‘’MHP Samsun Milletvekili ve Grup Başkanvekili Erhan Usta, Hollanda Krallığı Büyükelçiliği, Ankara Büyükelçisi, Mr. Cornelis van Rij‘i makamında ağırladı.
Dün sabah saatlerinde mecliste bir araya gelen Samsun Milletvekili ve MHP Grup Başkanvekili Erhan Usta, Hollanda Krallığı Büyükelçiliği, Ankara Büyükelçisi, Cornelis van Rij, iki ülkenin 400 yıllık tarihi dostluğuna vurgu yaptı ve referandum sürecini ile varlık fonu çerçevesinde Türkiye ekonomisinin geleceğini konuştu. Büyükelçinin referandum süreciyle ilgili sorusu üzerine, Milliyetçi Hareket Partisi olarak normal şartlarda parlamenter sistemden yana olduklarını vurgulayan Usta, “Türkiye özellikle son dönemde bir terör kıskacı altında, 15 Temmuz darbe girişimi bizim ülkemiz açısından son derece önemli bir olaydır. 2014 yılından itibaren şimdiki Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinden sonra Türkiye'de bir kırılma yaşandı. Bu kırılma da Sayın Cumhurbaşkanının geçmişteki Cumhurbaşkanları gibi olmayacağını ifade etmesi ve halk tarafından seçildiği için anayasanın kendisine verdiği yetkileri fazlasıyla kullanma yönündeki eğilimidir” dedi.Cumhurbaşkanlığı görevleri açısından hukuki durum ile fiili durum diye ikili bir durum oluştuğuna dikkat çeken Usta, MHP olarak böyle bir yapının özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra artık sürdürülemeyecek bir yapı olduğunu düşündüklerini söyledi. Bu yüzden önlerinde çare olarak, Cumhurbaşkanı tarafından fiili duruma son verilmesi ya da fiili durumun bir uzlaşma çerçevesinde hukuki duruma dönüştürülmesi yönünde iki seçenek olduğunu belirten Usta, gelinen son noktada iki partinin uzlaşısıyla Hükümet Sistemi ile sınırlı kalmak üzere bir anayasa değişikliği konusunda anlaştıklarını ifade etti.
“Bizim için önemli olan Türk milletinin ne düşündüğüdür”
Ülkenin yönetimi açısından bu sisteme geçilmesinin faydalı olacağını düşündüklerini söyleyen Usta “Esas itibariyle bu tam bir başkanlık sistemi değil biz bunu “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” diye adlandırdık. Bu noktada “tek adam rejimi” şeklindeki değerlendirmeleri aslında haksız bulduğumu ifade etmek istiyorum. Şu anda Cumhurbaşkanı birçok yetki kullanıyor fakat hiçbir cezai sorumluluğu yok. Yeni sistemde ise, şu an sisteminizde başbakan ve bakanlara ne tür cezai sorumluluklar getirildiyse cumhurbaşkanlığı için de cezai sorumluluklar olacak” dedi.Seçmenin; vekil, parti ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin her birinde farklı görüşleri destekleme imkânı bulacağını ve böylece kuvvetler ayrılığında yani yasama yürütme erklerinde denge oluşabilme ihtimalinin ortaya çıkacağını vurgulayan Usta, “Ayrıca bakanlar meclisin içinden çıkmayacağı için de meclisin denetleme fonksiyonun daha iyi çalışacağını düşünüyorum. Bu kanun 16 Nisan'da halkoyuna sunulacak nihayetinde bizim için önemli olan Türk milletinin ne düşündüğüdür. Milletimiz böyle bir sistemi kabul ederse bu sisteme geçilecektir” dedi.
“Finansman fazlası olan ülkelere fırsatlar sunabilir”
Varlık Fonuyla ilgili değerlendirmelerini soran Büyükelçiye, Türkiye için gerekli ve uygun olmadığı için şahsen ve parti olarak Fonun kurulmasına karşı çıktıklarını ifade eden Usta, “Fondan beklenen tüm işleri yapacak köklü ve devlet denetimine tâbi kamu kuruluşlarımız zaten var. Dünyadaki varlık fonlarında yaygın olarak bugünkü gelir fazlarını veya ticaret fazlalarını değerlendirmek için ve daha çok diğer ülkelere borç vermek veya diğer ülkelerden varlık satın almak için kullanılır. Biz ise finansman açığı veren bir ülkeyiz ve finansmana ihtiyacımız var. Cari açığımız var. Kaynağı yine dışarıdan bulmak zorunda kalacağız. Bu anlamda aslında finansman fazlası olan, kaynağı olan ülkelere fırsatlar sunabilir. Bu yüzden gereksiz olduğunu sık sık dile getirdik. Fakat hükümetin tercihi bu fonu kurmaktan yana” şeklinde bir açıklama yaptı.
“Uluslararası basında çıkan haberler gerçeğin çok ötesinde”
Hollanda olarak, Türkiye’de var olan ve kurulması planlanan şirketlerin geleceği konusunda “Türk şirketiyle ortak iş yaptığımız takdirde, değişen şartlar neticesinde, şirketlerin mülklerinin ellerinden alınmayacağını garanti edebilir miyiz” diye soran Rij, yargının bağımsızlığı açısından endişeli olduklarını dile getirdi.Böyle bir kaygıya gerek olmadığını, anayasamızda uluslararası tahkim yolunun her zaman açık olduğunu ve yabancı firmaların içerde herhangi bir anlaşmazlık durumu olduğunda, bunu uluslararası mahkemelere götürebileceklerini ifade eden Usta, “Biz muhalefet partisiyiz ve hükümetin yaptığı birçok icraatı da eleştiriyoruz. Fakat bu yargı bağımsızlığı konusunda biraz da ülkemize haksızlık edildiğini düşünüyorum. Uluslararası basında çıkan haberleri biz de takip ediyoruz. Hakikaten gerçeğin çok ötesinde çok abartılmış haberler ve makaleler. Şu anda yargıçlardan kovulanlar, işten atılanlar, bağımsız şekilde karar vermedikleri, örgüt üyesi olarak karar verdikleri ortaya çıkan yani tamamen FETÖ ile ilişkisi tespit edilmiş olanlardır. Bunların temizlenmiş olması bundan sonrasında yargının daha da objektif karar vereceğine işarettir. Bu FETÖ yargıçlarının yaklaşık beş yıl öncesinde Ergenekon, Balyoz operasyonlarında nasıl adaletsizce haksızca bir kısım ordu mensuplarına yönelik tutuklama yaptıklarının kanıtları ortaya çıkmıştır. Diğer taraftan FETÖ’ye doğrudan finansman sağlayan hatta örgütün uluslararası çaptaki finansal sistemi tarafından finanse edilen şirketlere karşı, hükümetin tabii ki şu anda bir tutumu var. Onun haricinde normal şartlarda herhangi bir terör faaliyetine karışmayan bir firmanın Türkiye’deki geleceği hakkında endişe duyulmasına gerek yoktur. Bu noktada ortaklık yapacağı zaman yabancı firmaların da Türk patronlarını seçerken daha iyi seçici olmalarında fayda var” şeklinde açıklamalarda bulundu.Erdal ÜNDÜCÜ