Bir hizmetin sürdürülmesi ve veriminin arttırılması için, kişilerin kendi istekleriyle bağışladıkları para ve mülklere “Vakıf” denir.
Bağışlanan taşınır ve taşınmazların geleceğe sağlıklı bir şekilde taşınması ve uzun vadede korunmasının sağlanması, geçmişle gelecek arasında köprü kurulması vakıf müesseseleriyle gerçekleşir ancak. Tarihimizde vakıf müesseselerinin önemi çok büyüktür. Dinimizin temel mesajının uygulanmasında da vakıf müesseselerine ihtiyaç vardır. Yardımlaşma, fakirlere, öksüzlere, kimsesizlere, yaşlılara, dul ve yolda kalmışlara yardımcı olmak, infakta bulunmak dinimizin emirleri arasındadır. Bu hizmetlerin kurumsal olarak yapılması vakıf müesseseleriyle gerçekleşir ancak.
Osmanlı zamanında çok yaygın vakıf kurumları ve hizmetleri vardır. Belki de en aktif ve kurumsal işleyişini Osmanlı döneminde bulmuştur vakıflar. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da bu müesseseler devam etmiş, etkinliğini sürdürmüştür. Bu gün itibariyle ülkemizde bir çok isim altında bir çok vakıf ve vakıf hizmetleri vardır. 5 Haziran 1935 yılında çıkarılan bir kanun kapsamında Vakıf Genel Müdürlüğü kurulmuş, ülkemizdeki bütün vakıfların yönetim ve denetimi bu kuruma bağlanmıştır.
Bir çok alanda hizmet veren vakıflar daha çoğunlukla, din, sağlık, eğitim, sosyal hizmetler, kültür, sanat, nakdi yardım, ayni yardım, milli savunma, iktisadi hizmetler, ulaştırma, spor, yiyecek, giyecek vb. konularda hizmet vermektedir. Vakfın önemini anlatan bir takım etkinlik ve programlarla, insanların yardım duyguları tetiklenmekte, gönül zenginlikleri ön plana çıkarılmakta, paylaşmanın önemi vurgulanmakta, empati yapılması sağlanmaktadır.
Etrafımıza baktığımızda sayısız vakıf hizmetlerini ve bu hizmetleri yapan kuruluşları görürüz. Bunların Allah inancı ve ibadet amacıyla yapıldığına şahit oluruz. Atalarımız, sadece vakıf hizmetlerini yapmakla kalmamış, bu hizmetlerin korunması ve devamının sağlanması için yine vakıflar aracılığı ile kurumsal işleyiş geliştirmişler, yıkılıp yakılmasını önleyecek, harabe hale düşecek olumsuzluklardan korumaya yönelik tedbirler almışlardır.
Dini anlayışımızda ve gönül dünyamızda ayrı bir yeri olan vakıf hizmetlerinin yürümesi ve yürütülmesi için “Vakıf İnsanları” olmuştur halen de bu hizmetleri yürüten “Vakıf Adamları” vardır. Vakıf hizmetlerinin devamında ve korunmasında “İnsan” unsuru önemlidir. Vakıf hizmetlerini yürüten “Vakıf Adamları” yaptıkları işlerin karşılığını ahirette Allah(c.c.)dan alacaklardır. Vakıf harcamalarında bulunan kadar vakıf hizmetlerini yürüten de önemli bir hayri hizmet yapmış olmaktadır.
Vakıf adamı olmada en önemli hususiyet “Güven”dir. Güven; Mü’min olmanın da şartıdır. Öyleyse her Mü’min kendisini “Vakıf Adamı” olarak görmeli ve gereğini de yapmalıdır. Vakıf adamı yaptığı hayri hizmetlerin karşılığını insanlardan beklememelidir.