VEKİLLERİ DEĞERLENDİRMEYE DEVAM EDELİM
Konuya girmeden önce dünkü gazetelerde gördüğüm bir haberle ilgili ufak bir değerlendirme yapmak istiyorum. Aslında ufak değil de detaylı değerlendirme yapmak lazım ama bir önceki yazımızın devamını yazma gereği hasıl olduğundan şimdilik ufak bir detayla geçiştirmek zorundayım. Konu nedir derseniz, bizim Vezir Hazretleri Samsunlu taşeron firma bulamadığını bu nedenle çok üzüldüğünü söylemiş. Yazıyı okuyunca gülmekten kırıldım, onu biraz olsun tanımasaydım az daha inanacaktım ona. İnsan bir şeyi söylerken biraz insaf sahibi olmalı, biraz da dürüst davranmalı. Bana facebook'tan yazan bir çok arkadaş Samsun'dan iş alamadıkları için tâ Güneydoğuya gitmek zorunda kaldıklarını, özellikle Büyükşehir Belediyesi'nden iş alabilmek için ya Vezir Hazretlerinin ya Sercio'nun veya Mustafa Yurt'un akrabası olmak gerektiğini yazıyorlar. Kaldı ki bunun böyle olduğunu ben çok iyi bildiğim gibi her teftişte müfettişler özellikle 22/d olarak adlandırılan ihalesiz alımların aynı kişilerden yapılmasını nasıl eleştirdiklerini hatta 22/d'ye uyması gereken yasal limitin çok üzerinde olmasını nasıl tenkit ettiklerini çok iyi biliyorum. Olayı biraz daha müşahhas hale getirmem için bazı örnekler vermek istiyorum. İstiklal Caddesinin taşeronluğunu yapan firma kim diye sorarsanız Vezir Hazretlerinin dayı oğlu olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Aynı şekil de şehrin tüm çiçek peyzaj işini kim yapıyor diye sorsanız Vezir Hazretlerinin hala oğlu olduğunu rahatlıkla öğrenebilirsiniz, asfalt işlerini kim yapıyor diye sorsanız Kayıkçıbaşı'nın adamı yapıyordu ancak Kayıkçıbaşı gittikten sonra Mustafa Yurt ona iş vermiyor onun da yeni türettiği bir firma var işler ona veriliyor. Peki diğer işler kime veriliyor derseniz Bay Sercio'nun oğlu ile Avukat zatı muhtereme verildiğini sağır Sultan dahi biliyor. Sizin anlayacağınız Vezir Hazretleri o konuşmayı, yaptığı işlere kılıf olması için yaptığı, açıkça ortada. Dışarıdan gelen şirketler, Belediyenin içerisindeki adamların gayri resmi ortakları. Vezir Hazretleri de Timsahın göz yaşlarını döküyor.
Bu kadar ara faslından sonra gelelim asıl konumuza. Bir önceki yazımızda AK Partili Vekilleri değerlendirmiştik. Ancak Bakan Çağatay Kılıç ile Ahmet Yeni'yi değerlendirmeden bize ayrılan yer bitmişti. Şimdi kaldığımız yerden devam edecek olursak Ahmet Yeni yıllardır tanıdığım bir insan. Akçeli işi olmaz. Ona ulaşan bir iş olduğunda elinden geleni yapmaya çalışır. Bana göre onun en büyük çıkmazı akrabaları olan kabloculardır. Zira adamcağız Milletvekili olduğu günden bu güne kadar onlara kredi almaktan vakit bulup, başka işlere zaman ayıramadı. Bari onlara yarandı mı derseniz, onlara yaranmak ne mümkün. Onlar alma ağacında büyümüşlerdir. Onlara hep vereceksiniz hiç istemeyeceksiniz. Maazallah bir istediyseniz sizden kötüsü yoktur. Neyi merak ediyorum biliyor musunuz. Ahmet Yeni'nin Vekilliği bittikten sonra bu adamlar altmış milyon dolarlık krediyi kapatabilmek için kimi devreye sokacaklar. Çünkü o kadar yüklü krediyi siyasi iradenin tavrı olmasa almaları söz konusu olamaz.
Gelelim Bakan Çağatay Kılıç'a. Bu arkadaşımız genç yaşta iyi yerlere geldi. Bunun nedeni aldığı eğitimle birlikte köklü siyasi birikimi olan bir aileden gelmiş olmasıdır. Ancak bu arkadaşımızın en büyük çıkmazı beraberinde gezdiği ve hiç ayrılmadığı bazı kişilerdir. Zira bu kişilerle ilgili çok büyük iddialar var. Nedir bu iddialar derseniz, Bakan adına icraatlar yaptıklarını, bazı kişilerin binalarını Kredi ve Yurtlar Kurumu'na kiralamak için Bakanlık yetkililerine talimatlar verdikleri, karşılığında ise kendilerine yazlık yaptırdıkları iddiaları kulaktan kulağa dolaşmakta. Bu iddialarla ilgili şahitler de mevcut. Hatta bazı iş adamlarının bina yapmadan önce bu kişilerle görüşüp ona göre bina yaptırdıkları ve bu binaları Kredi ve Yurtlar Kurumu'na kiraya vermelerinin taahhüt altına alındığı yine karşılığında çok ciddi komisyonların bu kişiler tarafından alındığı iddiaları var. Bakan Kılıç'ın asla akçeli işleri olmayacağını çok iyi biliyorum ve bu konuda ona güvenim tam. Ancak etrafında gezdirdiği insanların kendisine ne kadar zarar verdiğini bilemiyor. Bu da onun siyasi tecrübesizliği.
Gelelim diğer Vekillerimize; CHP' li Haluk Koç kapasiteli bir insan ancak Samsun'da birlikte siyaset yaptığı kişilerin bir kısmı kanunsuz işler yapan moktan adamlar. Bu adamlarla birlikte siyaset yapması ona çok büyük itibar kaybettirdi. Bundan beş yıl önceki Haluk Hoca'nın itibarı ile şimdiki Haluk Hoca'nın itibarı çok farklı.
İhsan Kalkavan'a gelince, insan olarak iyi bir insan ancak siyasette çok meydana çıkmayı tercih etmeyen, ticareti siyasetten önde tutan hatta AK Partili yöneticilerle iş ortaklığı yapan bir arkadaş. İhsan Kalkavan daha çok perde arkasında kalmayı tercih ediyor. Bir iş yapacağı zaman sosyal hayattaki dengeleri gözeterek yapar. Şayet yapacağı iş eşe dosta zarar verecekse kendisi işi yapmaz başkalarını kullanır.
MHP Vekili Cemalettin Bey'e gelince insan olarak iyi bir insan, ondan iyi iktidar Vekili olurdu ama muhalefette çok fazla sesi soluğu çıkmıyor. Muhalefet Vekili dediğin zaman bağırıp çağıran yanlış işleri eleştiren, sürekli basına demeç veren Vekil akla gelir ama bizim muhalefet Vekilleri tam iktidarın istediği türden Vekiller. Vekillerimizin durumunu iki yazı da siz değerli okurlarıma anlatmaya çalıştım. Söylediklerime itirazı olan varsa biz buradayız efendim. Hoşça kalınız