Uzman Çavuş
Gazetelerde boy boy afişler, ''onurlu bir gelecek için bize katılın'' lojman ,askeri kantin, ordu evinde ailesiyle oturan mutlu bir uzman çavuş resmi ile süslenmiş afişlerle gazeteyi gördüğümde yıllarca istediğim ve terslikler nedeniyle giremediğim askeriye bir adım kadar bana yakındı. Ne afişteki onurlu bir gelecek,ne lojmanı,ne ordu evi umurumdaydı, tek bir şey vardı aklımda ''VATAN'' .
İlk görev yerim Şanlıurfa'nın, Suruç ilçesi, sınır karakoluna işlemlerim bittikten sonra gideceğim. İkinci günün sabahı bina basamaklarından inerken arkamdan biri seslendi, bu arkasında haberciyle gezen bir binbaşı, ''bana kademeden şu başçavuşu çağır'' dedi, çok acemice bir test başlamıştı, '' arkanızdaki haberciniz ne iş yapıyor,elinizde mobil telefon var ''dedim. Neden ses çıkarmadı o an bilmiyorum, selam verdim devam ettim. Onlar orduya yeni katılan kademeyi test etmeye çalışıyor, askerler bu ne diyor ve ben direk sivilden oraya gelmenin rahatlığındayım. Personel subayı ile Tabur Komutanının yanına gittik, komutan yan otrurmuş gazete okuyor , ''arkadaşı nereye göndereceğiz'' diye sorduğunda personel subayı hiç bakmadan
''Esentepe gönder '' dedi.
Ertesi gün sınırdayım, üçüncü gün Kaynaklı karakol komutanı olarak göreve başladım. Adamlardan karakolun çevresine kadar her şey dağınık. Ben burayı ve bunları adam edeceğim dedim ve başladım. Bir kaç gün sonra sınır hattında, batı son mevzisinin olduğu bölgede çatışma çıktı. Karakoldan yardım gitmesin diye Türkiye tarafından çıkışa mermi yağıyor resmen. O mermilerin arasından nasıl geçtim bilmiyorum, ne habercim nede muhafızım arkamdan gelememişti. Tek bir yere odaklanmıştım,batı sondaki olay yerinde olmalıydım. Sonra kahraman ilan edildim, bir ay sonra izne gitmek için Tabura gittim , komutanın kapısından girdiğimde masasından kalkıp geldi tokalaştık ve güle güle git , rahatlamış olarak dön seninle çok işimiz var''dedi.
Batıya atandık, lojman eğer kalırsa bir ihtimal, orduevine sen giremezsin,giriş kartı yaptıran öğretmenler girebilir, atış yarışmalarına giderken kardan yollar kapandı, orduevindeyiz,gece iki uzman burada kalamaz dendi ,Güneydoğuda gazinolar kullanırken kısıtlama geldi,sonra iki masalık ucube yerler yapıldı, personelde, orada duracağıma cafede dururum deyip dışarı çıkmaya başladı güvenlik zaafiyeti arttı.Askeri kampa gittiğinde ise diziliş, tel kenarı uzmanların,astsubaylar,subaylar diye devam eden bir hiyerarşi.Sık sık tekrarlanan İki kelime var ''Sözleşmeni fesh ederim'' ve ''eşim öğretmen sizin kadar maaş almıyor'' zamanla bunlarda aşıldı. Güneydoğuda sivil çıktığımızda mutlaka silahın yanımızda olması istenirken, batıda resmi elbiseye silahı takamıyorsun. Bir zaman sonra servislere yönelik saldırı duyumu alınması üzerine silahını üzerinde olmayana ceza verilecek durumuna geldiler.
Denetlemelerde atış,spor,eğitimde mutlaka sen varsın, yaş standardına gelince birlik standardı deyip 40 yaşındaki adamı 20 yaşındaki insanın standartında yapılan spora tabi tuttular. Emeklilik hakkı zamanla verildi, 45 yaşını dolduran emekli olurken, ek gösterge alamadığı için tazminatınıda, maaşınıda en düşük seviyeden almaktadır.Görevde emeklilik hayali kuran, aldığı emekli maaşı nedeniyle hemen kendine iş bulmaktadır. Yirmi yıl çalışmışsın 100 tl. Alıyorsan işe yeni girmiş bir uzmanda 100 tl ile başlıyor. Sanırım buna sosyal adalet deniyor.
İlk başlangıç yılları ile günümüz arasında kafa olarakta,hak olarakta değişiklikler mutlaka oldu ama özlük haklarının bir çoğunu hala elde edilememiştir. -40 derecede sömestri tatilinde dağın başında görevde düşünüp sonra gülümserdiler'' ben -40 derecede burdayım, benim kadar maaş alamayan öğretmenler sıcak evlerinde uyumaktadır.'' Onurlu bir meslek, yirmi yıldır görevde olanlar ve yeni başlayanlar hem kendi onurlarını hemde askerlik mesleğinin onurunu korumak için mücadele vermektedir. Türk silahlı kuvvetlerinin mensubu olduğumuz için gururluyuz, başlangıçta anlattıklarım ile günümüz arasında farklılık oluşmuş ama yetersizdir. Zamanla tüm özlük haklarının düzeltileceğini ümit etmekteyiz.