2006 yılında Birleşmiş Milletler Barış Gücü bünyesinde görev yapmak üzeri Türk Görev Tabur Kuvveti adı altında Kosova'dayız. Görev süresi sona erecek olan, bir önceki grup personeli ile sorumluluk sahamız içindeki köylerin birinde oryantasyon eğitimimizi yapmak için bulunuyoruz. Amacımız yardım ve emniyet konusunda görevin nasıl yapıldığını tatbiki olarak görmek. Köylülerin cami, okul, sağlık ve insanı yardım malzemesi ihtiyaçlarının nasıl belirlendiği, daha sonra ilgili birimden bu malzemelerin nasıl tedarik edildiğini beraber görev yapacağımız iki gün içinde öğrenmek.
Bulunduğumuz köyün cami imamı ile tercüman yardımı ile ihtiyaçları hakkında görüşülmekte. İmam ihtiyaç olarak döşeme tahtalarının çürüdüğünü değiştirilmesi gerektiğini belirtiyor. Bizimkiler boya, sıva, yeni halı diye listeyi şişiriyor. Bunu vaat eden ihtiyacın karşılığı var mı ? yok mu? diye düşünmüyor ,ülke adına konuştuğunu unutuyor. Bu tavrın yanlış olduğunu gördüğümüz için yaklaşımımız daha gerçekçi oldu. Listeleri belirledikten sonra sorumlu birim ile koordine ederek elimizdeki mevcut, yapılabilecekler ,planlamaya dahil edilenler şeklindeki bir çalışma ile ülke adına daha gerçekçi hareket ettik. Planladığımız işlemlerin hepsini harfiyen gerçekleştirdik. Tabi bunda en büyük etken ülkemizin sağlamış olduğu imkanlar idi.
Bölge insanlarının Türkiye'de tedavi edilmesinden, tekerlekli sandalyeye, köy yollarının açılması yada düzenlenmesinden, okumak isteyenlere imkan sağlanmasına kadar aklınıza gelebilecek her türlü yardım oradaki insanlara yapılmakta idi.
Yıllar sonra Samsun'dayız , yakın bir tarihte bölge belediye başkanının ev ziyaretlerine tanık oluyoruz. Toplantılardaki amaç belli bir çerçeve etrafında gelişmekte, halk ihtiyaçlarını başkana birebir iletmenin rhatlığında, karşılıklı hoşnutluk ile, çalışma ,amacına uygun şekilde yürütülüyor.
74 yaşındaki annem, başkanın dikkatini herhangi bir istek de bulunmamasından dolayı çekiyor. İhtiyacı olan bir şeyi söylemesi istendiğinde, toprak kaymasından dolayı çıkılması zorlaşan mezarlığa merdiven yapılmasını istiyor. İstek not ediliyor bir sonraki gün belirtilen yerde buluşmak üzere randevulaşılıyor.
Sonraki gün ; cuma sabahı, annemi aradığımda belirtilen yerde belediyeden gelecek görevlileri beklediğini söylüyor. Evine gitmesini, gelirseler onu arayacaklarını söylememize karşın pazartesine kadar her sabah aynı yerde bekleme devam ediyor. Sosyal paylaşım sitesindeki belediyenin sayfasına yazdığımız kadını gelmeyeceğinize ikna edin mesajı sonucunda, ertesi güne tekrar randevu veriliyor, ve mezarlığa gidiliyor. Fen işlerinden sorumlu kişi, neyin ,nasıl yapılacağını anlattıktan sonra, yaşlı annem mutlu olarak mezarlıktan ayrılıyor.
4 ay sonra mezar ziyaretinde , fen işlerindeki ilgili kişiyi arayıp teşekkür ediyoruz. Vaatlerine annenin kanmasından dolayı da özür diliyoruz. Sonra yaşlı kadına ne seçimler, ne vaatleri muhtarlık seçimlerinde dahi gördüğünü hatırlattık.
Burası Türkiye adamın varsa işin yapılır , yoksa vaatlerle avutulursun. Eğer zahmet edip oraya kadar gelip , alanı ve yapılacak olan faaliyeti belirlemişseniz, projenin olumlu veya olumsuz olduğunu muhatap olan kişiye belli bir zaman sonunda bildirseniz daha inandırıcı olmaz mısınız ? bu insanın yaşı gereği mezarlıktaki faaliyette bir tuzu olması sevincini, yaşayabileceğini düşünebilir ve ona göre vaatte bulunursanız, daha çok gönül yaparsınız, hatta vaatte bulunmayıp bir hal hatır sorsanız da o insan size yine oyunu verir buna inanın.