Ülkemizin AB ye girme çabaları içinde kuşkusuz eğitimde varılacak
gelişmişlik boyutları büyük önem taşımaktadır. Ülkemizin sağlık
hizmetleri anlamında varmış olduğu noktayı önce bir vatandaş olarak
taktir etmekle birlikte bir eğitimci olarak aynı gelişmeyi eğitim
alanına da taşımanın gerekliliğini göz ardı edemiyorum.
Altmışlı yıllardan beri Avrupa ve Amerika"da uygulanan Aktif Eğitim
kavramından nihayet şu yıllarda ülkemizde de bahsedilmeye başlandı.
İlk olarak üniversitelerde uygulanan bu sistemin özü; öğreticinin
nispeten pasif, Öğrenicinin ise tamamen aktif olduğu araştırmacı bir uygulama ile buluş yoluyla öğrenme tekniklerinin kullanıldığı
inter-aktif bir eğitim yaklaşımıdır. Bu sistemde sadece yeni öğrenme
tekniklerinden başka yeni düşünme teknikleri de ön plana geçmektedir.
Üretici düşünme kavramı aktif eğitim uygulama alanlarında hayat bulmuş
bir kavramdır.
Üretici düşünmeden, anlamadan ezberlemeye yönelik öğrenme yerine,
problemin doğasını, temel yapısını anlamayı gerektiren öğrenmeden söz
edilmektedir. Öğrenci olayları, olguları, kavramları ezberlemeden
kavrama yoluyla anlayarak öğrenme işlemini gerçekleştirdiğinde bu
kazanılan bilgilerin genellenebilir ve kalıcı olması mümkün
olmaktadır. Bu düşünce ÜRETİCİ DÜŞÜNME nin temelini oluşturmaktadır.
Üniversitelerimizde uygulamaya geçilen aktif eğitim yönteminde
öğrencinin odakta bulunduğu uygulamalarla teorik kuramların etrafında
üretilen yeni fikirler çok önemli bir yer teşkil etmektedir. Yani
eskiden olduğu gibi profesörün anlattığı öğretilerin öğrenci
tarafından aynen öğrenilip aktarılması yaklaşımı, yerini öğrencinin
kendi üretimi olan yeni fikirlere, teoriye başka yollardan
yaklaşımlara bırakmıştır. Örneğin eskiden hukuk fakültelerinde kanun
maddelerini ezbere bilmek esas kabul edilirken yani hafız gibi kanun
kitapları ezberlenirken bugün, hukuk öğrencileri sınavlara
yanlarında kanun kitapları açık olduğu halde giriyorlar. Bu aşamada
sınav sorularının şeklide bir hayli değişmiş; eskiden kanunlar
sorulurken sınavlarda, şimdi vakalar ve vakalara öğrencinin
yaklaşımsal fikirleri, üretici düşünme tekniğinin ön plana çıkarıldığı
yeni yaklaşımlar sorulmakta. Eğitimin kalitesi ve gelişimi için çok
üretici bir yaklaşım.
Aktif Eğitim sistemi ve bu sistemde kullanılan en önemli
parametrelerden birisi olan Üretici Düşünme tekniğinin tüm örgün
eğitim alanlarına uygulanması ile eğitimde varılması amaçlanan
hedeflere ulaşılması mümkün olabilir.
İnsanların da değişip geliştiği, değişen ve gelişen dünyada fikirlerin ve bilgilerin şekillenmesi kaçınılmaz. Eğitimin temel amacının
nesillerin gelişmişliğinin sürekliliği olduğunu düşündüğümüzde üretici
düşünmenin gelişmesi katmerleşmesi daha bir kaçınılmaz gereklilik
oluyor.
İyi haftalar dilerim