Vehimler ve balta sapı

Fikret Kurt

Türkiye"de siyaset yelpazesi çeşitli odaklar tarafından belirlenir. Demokrasi dışı güçler, medya, derin devlet, militarist zihniyet, para babalarının oluşturduğu (dış bağlantılı) kulüpler vs…Türkiye"de siyaset yapmak, siyasetle bir yerlere gelmek ve iktidarda bulunmak dengeleri gözetmekle mümkündür.
     Kendilerini memleketin ağababası görenlere sürekli mavi  boncuk          dağıtmazsanız, kısa sürede kartel medya vasıtasıyla ipinizin çekilmeye çalışıldığını görürsünüz. Bu ağababalar ise bürokratik elitlerdir. Milletin kendisine verdiği gücü, millete karşı(milletin taleplerine karşı) kullanmaktan çekinmezler. Bu memleket onların çiftliğidir adeta… Özgürlükleri de, hakları da onların tıynetleri belirler. Vatandaş unları istiyormuş, bunları talep ediyormuş umurlarında olmaz buyurganların. Yalaka ve azgın kartel medyası da onların borazanı gibidir. Yalaka    ve azgın kartel medyası bu zihniyetin oluşturduğu rant ikliminde beslenip, palazlanmaktadır.
     Anayasa değişikliği gündeme geliyor, yeni Anayasa düzenlemesi tartışılıyor; kartel medyasındaki kalemşörlerin özgürlükler ve haklar umurunda bile olmuyor. Kartel medyanın kalemşörleri, demokrat maskeleriyle ortalıkta dolanıyorlar ve fakat manşetlerinde ve köşe yazılarında darbe bezirganlığını tam gaz devam ettiriyorlar.
     Hey, kartel medyanın milletine yabancı, uzaktan kumandalı kalemşörleri, hak ve özgürlükleri kurutacak türlü soytarılılıklar (darbe bezirganlığı da dahil), yapsanız da bu millet hak ettiği (İngiltere"deki gibi,İsveç"teki gibi, Kanada"daki gibi) özgürlük ortamına önünde sonunda kavuşacaktır.
     Özgürlükler ve haklar ulufe değildir. Onun uğrunda yapılan mücadele ve kavga boyutunda daha kıymetli hale gelmektedir.
     Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı şöyle demiş, Erdoğan Teziç böyle demiş, emekli derin bilmem kim fişmekanca demiş; bunların ve temsilcisi oldukları zümrelerin engelleme gayretlerinin artık değeri yoktur(olmamalıdır da).
     Toplumda kendi ideolojik ve yaşam ikliminden başkasına tahammülü olmayan bürokratik oligarşinin son hüküm fermalarıdır bunlar.
     Korkularla, vehimlerle, halüsinasyonlarla topluma uygulayageldiğiniz “Toplum Mühendisliği” “Psikolojik Harp” teknikleri artık had safhada sıktı ve sırıttı.
     Bırakın vehimler üretmeyi! Birazcık sosyoloji okuyun; birazcık siyaset bilimi okuyun; birazcık hukuk okuyun; birazcık psikoloji okuyun!
     Kusura bakmayın, benimki de halt karıştırmak cinsinden bir vaziyet oldu. Ne kadar düşüncesizim.
     Bu adamların ve kadınların, kariyerlerini, unvanlarını, makam, mevki ve sıfatlarını; işgal ettikleri koltukları nasıl unuturum. ……… zadelere bundan, şundan, ondan okuyun nasıl olur da diyebilirim?
     Yeter, bıktık artık bu içi boş bostan korkuluğu tipli insan(!)lardan!
     Haa, son anda aklıma geldi. Üç gün önce, eskiden buyurgan olan, şimdilerde emekli bir derin vatandaşımız; buyurganlık günlerini hatırlayıp, İstiklal Marşı"na ve Mehmet Akif Ersoy"a olan kinini yeniden kusmuş…
     Böylelerine cevabı (Ruhuna El Fatiha) Mehmet Akif Ersoy versin istemez misiniz: “İttihat ve Terakki zamanında Celal Sahir"e, bir arkadaşı:- Bir baltaya sap olamadın. Demiş.
     O da : - Ne yapalım, memleket balta sapıyla doldu. Demiş.
     Üstat, Celal Sahir"in bu sözünü işitince çok beğenmiş ve şöyle söylemiş:
     -Ne odunmuş babanız, olmadı bir baltaya sap!
     Siz ona benzemeyin, sonra ateştir sonunuz.
Selam Olsun

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.