VAHİM GERÇEKLER…
Defalarca yazdığım, vahim gerçekleri ve vahim şüpheleri yüreğim sızlayarak satırlara bir kez daha döküyorum.
.17 ağustos 1999 depremi: 16 yıl geçti, ne deprem haritamız ve deprem derece sınıflandırmaları güncelleşmediği gibi daha gerçekçi hale getirilemedi, getirilmedi. Depremzedelerden dünyası, ailesi, umutları yıkılanların hicran dolu yaşantılarını dile getirenler de onları unuttular. Deprem yardımları bir tek Ankara merkezli yerine, bölgesel hale getirilmeli.
.Yapı denetim sistemi: Özel inşaatların devlet adına sivil teknik kuruluşlarca denetlenmelerinde yapılan iyileştirme çalışmaları tozlu raflara atıldı. Bu sistemdeki en vahim olay; Müteahhidin yaptığı inşaatı ve elemanlarını denetleyen, Yapı Denetim Firması, hizmetinin bedelini dört hak edişle aynı müteahhitten alıyor. “Para alan emir alır” sözünde olduğu gibi düşünürsek, bir yapı denetim kuruluşu Müteahhitle iyi geçinmezse, iş ve para alamayacak, kendi personel ve giderlerini karşılayamayacak. İMO hatta TMMOB gibi Odaların görüşü acilen alınarak yasa yeniden yapılandırmalı.
.İşsizlik: bırakın temel eğitim ve orta eğitim mezunlarını, lisans ve lisans üstü mezun gençlerimizin çoğu işsiz. İşe girenler de, belki de kendi mesleği ile ilgisiz işte verimsiz çalışmakta. Her yıl mezunlara binlerce genç işsiz ordusu katılarak istihdam imkânı fallara kalmış, vahim bir gelecek, önümüze dikilmiş durumda. Üç kademeli acil istihdamlar sağlanmalı.
.Terör konusu: Molotof, havai fişek, uçaksavar ve roket atarlarla memleketi, güvenliğini, lojmanlarını, resmi kurumlarını, personelini, sivil halkı, vuranları, iş ve özel araçları yakanları, insan kaçıran, şantiye basan ve baraj bombalayanları ve olayları, çıkarılacak yasa ile bitirmeli. Haddinden fazla umursamazlık, ihmal ve yetersizlik sonucu ülke, terör karşısında yenilgiye gidiyor, farkında mıyız? Doğu ve güneydoğudan karakollar, birlikler sökülüp atılıyor. Resmi kurumlar, personel ve aileler çok, ama çok zor durumda.
.Resmi memurlar: Bilhassa bu bölgede, resmi iş yapan memurların amirlerin, korku, kaos, benzeri zulümlerden dolayı, attıkları imzalarda, yaptıkları ya da yapamadıkları icraatlarda kim bilir nasıl bir acı ve mecburi ortamlarda nasıl bir görev ifa ediyorlar. Evlerinde huzursuzluk, çocuklarına okullarda ki olası baskı ve sindirmeler cabası.
.Ekonomik tablo: Yine eski günlere dönecek gibiyiz. Kurulamayan hükümet, kaos ve terör, dış güçlerin toprağımızda yuvalanması, kurt ile arkadaş olup, kuzu ile şivan eden bin yüzlü batı, diğer sözde müttefikimizin yüzünden, enflasyon trendi başını yukarıya kaldırmış, yatırımlar yavaşlamış, dış yatırımcılar pabucunu giyip kaçmanın peşinde. Merkez Bankası faizleri yükseltmek gibi bir yarayı kanatma zorunda kalabilir.
.Yetim ve öksüzler: Ne acı ve hüsrandır ki, Başta Irak, Suriye, Libya, Filistin gibi ülke topraklarında kan ve barut kokularının alışıldığı ortamlarda, korkarım ki organ mafyaları, öksüz, yetim kimsesiz çocukların organlarını söküp söküp satarak köşe olmakta. Eşsiz, yuvasız ve biçare kadınlarla 2. , 3. evlilik yapmalar gibi.
Eyvah ki eyvah!. Allah’ım sen bizi zalimlerden, memleket düşmanlarından, insanlık katillerinden, gözü dönmüşlerden, menfaatleri uğruna yuvalar yıkan, umutları söndürenlerden, Emperyalist ve terörist hainlerden koru. İnsanlığımızdan utandırma bizi, sen Rahman’sın sen Rahim’sin.