''Yanlış anlaşıldım.İnsanlık konusunda bir kez daha hayal kırıklığına uğradım.Görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız.''diyor , kanser hastası Dilek.Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktara ' a , göz yaşları içinde.
Dilek kim ? Kanser hastası bir genç kız.Hani elimize iğne battığında ortalığı ayağa kaldırıyoruz ya. Başımız ağrıdığında doktor bizimle iki dakika geç ilgilendi diye sağlık personeline saldırıyoruz ya.Onun durumu öyle değil.İlaç bulamadığı her gün ölüme bir adım daha yaklaşıyor.Muhakkak her geçen gün hepimizi ölüme yaklaştırıyor.Ama ölümün ne zaman geleceğini bilmediğimizden olsa gerek bir telaşımız yok.Dilek ve onun gibi kanser hastaları için tarih belli.Gerekli tedaviyi göremez , kullanması gereken ilaçları kullanamazsa ölüm çok yakında.
Sağlıklı bir insanın bu ruh halini anlaması mümkün değil.Hem sağlıklı hem bakan ise hiç mümkün değil. Makam yükseldikçe sıyrılıyoruz hayattan.Dünya bizim eksenimizde dönüyor,herkes bizim kadar rahat yaşıyor sanıyoruz. Sayın Bakan anlamadığını tüm Türkiye ' nin gözü önünde gösterdi.Karşısına çıkanların dilenciliklerine alıştığından olsa gerek , Dilek ' i de dilenci zannetti.Eline üç yüz lira sıkıştırdı.''Sakın düşürme , çok para var orada.'' diyerek nasihatini de verdi.
Dilek hasta ama sadece bedenen.Aklı mantığı yerinde.Zaten üniversite öğrencisi.Her şeye rağmen hayatını devam ettiriyor.Sayın Bakanın çıkışını bekledi.Verdiği paraları eline tutuşturdu.Dilenci olmadığını haykırdı , hıçkırıklara boğularak.Kaybettiği sadece sağlığı , onuru hala yerinde duruyor.
Her şeye gücünün yeteceğini düşünen Sayın Bakan kalakaldı , öylece yerinde.Hayatının sonuna kadar unutamayacağı bir manzara.Bir genç kız hayatının dersini verdi.Eğer alabilirse.İnsanların gururunun olduğunu, anlamadan dinlemeden ele üç beş kuruş sıkıştırmakla sorunların çözülmediğini anlamıştır.
Sayın Bakan ' ın TOKİ Başkanlı yaptığı dönemde yapılan Samsun Kuzey Yıldızı Konutları geçtiğimiz yıl meydana gelen selde bir çok insana mezar olmuştu.Ve kimse ölümlerin sorumluluğunu üzerine almamıştı. Erdoğan Bayraktar dahil.
Derenin kenarına koca koca TOKİ binalarını diktiler , sonra da ölenlere rahmet kalanlara baş sağlığı dilediler.Doğal afet canım deyip suçu Allah ' a havale ettiler.
Ele üç beş kuruş sıkıştırmakla , suçu Allah ' a havale etmekle sorunlar çözülmüyor.Samsun ' da ölenler öldüğü ile kalmıştı.En azından Dilek ' in hastalığı ile baş başa bırakılmamasını umut ettik hep beraber.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu konuda adım attı.Kamuoyunda oluşan yoğun tepki sonrası Dilek 'in kullandığı ilaç Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödeme listesine sokuldu.
Dilek ve diğer kanser hastaları artık bu ilaca ulaşabilecekler.Tedavilerine daha umutlu devam edecekler.Hayata daha sıkı sarılacaklar.
Ya Dilek olmasaydı? Sayın Bakan konuyu yanlış anlayıp kamuoyu tepkisini çekmeseydi,ne olacaktı ? Aynı bozuk düzen devam edecek ,Bakanın tek sözü ile harekete geçebilen Sosyal Güvenlik Bakanlığı insanların çaresizliği karşısında sessiz kalmaya devam edecekti.Sorunun çözümü için gerekli olan insanların çaresizliği değil , Sayın Bakanın tek sözü imiş.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ' in ifadesi ile ''ilaçların yüzde doksan beşine ulaşmakta sıkıntı yok.Geri kalan yüzde beş ise , Türkiye ' de az sayıda hastası bulunan hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar.'' Sayı az nasıl olsa.Onların ölmesinde bir mesele yok.
İnşallah o hastalıklar kendilerini ve yakınlarını bulmaz.Aynı çaresizliği yaşamazlar.Konu insan hayatı olduğunda ''bir'' sayısının ne kadar önemli olduğunu yaşayarak öğrenmezler.
Dilek ' in kullandığı ilaç ödeme listesine alındı.Tedavisine devam edilecek.Ama Sayın Bakan ' ın vicdan azabını dindirebilecek bir ilaç var mıdır , acaba ?