Milletimiz; sekiz yıl önce, 15 temmuz ihanet şebekesine karşı, "Vatan sevgisi imandandır" Peygamberi mesajının pratik karşılığını göstermiştir.. Dünyanın şahit olduğu bu haklı direnişin sonuçları üzerinden işlemler hala devem etmektedir. Sekiz yıllık bu süreç içinde; ciddi takipler, incelemeler, işlemler yapılmasına rağmen; ne bu hain yapı tam olarak çözülebilmiş, ne de yapının beyin elamanlarına ulaşılabilmiştir. Yapıyı koordine ve finanse edenlerin bir çoğuna hala ulaşılamamıştır. Ancak, bu yapının bir daha hareket edebilecek gücü de kalmamıştır. Zira, en büyük gücünü toplumsal destekten alan bu hain yapı artık, millet tarafından da “Hain” olarak tanınmıştır. Milletten beslenen can damarları kökünden kesilmiştir. Her ne kadar hain yapıya itaat eden ve teslimiyetini ilan edenlerin bu tavır ve düşüncelerinin devam ettiğine şahit olunsa da, eski güçlerine kavuşmak ve bir araya toplanıp tekrar eskisi gibi güç oluşturarak vatana, millete ve devlete ihanet edecek halleri kalmamıştır.
Darbeler tarihinde, halkı hedef alan hiç bir operasyon olmamıştır. Halkın silahının halka doğrultulduğu görülmemiştir. Bu nedenle bu ihanet; darbeyi aşan bir anlam taşımaktadır. Tüm devlet yapısını, halkı da içine alarak hedef haline getirdiği için, bu girişim darbe değil, en hafif tarifle "İşgal Provası" olduğu kanaati oluşmuştur. Bu hainler; devlet kademelerine yerleşmiş olmanın özgüveninden de hareketle; bağlı oldukları egemen abilerinin talimatlarını yerine getirmek üzere, ülkemizi işgal etmek üzere ayağa kalkmışlar, gözlerini kırpmadan milletimize ve değerlerine karşı ateş açmışlardır. Gözü dönmüş hainlerin; aldıkları talimatları yerine getirmek için yarış halinde oldukları, hiçbir değer tanımadıkları, önlerine gelene bomba atıp, ateş ettikleri görülmüştür. Yıllarca omuz omuza çalıştıkları arkadaşlarını, yanında el peçe durdukları amirlerini, etrafında pervane oldukları devlet yetkililerini bir anda satmışlar, aldıkları talimatın gereğini yerine getirmekten kaçınmamışlardır. Beyinleri uyuşmuş, bedenleri satılmış, akılları alınmış bu hainlerin tamamının devlet ve millet düşmanı olduğu görülmüştür.
Hain İşgal Girişiminde bulunan Feto taşeron çetesi, batı blokunun neredeyse tamamını içine alacak şekilde ama dünya egemenlerinin kullandığı bir örgüttür. Bu yapıyı, Türkiye üzerinde emelleri olan her ülkenin kullandığı, başta CIA ve Mossad olmak üzere dış istihbarat elemanlarının bu yapının beyinleri arasında bulunduğunu bilmeyen kalmamıştır. Dünya egemenleri, Ortadoğu şekillenmesini, kendi hesaplarına uygun biçimde yapabilmek için, Türkiye’nin idaresinin itaat etmesini istemişler ve bu isteğin sonunu beklemişlerdir. İstedikleri yaklaşımı göremeyince, Feto ihanet çetesi içindeki kendi ajanlarını harekete geçirerek, taşeron yapı ile birlikte, ülkemizin top yekun işgali için düğmeye basmışlardır. Bu tuzağı kurarken, milletimizin iman ve vatan sevgisini hiç hesaba katmamışlardır. Bu sebeple de; hesap edemedikleri iman gücü ve vatan sevgisi imandandır anlayışına sahip olan milletimizin vatan sevgisine çarpmışlardır. Ayrıca, o hainler ve beyin takımları; Yüce Mevlanın da hain ve zalimlerin tuzaklarına karşı en komplike tuzakları kuracağı ilahi bilgisinden habersizdiler. İmanı olmayanın vatan sevgisi olamazdı. Vatan sevgisi olmayan tankın önüne yatamazdı. Ölümün, yaşamaktan daha güzel olduğunu bilmeyen, canını veremezdi. Şehadetin yüksek makam olduğunu kabul etmeyen ölüme koşamazdı. Liderlerinin bir sözü ile meydanları dolduracak bir sevginin olduğunu bilmeyenler, milleti hesaba katamazdı. Bunları hesaba katmayan hainler, başarılı olamadılar. Allahın yardımı, milletimizin gücü, idarecilerimizin tereddütsüz kararları ve dik duruşları; hainlerin tuzaklarını bozmuştur.
Şehitlerimize rahmet, milletimize sabırlar diliyoruz. Milletimizin 15 temmuzda gösterdiği başarı; vatanı koruma inancının bir sonucudur. İmanlı gönüllerden oluşan milletimizin, vatan sevgisiyle şekillenen milli değerleri; vatan söz konusu olduğunda tek yumruk olarak refleksini göstermiştir. Farklı yöntemlerle, ülkemiz üzerinde, çeşitli oyunlar tezgahlamaya devam eden hainler hiçbir zaman arzularına ulaşamayacaktır. Yeter ki, milletimizin inancı ve sağduyusu; verecekleri kararın belirleyicisi olsun…