Uyan, babaya geldik!..

Bir ülkenin, üretmeden kalkınabilmesi…

Mümkün mü?

Elbette değil…

Ama bizimkiler onu deniyor şimdi…

Hiçbir şey üretmeyeceğiz…

Hatta, devletin elindeki üretim araçlarını da özelleştireceğiz…

Yetmedi, bütün akarsu ve derelerimizi satacağız…

Hayvancılığı sona erdirecek, kurbanlıkları bile yurt dışından getirteceğiz…

Yani, tarımı bitireceğiz…

Ama kalkınacağız!

Güzel günler göreceğiz!

Emin misiniz?

Nah görürsünüz…

***

Türkiye kendine yeten ender ülkelerden biriydi hani…  Ya şimdi!

22 ayda toplam 143 bin ton ekmeklik buğday ithal etmişiz…

Nereden?

Rusya, Macaristan, Kazakistan, Kanada, ABD ve Slovakya'dan…

Oysa Anadolu buğday ambarı diye bilinirdi…

***

Tosya"nın pirinci meşhurdur… Ama biz pirinci Mısır, İtalya, ABD, Vietnam, Makedonya, Çin, Uruguay, Tayland ve Hindistan'dan alıyoruz…

***

Adamlar gazımıza kadar belirleyici oldu…

Nasıl yelleneceğimize bile onlar karar verecek artık…

Çünkü fasulye üretmeyi de bıraktık… Gaz bombalarını onlardan alıyoruz…

ABD, Arjantin, Çin, İran, Irak, İspanya, Kanada, Kazakistan, Kırgızistan, Mısır, Moldova, Özbekistan, Peru, Tayland ve Ukrayna'dan fasulye ve barbunya ithal ediyoruz…

***

Suriye, Kanada, ABD ve Avusturya'dan mercimek…

Bulgaristan, Romanya, Çin, Suriye, Kırgızistan, Ukrayna, Arjantin, Özbekistan, Rusya, ABD ve Moldova'dan da ayçiçeği…

***

Anlayacağınız, Türkiye artık bir süpermarket…

Biz artık doğru dürüst hiçbir şey üretmeyeceğiz… Dışarıdan alıp tüketeceğiz…

Ama ülke kalkınacak, şaha kalkacak… İşsizlik azalacak…

Gayri safi milli hasıla üçe beşe katlanacak!..

Öyle mi?

***

Ne demişler…

At yalanı… S….m inananı!

***

Çok eski bir arkadaşım… Bayram Mollayakupoğlu… Fes-buk"tan bir yazı paylaşmış herkesle… “Bunu paylaşmayan beni listesinden silsin” diyor… Demek ki konu hassas…

Önce paylaşalım, sonra konuşalım…

***

Ha! Paylaşalım paylaşmasın da… En başında söyleyeyim…

Bazıları benim bu konudaki yaklaşımıma çok meraklı çünkü…

Ama ben Kemalist filan değilim…

Bundan sonraki cümleler de benim değil zaten…

***

Atatürk, yaşamı boyunca tek bir soruya cevap verememiş…

Soru şuydu…

Mustafa Kemal, Mersin gezisi sırasında şehirde gördüğü büyük binaları yanındakilere sormuş…

- Bu köşk kimin?
- Kirkor'un
- Ya şu koca bina?
-Yargo'nun
- Ya şu?
- Solomon'un…
Atatürk sinirlenmiş…

- “Onlar bu binaları yaparken siz neredeydiniz” dişe sormuş kızgınlıkla…

Toplananların arasından bir köylünün sesi duyulmuş…

- “Biz Yemen"de, Tuna boylarında, Balkanlarda, Arnavutluk dağlarında, Kafkaslarda, Çanakkale"de savaşıyorduk paşam!”
..!!??

***

Atatürk bu hatırasını anlatırken 'Hayatta cevap veremediğim yegane insan bu aksakallı ihtiyar olmuştur' demiş.
***

Bizim Bayram arkadaş da buradan yola çıkarak şu soruların yanıtını istiyor, kulak verelim…

- Bu şeker fabrikası kimin?
- İsrail"in !
- Tekel kimin?
- İsrail"in!

- Sümerbank kimin?
- İngiltere"nin !
- SEKA kimin?
- Yunanistan"ın!
- Pektim kimin?
- Amerika"nın!
- Peki ya Tüpraş kimin?
- O da Amerikan"ın!
- Ya Telekom?
- Amerikan"ın!
- Limanlarımız kimin?
- Yunanistan"ın!
***

Allah Allah!..  Biz nerede yanlış yaptık?

Onlar, bunları alırken, biz neredeydik?

Hangi cephelerde savaşıyorduk da bunları kaybettik?

***

Eyy millet…

Satılmadık neyimiz kaldıysa sahip çıkalım…

Uyanalım artık!..