Üniversitelerde bu öğretim dönemi bitti, şimdi isteyenler yaz okuluna devam ediyorlar. Yaz okulunda öğrenciler normal dönem içindekinin yaklaşık üçte biri kadar sayıda ders seçip bir önceki yılın derslerini veriyorlar ya da gelecek yıl görecekleri derslerin bir kısmını yazın çalışıp vererek dönem içinde rahat etmek istiyorlar. Üniversite bu yüzden hiç boş kalmıyor denebilir. Öğrenciler yokken öğretim görevlileri, özellikle asistanlar kendi yüksek lisans eğitimleri ya da doktoraları için çalışmaya devam ediyorlar. Çalışmak dedim değil mi? Peki öğrenciler dersleri dışında nasıl bir çalışma ve öğrenim hayatı içindeler diye sorsak... Eğitim kişisel olarak da devam etmekte olduğu için, insan kendini kitapla, sinemayla, çevresindeki alim kişilerle ya da çalışma hayatına atıldığında hayatın ta kendisiyle çeşitli şekillerde eğitmez mi?
Öncelikle üniversite öğrencisi arkadaşlarımıza eğilmek gerekirse; gözlem güçlerinin giderek zayıfladığını, mantıklarını kullanmaktansa ezberci eğitim sistemi yüzünden kalıplarla yaşadıklarını görüyoruz. Okumak ya da yazmaktan kaçındıkları, basit okumalar ve özetlerle geçirdikleri okuma zamanlarının onlara genel kültür ya da esnek bir düşünce gücü olarak geri dönmediğini görüyoruz. Genel kültür bile denmeyecek en basit bilgileri bilmemek onları üzmüyor, sadece sorumlu oldukları dersleri geçip yıllarca hayalini kurdukları üniversiteden kurtulmayı bekliyorlar!
Bu saydıklarım tüm öğrenci arkadaşlarımız için geçerli değil çok şükür; fakat kitap okumadan, kitapçılara girmeden aylarını geçiren insanlar çoğunlukta. Bunun sebebi hem ezberci ve üstünkörü eğitim sistemimiz hem de ailelerde bu tip bir yaşam biçiminin benimsetilmemiş olması.
Küçüklükten başlayarak eline gazete alan erkek çocuklar spor adı altındaki futbol sayfasına, kız çocuklar magazin adı altındaki dedikodu sayfalarına yönelirse; kendi aile çevresinde eline kitap almış okuyan birileri görmezse ilerde bu çocuklar üniversite hayatına geldiklerinde ders dışı bilgilerden bahsedildiğinde bön bön bakarlar elbette! Lütfen rahatsız olmayın, bu yazıdaki taşlamalar sadece bu özellikleri taşıyan kişiler için. Ama herkese bir sorumluluk düştüğü ortadayken, rahatsız olmazsanız da ben amacıma ulaşamam...
Temel eğitim herkes içindir, çünkü temeldir ve bu temelin üzerine konacak olan eğitim artık kişinin kendisine ve çevresine kalmıştır. Bundan dolayı diyorum farklı eğitim şekilleri var diye. Ama bazısının kaçamak yanıtı olan 'hayat okulu' tabirini kabul etmiyorum; çünkü sadece diğer insanlarla ilişki kurarak, hayatın tokadını yiyerek ya da bunu bir kazanma kaybetme mücadelesi gibi görerek eğitim olmaz. Hayatın içinde yer alırken bir şeyleri şekillendirebileceğimizi; ama okuyarak ve öğrenerek daha iyi şekillendirebileceğimizi unutmamalıyız. Çünkü biz gelişmeye devam edersek çevremizdeki yeni doğanlar da ona göre şekillenir. Bu her eğitim kademesi için böyledir. Yani üniversiteyi okuduk bitti diyorsanız zaten pek bir şey anlamamışsınız, üniversiteden pek bir şey 'alamamışsınız' anlamına geliyor.
Üniversite mezunlarının da maden işçisi olabilmek için sıraya girdiği ülkemizde, önemli olan kişisel eğitimimizdir.
İyi haftalar...