Varlık içinde yaşayan birçok insan vardır. Doyumsuzluk bunun en açık göstergesidir. Sürekli maddi kaygıların peşinde koşan kimse yokluk içinde yaşayandır. Varlığın kıymetini bilmek için, verenin Allah olduğunu kavramak gerekir. Alan da Allah, veren de Allah diyebilen ve her şeyin Allahın mülkünde olduğunu tefekkür eden kimsenin açlığı da yokluğu da söz konusu değildir. Ahiret inancı olmayanların dünya kaygıları daha çoktur. Müslüman olduğu halde dünya kaygısından kurtulamayan ve sürekli dünyalıkların peşinden koşanların sayısı da az değildir. Müslümanların dünyalıkların peşinde koşmasının nedeni ahiret inancındaki tasavvur sorunlarından kaynaklanmaktadır.
Dünya nimetlerinin insanlara süslü gösterildiğini Yüce Allah bildirmiştir. Ancak, en doğru olanın da ahiret nimetlerine talip olmaktır. Bu da Allah c.c.ın insanlara bildirdiği bir hakikattir. Dünya nimetleri insanı Yaratıcıya ulaştırması halinde anlamlıdır. İlaha ulaştırmayan, aksine İlaha gidecek yolların önüne set oluşturan her şey insan için anlamsızdır. Müslümanın inanç anlayışına göre, elde bulunanlar; Allahın mülkündendir ve her birisi emanettir. İnsan; elinde bulunanların sahibi değil, emanetçisidir. Kişinin elinde bulunanları tasarruf etmesi bile, belli şartlara ve kuralları bağlanmıştır. Müslüman, dünyalıkları; istediği gibi elde edemez, istediği gibi de harcayamaz. Helal kazanmak ve helal yere harcamak zorundadır.
Ahiret inancına sahip olan insan; yokluk halinde bile varlık içinde yaşar, ahiret inancında sorun olan Müslüman bile varlık içinde yokluk çeker. Bu durum; insanın inancıyla doğru orantılıdır. İnsanın dünyalıklara yüklediği anlam ve değer; inancı ölçüsündedir. Mülkün sahibinin Allah olduğunu bilen ve bu inanca sahip olarak ahirette hesap vereceğini düşünen insan için dünya malının önemi; hak için harcanmasıyla sınırlıdır. Dünya malına doyumsuzluk; nankörlük olarak tanımlanmaktadır. Sürekli arayış içinde olmak ve dünyalık elde etmek için her türlü yönteme başvurmak; varlık içinde yokluk çekmenin tipik örneği ve göstergesidir. Bu tür insanlarda; dünyalıklar ne kadar elde edilirse edilsin, doyumsuzluk daha da artmaktadır. Her şeyin sahibi olmayı isteyenler; bunun sınırını bilememekte, zamanla da haddi aşacak davranışlar içiresine girmektedirler.
Humeze suresinde bu hakikati hatırlatan yüce Allah; insanoğlunun bu konudaki zaafını da tanıtmaktadır. İnsanoğlu yığıp yığıp biriktirdiklerinin kendisini koruyacağını, kurtaracağını zannetmektir. Halbuki, bu; büyük bir yanılma ve yanıltmadır. Dünya malının; insanı kurtarması mümkün değildir. Ancak; dünya malı kişiyi Allaha ulaştırıyorsa anlamlıdır, değerlidir ve insana katkı sağlayacaktır. Bunun için de; malın çok veya az olmasının anlamı yoktur. Ahiret inancında sorun olanlar ve ahiret inancıyla ilgili tasavvur problemi yaşayanların; her şeyleri dünya ve dünyalıklardır. Elinde bulunanların kendisini mutlu etmediği bu gibi insanlar; sürekli olarak kazanmak ve elde etmek için koştururlar. Her koşuşturmada bir boşluğa düşerler. Her boşluk da; kendilerinin yokluk yaşamasına neden olmaktadır.
Sürekli olarak dünyalıkların peşinde olanlar; varlık içinde yokluk yaşamak zorundadırlar. Çünkü onlar; hiçbir zaman elindekilerini göremezler, veren Allah olduğunu da bilemezler. Böyle olunca da; varlık içinde yokluk yaşarlar.