaması gerektiği gibi konuşacağı her sözü konuşmadan önce çok düşünerek konuşmalıdır, düşünmeden yapılan konuşmalar insanı mahcup edeceği gibi toplum karşısında güven zedelenmesine de neden olabilir. Konuşurken mangalda kül bırakmayıp icraata sıra geldiğinde söylediklerinin aksini yapan insanlar düştükleri durumu görebilseler bunu asla yapmazlardı ancak maalesef kimse onlara yaptıkları yanlışları söylemediğinden zannediyorlar ki çok güzel şeyler konuştuklarını zannediyorlar. Normal insanlar bu saydığım ölçüye bir kez dikkat etmeleri gerekirken siyasetçiler çok daha fazla dikkatli davranmak zorundadırlar, toplumu balık hafızalı zannederek şov yapmak isteyenlere birileri çıkıp hakikatleri söylediğinde içersinden çıkılmayacak şekilde sıkıntıya düşecekleri muhakkaktır.
Geçtiğimiz günlerde Vezir Hazretlerini ziyaret eden bir heyete yaptığı açıklamaları okuyunca şaşırdım kaldım, ziyarete gelen heyetin talebi modern mezbahane yapılması yönünde, 2000 yılında özelleştirilen mezbahane konusunda yaşananları bilmeseydim veya bizzat yaşadığım olaylar olmasaydı diyecektim ki bu söylenenler çok doğru ancak yaşadıklarım gözümün önüne geldiğinde bir insan nasıl bu kadar pişkin olur diye düşünmeden edemiyorum. 2000 yılında mezbahane özelleştikten sonra Büyükşehir Belediyesi kaçak et konusunda en ufak bir denetim yapmayınca özelleşen mezbahane zarar eder hale geldi, zarar eden müessese yapması gereken ödemeleri yapamayınca ortaklardan bazıları bu işi fırsat bilerek özel mezbahane kurmuşlar, özel mezbahanenin yapması gereken deşarj, arıtma ve diğer işlerin hiç birisini yapılmamış olmasına rağmen Belediye en ufak bir yaptırım uygulamayınca işler tamamen çığırından çıkmış.2005 yılında mezbahane ile ilgili bana bir heyet geldi ve konuyla ilgilenmemi istediler, yaptığım küçük bir çalışma sonunda mezbahanenin sıkıntılı bir pozisyonda olduğunu öğrenince konuyla ilgilenmeye karar verdim.
Mezbahanelerin denetlenmesi konusunda Tarım İl Müdürlüğü, SASKİ, Çevre il müdürlüğü ve Belediye yetkili olduğundan bu kurumlarda, yetkili kurumların amirlerini toplayarak konuya çözüm bulmak istedim ancak herkes topu taca atmak isteyince olaya müdahil oldum ve olayı çözmek istediğimi bunun şehir için gerekli olduğunu söyleyince bürokrat arkadaşlar olaya siyasetin müdahil olduğunu kendilerinin yapabilecekleri çok fazla bir şey olmadığını söylediler.Bunun üzerine siyaseten yapılması gerekenleri yapmaya çalıştım ancak her ne hikmetse özellikle Büyükşehir Belediye yetkilileri bu konuya hiç duyarlı davranmadılar.Merhum Kasaplar Odası Başkanı Demir Şen bu iş yüzünden çok sıkıntı çekti. Mezbahane ile ilgili Büyükşehir Belediyesi önce Canik'te bir yer almalarını söyledi adamcağızlar aldılar orada sorun yaşadılar, ardından Ankara yolu üzerinde Adalar mevkiinde bir yer aldılar kimse sahip çıkmadı, şimdi Vezir Hazretleri kalkmış bu şehirde kaçak et kesilmesine izin vermem diyor adama demezler mi ki ufak at da civcivler yesin. Özelleşen mezbahane zarar edince sahip çıkılmazken aynı şekilde özelleşen sebze ve meyve hali zarar edince Belediye geriye alabiliyorsa ortadaki haksızlığı konuşmaya gerek var mı?
Bir ikinci konuya gelince malumunuz birkaç gün önce Atakum'da yapılmak istenen yıkımla ilgili pompalı tüfekle engelleme uğraşı veren vatandaşla ilgili yine Vezir Hazretleri gazetelerde göz dağı vermişti. Vezir Hazretleri gazetelere göz dağı verinceye kadar Belediyede istihdam ettiği Çete bozuntularını yıkım alanına gönderip o vatandaşı ikna ettirseydi ya, çıkıp beyanat vermek güzel, yıkacağım, yerle bir edeceğim demek güzel ama azıcık sıkıntılı bir durum olduğunda anında Belediyeyi terk edip Kayıkçıbaşına sen bu işi hallet demek kolay değil mi? Madem bu kadar yiğit, bu kadar delikanlı idi neden 2007 yılında Belediyeye gelip yerini yıktırmak istemeyen Karadeniz tesisleri sahibi ile görüşemedi? Neden o insanı bana ve Kayıkçıbaşına havale etti? Delikanlılık konuşmayla veya insanların haberi olmaksızın onlara birilerini saldırtıp gazetelerde boy, boy verdirtmekle olmuyor delikanlılık sıkıntılı zamanda insanların arkasında durarak olur. Samsunspor kulübüne para toplamayalım diyen ben ve Kayıkçıbaşına biz kardeşiz siz para toplayın en ufak bir sıkıntı olursa sizin arkanızdayım deyip de sıkıntılı zamanda bir kez dahi cezaevine gidip onları ziyaret etmemek delikanlılık ise yerim ben o delikanlılığı. Özellikle siyasetçiler bir şeyi konuşurlarken birazcık geriye dönüp bakmaları gerekmez mi, çıkıp aslı astarı olmayan şeyleri konuşursanız birileri gelir size ufak at da civcivler yesin deyince ne yapacaksınız? Sözlerime son verirken yalansız, dolansız, düzgün kişilerle buluşmak dileklerimi sunarım. Kalın sağlıcakla