VEBALİ AĞIR OLUR

Adnan Bahadır

Zaman zaman haftada bir veya izlenme oranına göre on günde bir gazetemizin internet sitesinden güncel konularla ilgili değerlendirmeler yapıyorum. İzlenme oranlarımız da çok güzel, siz değerli okurlarımız sürekli bizi okumakla kalmayıp konuştuklarımızı izleme konusunda da bizi yalnız bırakmadığınız için sizlere müteşekkirim. Son konuşmamda FETÖ ile ilgili yaptığım değerlendirme nedeniyle özelden çok arayan ve teşekkür eden oldu. Demek ki toplum bu konuda ciddi anlamda rahatsız. Hatta öyle enteresan bilgiler geldi ki aklınız şaşar ama belgesi olmadığından yazamıyoruz. Arayan insanlar isimler vererek yargılamalarda yapılan yanlışlardan bahsetmekteler. Şayet bu söylenenler doğru ise gerçekten ortada ciddi bir sıkıntı var demektir, bunu yapanların vebali de büyüktür. Ne yapıldığı konusuna gelince detaya girmeden söylemek gerekirse; ibadet, ticaret ve ihanet olarak üç kategoride değerlendirilen FETÖ’cülerin ibadet kısmıyla ilgili yargılamaların ziyadesiyle yapıldığı, hatta ve hatta bazı gariban insanların da hak etmedikleri kadar ceza aldıkları ama ticaret ve ihanet kısmındakilerin hak ettikleri cezaları almadıkları iddia edilmekte ki benim şahsi kanaatim de bu yöndedir.

Bu güne kadar bu konuda çok fazla köşe yazmadım. Neden yazmadın derseniz; dosyaların büyük bir kısmı adli yargıdaydı, yazmak doğru olmaz düşüncesiyle yazmadım ama şimdi dosyaların çoğu bitti, bir kısım dosyalar yargıtayca onandı. Samsun bazında olayı değerlendirmek gerekirse cemaatin üst düzey yöneticilerinin bir kısmı ceza almakla birlikte mal varlıklarının tamamı iade edildi. Bizim kimsenin malında mülkünde gözümüz yok, insanların helalinden kazandıkları malları ve mülkleri elbette iade edilmeli buna kimsenin en ufak bir itirazı olmaz ama verilen cezalarla ilgili konuşulanlar çok enteresan şeyler. Bu konunun detayına girmek istemiyorum ama iddia edilenlerin yüzde onu dahi doğru ise Allah bunun hesabını her iki cihanda sorar. Bu örgütü bu güne kadar detaylı ele almadım ancak şu bir gerçek ki örgüt öyle zannedildiği gibi basit bir örgüt değil. Her kim basit bir örgüt diyorsa ya işi bilmiyor ya da art niyetlidir. Osmanlı İmparatorluğunu yıkan siyonist güçlerin Cumhuriyet dönemindeki devamı olduğu bir gerçektir.

On yedinci yüzyıldan itibaren başlayan Arz-ı Mev'ud projesinin bir ayağı İsrail’in kurulmasıyla tamamlanmış olmakla diğer iki ayağıyla ilgili proje yılmadan bıkmadan devam etmekte. Bu iki ayağın birisi Güneydoğu’da ortaya atılan Kürt devleti safsatasıdır. Kesinlikle öyle bir projeleri yok, asıl amaç Büyük İsrail Devleti idi. Bu projeyi destekleyecek ekibi oluşturmak da projenin üçüncü ayağıdır. Bu projenin uygulama noktasındaki en büyük destekçisi FETÖ örgütü ve mason kulüpleridir, olayın özeti budur, bu böyle biline. İşte bu nedenledir ki bu örgüt 1976 yılından 2000’li yılların başına kadar eleman yetiştirmiş, 2000’li yılların başından 15 Temmuz darbe girişimine kadar devletin en önemli kademelerine adamlarını yerleştirmişler. Sonunda da 15 Temmuz darbesini yapıp Büyük İsrail’in Arz-ı Mev'ud projesini gerçekleştirecek elemanlarını iş başına getirerek projenin son ayağını gerçekleştirmiş olacaklardı. Zaman zaman kimler bu darbeciler, yurtta sulh konseyi nedir diye hepimiz sorup duruyoruz, işte size yurtta sulh konseyinin bana göre açılımı. 

Devletin bu projeyi topluma yeterince anlatamadığı kanaatindeyim. Sanki ortada kimse yok, birkaç kendini bilmez çıkıp ihtilal yapmaya kalkmış da vatanperver askerler durdurmuş. İşte bu yüzden FETÖ’cülerin en büyük propaganda sloganları ‘15 Temmuz’u kim yaptıysa Allah belasını versin’dir. Bu sloganın amacı ‘15 Temmuz’u FETÖ yapmadı, hükümet FETÖ’yü bitirmek için yaptı, Allah onların belasını versin’ demektir. Bu tamamen bilinçli yapılan bir iştir, bunu devlet topluma anlatmalı. Son zamanlarda TV dizilerinde bu konu işleniyor ama neticede dizi olduğundan inandırıcılığı çok fazla olmuyor. Devlet mutlaka bir proje kapsamına okullarda, camilerde, Kuran kurslarında, toplumun her kesiminde detaylı olarak anlatılmalı. Bu iş öyle zannedildiği gibi basit bir iş değil. İşin içinde ulusal güçler var, siyonizmin öncüleri var, bunu bu topluma mutlaka anlatmak lazım.

Ezcümle bu ülkeyi seven herkes vatanına, milletine, geleceğine, inancına sahip çıkmak zorundadır. Bunun en önemli ayağı da siyonizmin arka planını bu topluma anlatmaktır. Bu işin sağcısı solcusu, mümini kâfiri olmaz. Vatanını seven herkes bu işe sahip çıkmak zorundadır. İktidar mensuplarına kızabilirsiniz, A partisini B partisini tutabilirsiniz hiç sorun değil. Konu vatansa gerisi teferruattır. Sanırım ne demek istediğim anlaşılmıştır, üç kuruşluk dünya menfaati yüzünden yetkisini kullanmayanlara duyurulur. Kalın sağlıcakla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.