ÜLKEMİZİN KALKINMASINDA GÖZ ARDI EDİLEN ÖNEMLİ AYRINTILAR
ABDURRAHMAN BAHADIR
Dokuz yaşlarındaydım.Babamla fındık topluyorduk. Fındık ocaklarının içindeki eşkinleri tek tek ayıklıyordu elindeki orağıyla. Yere bir fındık tanesi düşmüştü. Eğilerek aramaya başladı. Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyordu. Çoçukluk aklı işte.
Aman baba alttarafı bir fındık tanesi, bu kadar çaba harcamaya, yorulmaya değer mi? dedim.İlk defa sertleşti bana karşı. Öfkeyle doğruldu.Yüzüme bakarak, oturduğun yerden ahkam kesiyorsun dedi. Bu fındıkları dikerken gördünmü, nekadar zorluk çektiğimizi bilemezsin ki!!! Belindeki fındık dolu kuşağından bir dane fındık alarak, bana doğru uzattı.Bu fındık tanesi için kaç insan alın teri, emeği, çilesi var biliyormusun? dedi. utancımdan kıpkırmızı olmuştum.
Aradan uzun yıllar geçti. Bir kitapta Alain''''in yazısında aynen şöyle diyordu. Bir insan yerde bir iğne görüpte eğilip almazsa, bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur.Bir iğnenin üzerinde binlerce insanın alın teri, el emeği, göz nuru vardır. Birden irkildim. Aklıma babamın söyledikleri geldi.
İsviçre''''nin kalkınması için halkın göstermiş olduğu özveri, babamın söyledikleri ile benzerlik içeriyordu.Yerel radyo ve televizyon kanalları şu tarihte çalışanlarımız gelecek.Siz lütfen hazırlığınızı yapın, okumadığınız, kullanmadığınız nekadar kitap, dergi,gazete varsa, hatta ambalaj kutusu, ilaç kutusu dahi olsa kapının önüne koyun.İsviçrenin kalkınmasına yardımcı olun.Fazla ağaç ziyanına engel olun!!! diyordu.Dünya''''nın en zengin ülkelerinden biri olan İsviçre halkının duyarlılığını anlatmayı gerek yok herhalde.
Japonların yaşantılarında aynı konuya vurgu yapan birkaç örnek sunabiliriz.
Japonlar son derece sade, basit, mutevazi yasayan insanlardir. Evlerini mobilya ile esya ile dolduranlar Japonlara gore ruhen olgunluğa ermemiş, hayatın manasini anlayamamiş, zavalli kimselerdir.. Böyleleriyle; evini mezat salonuna cevirmiş zavalli, diye eğlenirler. Bir insanin gösteriş icin eşyanin esiri olmasi ne kadar acıdır. Vaktiyle Japon ekonomisi darbogazdan geçiyor. Iç borçlar, diş borçlar gırtlağı aşıyor. Zamanin basbakani meclisi toplar. Kürsüye çıkar. Durumu olanca acıklıgı ve tehlikeleri ile anlatir ve;
-Şu andan itibaren der,
-Tanri şahidim olsun ki, Japonlarin iç ve diş borçları son kurusuna kadar ödenmeden, pirincten baska bir sey yemeyecegim. -Şu üstumdeki elbiseden başka elbise giymeyecegim. Dediklerini yapar, en üstten en alta bir israftan kacinma kampanyasi acilir. Japonya bütün borclarini oder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini, tek istisna olmadan kapsadığını soylemeye gerek yok.
Ülkemiz milyarlarca dolar borçlu olduğu halde,israf okadar çoğaldı ki,kanımızı emen imf''''ye borçlarımızı son kuruşuna kadar ödemek için bir kampanya düzenlense, toplumumuzun ne kadarı katılır açaba?? düşünmek lazım.
İdare lambası yanan odalarımızda artık dört veya daha fazla ampüllü avizeler yanıyor. Bir cep telefonu yetmez oldu. Suyu israfta üzerimize yoktur malesef. Sofralarımızda artık bıraktığımız yemekler okadar fazla ki, sokak başlarındaki çop konteynerleri dolup taşıyor. Bir lokantanın önünden gecerken gözüm takıldı. Yemeğini bitiren adamcağız, peçete yerine ekmeğin içiyle dudaklarını silip dabağın içine bıraktığını gördüm. Nasıl olurda nimede bukadar saygısızca davranılır aklım almıyor.
Kağıt toplayıp isviçre ekonomisine katkıda bulunan ve ormanların israfını azaltan halkına karşılık, bizim halkımız, konut ve villa yapmak için ormanlarını ateşe veren duyarsız bir millet haline nasıl geldi?
Evlerini mobilya ve süs eşyalarıyla tıkabasa doldurup mezat salonuna çeviren millet haline nasıl geldik?.Bunlara onlarca örnek ilave edebiliriz.
Aslında hayat çok ince iplerle akıl almaz bir şekilde örümcek ağlarıyla birbirine bağlıdır. Eski ilkokul kitaplarındaki bir sözü şimdi daha iyi anlıyorum.
Bir mıh bir nalı kurtarır.Bir nal bir atı, bir at bir komutanı,bir komutan bir orduyu,bir ordu bir ülkeyi kurtarır. diyordu.
Maddi durumumuz ne olursa olsun, ister zengin olalım ister fakir,hepimiz ülkemiz için çok dikkatli olmak zorundayız.Burada maddiyatı aşan büyük bir edep ve incelik vardır. SAYGILARIMLA