VALİ TAVLA OYNAMAYA DEVAM EDECEK DE AKAN NE YAPACAK?

Adnan Bahadır

Bugün iki konuyu ele alacağız. İlk konumuz Binali Yıldırımın Başbakan olması ile birlikte anında Vali İbrahim Şahin’in Başbakanlık müsteşarı olacağını ilan eden bazı yalamaların ne kadar ileri görüşlü olduklarını sizlerle paylaşmak olacak. İkinci konumuz ise önceki gün Samsun basınını davet edip sekiz yıllık icraatlarını anlatan Rektör Akan’ın neden DENGE gazetesini çağıramadığını ve yaptığı icraatlarla ilgili yaptığı açıklamaların ne kadar gerçekleri yansıttığı konusu olacak.

İş yoğunluğundan zaman bulup her gün köşe yazamadığım için ister istemez birden çok konuyu ele almak zorunda kalıyorum; bu husustan ötürü siz değerli okurlarımızdan özür diliyorum. Bir üçüncü kısa konumuz da yaklaşık üç aydır gazete baskımızdaki sorunlarımız eski matbaada yer sıkıntısı nedeniyle istediğimiz kadar kâğıt alamadığımızdan, kapak sayfamızı iç sayfalarımızla aynı yapmak zorunda kalıyorduk; bu nedenle de baskılarımızda sıkıntılar olabiliyordu. Yeni taşındığımız mekânımızda bu sıkıntıların tamamını aştığımızdan ötürü dünden itibaren baskılarımız düzelmiştir. Bu aradaki baskı hatalarımıza gösterdiğiniz hoşgörüye de teşekkür ederek konularımıza başlamak istiyorum.

Gazetecilerle ilgili geçmişte yazdığım konuları okuyan bir personelimiz “ağabey, bunlara gazeteci değil çorbacı demek lâzım” deyince ne demek istediğini anlayamadım, “Neden çorbacı diyorsun?” diye sorduğumda “Ağabey, bunların büyük bir kısmı bir çorbaya haber yapan insanlardır, bunlardan gazetecilik falan beklememek lâzım” demişti. Hatta başka bir personelimiz çok daha enteresan bir şey anlattı, “Geçenlerde bir kahvaltıya katıldık, kahvaltının sonuna doğru ev sahibi bizi gezip görelim diye dolaşmaya davet edince içimizden birisi yumurtasını yarısına kadar yemişti, adam yumurtamı bitiremeyeceğim diye neredeyse kahroldu, neyse ki onu da ağzına atıverdi de rahatladı” dedi. Maalesef bu camia böyle bir camia, bir tas çorbaya, bir kadeh rakıya her türlü haberi yapacak o kadar çok insan var ki anlatamam.

Diyeceksiniz ki yemek bulamıyorlar mı, kesinlikle hayır… İstedikleri yemeği, istedikleri zamanda bulma imkânı olan insanlar bunlar ama bedava sirke baldan tatlıdır mantığı ile yetiştiklerinden o huylarından bir türlü vazgeçemiyorlar. Bunların bir kısmı da talimatla yazıp çizerler. Ya şehrin üst düzey yöneticilerinden talimat alıp yazarlar ya da ceplerini dolduranların talimatları ile yazarlar. Hani zamparalığın akıbeti cavatlıktır derler ya bu işte de çorbacılığın akıbeti talimatla gazeteciliktir. Gazetecilik mesleğine yeni başlayanlarla belli bir büyümeye ulaşamamış gazeteciler çorbacılıkla iş yaparlar. Belli bir yaşın üzerinde ve belli bir okunma oranına ulaşıp etkin olanların bir kısmı ise talimatla habercilik yaparlar, maalesef bu iş böyle.

Neden bu kadar detay verdin derseniz Ahmet Davutoğlu’nun AK Parti genel başkanlığından ayrılıp yerine Binali Yıldırım’ın gelmesi ile birlikte bizim dışımızdaki basın camiasının neredeyse tamamına yakını Vali İbrahim Şahin’in Başbakanlık Müsteşarı olacağını yazdı, bu fakir de “Başbakanlık Müsteşarlığı yetmez, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri yapsınlar” demişti. Valiler kararnamesi çıkınca kimin haklı olduğunu herkes gördü ama kimsede ses soluk çıkmadı. Neden çıkmadı çünkü yaptıkları haberlerin, yazdıkları köşe yazılarının tamamı hilafı hakikat çıktı da ondan. Her zaman merhum Erbakan Hoca’nın dediği “Diğer siyasi partiler ve Milli Görüş” misali biz de “DENGE gazetesi ve diğerleri “dediğimizde bazılarının inanası gelmiyordu ama zaman bizim ne kadar haklı olduğumuzu bir kez daha göstermiş oldu.

Peki, Vali Beyin Ankara’ya gidiş gelişlerinin faydası olmadı mı derseniz, elbette ki oldu. O gidiş gelişler olmasaydı Vali Bey şu anda merkez valisiydi; en azından mevcut durumunu korudu, o O’na yeter de artar bile. Benim tanıdığım Cumhurbaşkanı, Başbakanlık Müsteşarlığı’na bizim Valiyi getirmez, çünkü benim bildiklerimin en az on katını da O biliyor. Ahmet Hakan’ın kardeşine TRT’deyken verdiği ihalelerden tutun da TRT’ de işe aldığı personelin durumuna kadar pek çok şeyi çok iyi biliyor.

Vali Bey’in bu saatten sonra ne yapması gerektiğine gelince, bir devlet adamına yakışan neyse onu yapmasını bekliyoruz. Malum kafeye gidip olur olmaz insanlarla tavla oynamak bir şehrin valisine hiç yakışmadığını açık ve net söylüyorum. Geçenlerde bir yerde otururken kulak misafiri oldum, sonradan görme bir iş adamı arkadaşlarına “Vali Bey’le her akşam tavla oynuyoruz ama o beni yenemediği için üzülüyor, bazen ben yalandan O’na yeniliyorum ki morali düzelsin” dediğini anlatıyorlardı; inanın fevkalade yadırgadım. Adamın derdi tavlada yenmek veya yenmemek değil, şehrin valisiyle tavla oynayacak seviyeye yükseldiğini anlatmak için bunu söylüyor. Görgüsüz adam ama suç onda değil, onunla tavla oynayanda. Bu arada kafe sahibi de Vali sayesinde birçok müşteri kazanıyor, hatta kafenin kaçak olan kısımlarına da kimse bir şey diyemiyor. Vali Bey’e buradan sesleniyorum: Siz şehrin bir numaralı bürokratısınız, kafelerde ne işiniz var? Cumhurbaşkanı, Başbakan veya Bakanlar içerisinde kafelerde oturup tavla oynayanı gördünüz mü hiç? Kaldı ki onlar siyasetçi, yapsalar izahı da var ama ben şu ana dek görmedim, siz gördüyseniz bizleri de lütfen bilgilendirin. Sonra demedi demeyin ben bu işin peşini bırakmayacağım haberiniz olsun… Bunu size düşmanlık için değil Devletin Valisi’ne çok gördüğüm için yapacağım, söylemiş olayım.

İkinci konumuza başlayamadan yerimiz bitti. Sizlerden tekrar özür dileyerek önümüzdeki yazıda Akan konusunu işlemek üzere hoşça kalınız.

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.