Son günlerde Sabah Gazetesi"nin Hangi Tarafımızdan Vazgeçelim sloganı ile sunulan reklamını izliyoruz.
Bu ülkenin vatandaşı olan insanların çok büyük bir kısmının vazgeçemeyeceği bazı değerler ve kavramlar seçilip, hiçbirisinden vazgeçilemeyeceği mesajı ile izleyiciye sunuluyor. Ürünün satışını artırır ise başarılı bir reklam olarak arşivde yerini alacaktır.
Bu soru kişisel olarak bana sorulsa nasıl yanıt verebilirim diye düşündüğümde, yanıtın reklam içine konulmadığını görüyorum. Yanıt reklamın dışından geliyor aklıma.
Evet, hangi tarafımızdan vazgeçelim?
Örneğin;
İkiyüzlü tarafımızdan vazgeçelim.
Yalan söyleyen tarafımızdan vazgeçelim.
Yanlışı yanlışla doğrultmaya çalışan tarafımızdan vazgeçelim.
Başkalarının hakkına saygı göstermeyen tarafımızdan vazgeçelim.
Kişisel çıkarlarımız için kamu yetkilerini kötüye kullanan tarafımızdan vazgeçelim.
Yine kişisel çıkarlarımız için din ticareti yapan tarafımızdan vazgeçelim.
Vatan millet deyip vergi kaçıran tarafımızdan vazgeçelim.
Şehit kanı alıp satan tarafımızdan vazgeçelim.
Çağdışı yüzümüzü Atatürk maskesi arkasına saklayan tarafımızdan vazgeçelim.
Hırsızlığı yapan en yakınımız da olsa, onu koruyan tarafımızdan vazgeçelim.
Çoluk çocuğumuzun servetlerinin açıklanamayan kaynağını saklayan tarafımızdan vazgeçelim.
Hırsızın, namussuzun, dolandırıcının, sağcısı solcusu, dindarı dinsizi, gericisi ilericisi, zengini fakiri olmayacağını bilmeyen tarafımızdan vazgeçelim.
Bizden ise iyidir, karşıdan ise kötüdür diyen ve olaylara at gözlüğü ile bakan tarafımızdan vazgeçelim.
...................
Bunlar bir çırpıda aklıma gelen vazgeçilebilecek konular. Biraz düşündükçe o kadar çok vazgeçilebilecek tarafımız ortaya çıkıyor ki, sütunlar yetmez.
İnsanların varolduğu ve birlikte yaşamaya başladığı binlerce yıl öncesinden beri, tarihin her çağında, dünyanın her yerinde ve her toplumda bazı temel kavramlar hep varolmuştur.
Bunlar bazen ahlak kuralları, bazen din kuralları, bazen hukuk kuralları olarak toplum yaşamını düzenlemek için ortaya çıkmıştır. Hepsinde de amaç aynıdır.
Ne yazık ki binlerce yıldır varolan bu kavramları sanki bugün keşfetmiş gibi gündeme getirip, üzerinde bitmeyen tartışmalar yapılıyor.
Herkesin kırmızı ışıkta geçtiği bir kavşakta, kırmızı ışıkta duran birisini yadırgar ve aşağılar bir hale geldik.
Okumayan, araştırmayan, düşünmeyen bir kitle, hangi tarafından vazgeçerse geçsin farketmez. O hayatından vazgeçmiş zaten.