Yine Allah’a dua ederek açılmasını istiyebileceğini söyledi. Adam İMAN etti. Ömer dua etti ve gözleri açıldı. Bu şekilde bir müddet sonra, Firavun’un huzuruna gitti. Zunuvas, kör olduğunu bildiği yakınının gözlerinin açılmış olduğunu görünce sordu. Sana ne oldu dedi, O da Rabbim gözlerimi açtı dedi. O da senin benden başka Rabbin mi var ki dedi. O da seninde benim de Rabbi tek olan ALLAH’tır dedi. Firavun Zunuvas bu yakınını hemen tutuklattı, İskence yaptırarak Ömer’I öğrendi, Askerlerini Ömer’in derhal tutuklanıp huzuruna getirilmesini emretti. Askerler Ömer’ide elleri kolları bağlı olarak huzura getirdiler. Ona aynı sualleri etti. O da aynı cevapları verdi ve iskence edilince Ömer şehir dışındaki ihtiyarı söyledi. Onu da askerler yakalayıp getirdiler, Gözleri açılan yakınına ve Alime, Dinlerinden dönmeleri için Firavun baskı yaptı,her ikisi de Kabul etmeyinde, Demir testere ile ikisini de parçalattırdı. Ömer’e aynı teklifi yaptı, Ömer Kabul etmeyince, Askerlerine bunu şehrin yakınında bulunan bir tarafı sarp uçurum olan dağa çıkarttırıp ordan aşağı atılmasını emretti, bu olaylar cereyan ederken halk ta haberdar olmuş olanları merakla izliyorlardı.
Ömer’I askerler dağa çıkardılar, uçuruma yakın bir yere gelince Ömer,Allah’a dua etti. Dağ deprem olur gibi sallanarak, üzerindeki askerlerin hepsini uçurumdan aşağıya fırlattı. Ömer’e bir şey olmamış elleri kolları açılmış bir vaziyette yine Firavun’un tarafına gitti. senin ve askerlerinin gücüne karşı ALLAH bana kafi gelir dedi. Bu sefer Firavun, yine emrederek, Ömer’in yeniden bağlatarak, Sahildeki gemiye bindirilerek açık denizde suya atılarak öldürülmesini emretti. Askerler emre uyup ömer’I gemiye bindirdiler. Karadan epey açılılıp, Ömer’I denize atma hazırlığı sırasında geminin olduğu yerde büyük bir fırtına ortaya çıktı, gemi ceviz kabugu gibi savurup ters dönerek içindekilerle birlikte battı. Ancak Ömer su üzerinden yürüyerek yine Firavun’un yanına geldi, ve senin ve askerlerinin gücüne karşı ,ALLAH BANA KAFİDİR dedi. Olanlara şaşıp kalan FİRAVUN sen sihirbaz veya büyücümüsün diye Ömer’e sordu, O da hiçbirisi olmadığını, yalnızca ALLAH’a inandığını ve onun bütün güçlere karşı KAFİ geldiğini söyledi ve sen ne yaparsan yap beni öldüremezsin dedi. Ancak, bütün şehir ahalisini toplarsan, beni hurma dalı ile bağlarsan ve Ömer’in Rabbi ismiyle diyerek bana ok atarsan, ancak öldürebilirsin dedi.
Firavun hemen tellarlar çıkartırarak, şehir ahalisini bir meydana toplattı ve Ömerin’in dediği gibi söz söyleyerek ok attı ve onu Şehid etti. Bu durumu gören halk, Ömer’in Rabbi’ne iman etti. Bu duruma çok sinirlenen FİRAVUN ZUNUVAS, sokak başlarına büyük hendekler kazdırdı. Bir yerde köprü gibi bir yer bıraktırdı. Kendisi ve avanesine de olayı seyretmek için özel oturma yerleri hazırlattı, çukurları yağlanmış kütükleri ateşe vererek büyük bir ateş yığını yaptırdı. Şehrin ahalisini sıraya dizdirerek, bu köprüye sevk etti ve köprüdeki görevliler, FİRUVUN ZUNUVAS’ amı yoksa ÖMER’in RABBİ’ ne mi İMAN ediyorsunuz diye soruyor. ZUNUVAS diyen geçiyor , Ömer’in Rabbine diyeni ateşe atıyorlardı. Bu arada bebeği kucağında genç bir kadının sırası geldiğinde, kadının çocuğuna açıyarak, onu kurtarmak için yalan da olsa ZUNUVAS demeyi aklından geçirirken, Bebeğin dillenerek,” sakın ha anne, o ateş bizim için daha hayırlıdır,” demesi yle kadının ateşe atılması, mucizeler içinde başka bir mucizenin ortaya çıkışını yaşatıyordu.
(Devamı yarın)