Vezir Hazretleri, Aday Olmayan veya Kaybeden Muhtarlara vefa örneği göstermiş
Sevgi Kafe'yi Garsoniyer olarak kullanan Vezir hazretleri, sabah kahvaltılarını genellikle eş, dost, seçmenleriyle birlikte burada yapar. Son olarak 29 Mart seçimlerinde, seçime aday olmayan veya kaybeden muhtarlarla kahvaltı yapıp, onlara plaket veren Vezir hazretleri, büyük bir vefa göstererek, onlara plaket vermiş! Bu haberi yapan yarı resmi El Ahram gazetesi, olaya gayet iyi niyetle yaklaşarak, verilen bilgi ve talimatları gayet güzel uygulamış.
Gelelim madalyonun diğer yüzüne. Şehrimizde aday olmuş, kaybetmiş veya aday olamamış onlarca, hatta yüzlerce insan var. Bir kısmı belediye başkanlığı yapmış, bir kısmı il genel meclisi üyeliği yapmış, bir kısmı ise belediye meclis üyeliği yapmış, kimisi ise vezir hazretleri için her türlü fedakârlığı yapmış olmasına rağmen, o insanların hiç birine bu vefayı göstermemiş de eski muhtarlara neden göstermiş? Bunu, bazı örneklerle açıkladıktan sonra nedenini de izah edeceğim.
1999 seçimlerinde Büyükşehir Belediye Başkanlığı makamına oturan Vezir hazretleri, meclis çoğunluğunu alamayınca, Fazilet Partisi'nden seçilen arkadaşların bir kısmı, kendisine destek oldu. Bu arkadaşlarımız, destekleri nedeni ile zaman, zaman partileri ile karşı, karşıya gelmiş olmalarına rağmen, dönem sonuna kadar bu destekten vazgeçmemişlerdir. Bazı kritik toplantılarda bu arkadaşlar, partileri aldıkları kararlara uymayıp, idarenin getirdiği kararlara destek olmaları sonucu, 2004 yılındaki seçimde meclis dışı kalmışlardır.
Bu arkadaşlarımızdan bir tanesi, Vezir hazretlerine olan yakınlığından ötürü, on yıllık siyaset arkadaşı olan bir milletvekili ile arası açılmış, bu yüzden bir ilçenin Belediye Başkanlığına talip olan arkadaşımız, o vekilin muhalefeti sonucu aday olamamış, Vezir hazretleri ise, "Sen aday ol, ben sonuna kadar arkandayım" demiş olmasına rağmen, Ankara'ya mülakata çağrıldığında, arkadaşımızın adını vermemiştir.
Bizler sırf onun gönlü olsun diye Samsunspor kulübüne yardım toplayıp, hapse giderken, adam bir kez olsun ziyaretimize gelme nezaketini göstermemiş, biz hapisten çıktıktan sonra ise göreve başlamamız için her türlü manevrayı yapmış, etrafında ne kadar şeytan kılıklı var ise onlarla beraber, aleyhimizde tezgâhlar çevirmiştir. Kendi yakınlarından birinin başı ağrıdığında yanından eksik olmayan bizlerin başından onca olay geçmesine rağmen, adamın kılı kıpırdamamış olması, ne kadar vefalı bir insan olduğunun delilidir!
"Peki, bu kadar vefalı! İnsan kaybetmiş veya aday olmamış eski muhtarlara neden kahvaltı verip, plaketle onurlandırıyor?" diye soracak olursanız, arşivlerden resimleri incelediğinizde neden verdiğini rahatlıkla anlayabilirsiniz. Köylüsü ve uzaktan akrabası olan Hamzalı köyünün eski muhtarına plaket verebilmek için, onca insana plaket vermek zorunda kalmış. Halbuki hiç o kadar masrafa gerek kalmaksızın bir plaket yaptırıp, adama verse idi daha etik olurdu. Adamda, hayatı boyunca evinde veya iş yerinde saklardı onu. Şimdi bu adamın ne kadar egoist, ne kadar ırkçı, ne kadar taraf tuttuğunu bilmem anlayabiliyor musunuz? Adam sırf kendi adamına plaket verebilmek için, nasıl bir tezgah hazırladı görüyor musunuz?
Konuşmaya sıra gelince bu şehirde başkaları ırkçı, başkaları kendi adamını tutuyor, başkaları bu şehirde kazanıp, başka yere yatırım yapıyor, ama bu Allah Dostları! Müslüman, dürüst, her şeyi en iyi bilen insanlar, hiç de öyle yanlış işler yapmıyor. Bu güne kadar yapmak istediklerini, ya bu şekilde kamufle ederek devletin parası ile ağalık, paşalık yapmış veya kendi yapmak istediklerini başkalarına yaptırarak başkalarını kullanmıştır. Bunları herkesin anlaması da mümkün değil. Hani derler ya, "Tatmayan bilmez" diye, biz tattığımız için leb demeden anlıyoruz.
Şehrimizde bulunan siyasi, ekonomik veya sivil toplum örgütleri doğruların yanında dimdik durmaları halinde emin olunuz ki kim olursa olsun karşılarında barınamayacaktır, yeter ki o kararlılığı gösterebilelim. Daha düne kadar Vezir hazretlerini manşet yapmak moda iken, bu gün karşısında yazı yazmak moda haline geldi ise bunda bir nebzecik bu fakirin payının olduğunu unutmayalım. Bizim karşısında olduğumuz şey, kişinin kendisinden ziyade yaptıklarıdır. Doğru yaptıklarında yanında olacağımızdan da kimsenin şüphesi olmasın. Sizin anlayacağınız Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek, görevimizdir. Mutlu pazarlar.