YALANDAN KİM ÖLMÜŞ DE MERDİ KİPTİ ÖLECEK
Hani derler ya ağızı olan konuşuyor, işte o misal. Eline kalem alan herkes kafasına göre yazı yazıp siyasi yorumlar yapmaya kalkınca insanın bir yerleri ile gülesi geliyor. Ömrü hayatında siyasetin kıyısından kenarından geçmeyip, hayatı sadece yemek yiyip WC'de işemekten öteye geçmemiş bazı gazeteci müsveddelerinin siyaset yazmaya kalkması bilmem ne yemenin arapcası değil de nedir? Bir işi bilmeden, içerisinde olmadan, etkili ve yetkili kişilerle konuşmadan yazı yazan insanların meslekteki akıbetleri ortada. Ancak biz yine de sinirlerimize hakim olamadığımızdan konuyu gündemimize aldık.
Ahlak denildiğinde aklında ilkokul veya ortaokulda okuduğu ders kitabından başka bir şey gelmeyen, meslek hayatından, aile yaşantısına, siyasi düşüncesinden ticari ahlakına varıncaya dek herşeyi yalan dolan, palavra olan insanların kalkıp siyasetten bahsetmeleri fıkra anlatmanın ötesine geçmez. Canım aile yuvasını dağıtıp Çocuğu yaştaki bayanla nikahsız dost hayatı yaşayan insanlardan ne beklenir ki? Beklense beklense birilerinden üç beş kuruş alıp onlar adına yazı yazmanın ötesinde birşey beklenmez. Ha unuttum bir de sadece benimle ilgili yazı yazacak bir satılık kalemi bulup, onunla iş birliği yapan birisi de olabilir.
Bu arkadaşların unuttuğu nedir bilir misiniz ? Herkesi kendileri gibi zannedip evlerine gelen ziyaretçileri dahi korkup kapıyı açmadan soluğu savcılıkta alıp şikayet edecek kadar korkak, hatta işin içerisinde hiç olmamasına rağmen eşlerini işin içerisine koyup, psikolojisi bozuldu gerekçesi ile hastaneden rapor talep edip, oradan kovulacak kadar basit ve karaktersiz olduklarını toplumun bilmediğini zanneden zavallı insanlardır. Bu insan müsveddelerinin yaşam suyu bize sataşıp, karşılığında birilerinden üç beş kuruş almaktır. Yeterki onlar üç beş kuruş para alsınlar , bizimle ilgili yazmalarına ses çıkarmayız çünkü para aldıkları adamlar siyaseten tarih olmalarını temin ettiğim kişiler olduklarından onlardan ne kadar para alır iseler kardır. Çünkü onlarda helal tek bir kuruş olmaz. Bu arkadaşlara öküzü de A.B. yi de, ne iş yaptıklarını da kime girip, kimden çıkacaklarını da yakında göstereceğim.
Gelelim asıl konumuza. Dün bir yerel gazete Ak Parti il kongresi ile ilgili müdahil olacağını yazmış, bunu bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Her siyasi parti Genel Merkezi taşra teşkilatlarını en ufak ayrıntısına kadar bilmek zorundadır. Aksi halde başarılı olma şansı yoktur. Hele hele milli görüş çizgisinden gelen bir siyasi partinin en küçük belde teşkilatına varıncaya dek en küçük ayrıntıyı bilmesi zarureti vardır. İşte bu nedenle Ak Parti her ilden sorumlu Milletvekili, bölgeden sorumlu Milletvekili ve bunların bağlı olduğu Teşkilat Başkanlığı sistemini hayata geçirmiştir.
İptal edilen Canik kongresi ile ilgili dün sabah Milletvekilleri bir araya gelip durum değerlendirmesi yapacaklardı, ancak hava muhalefeti nedeniyle bir araya gelemediler. Önümüzdeki pazartesi günü İl başkanının da katılımı ile bir araya gelip durum değerlendirmesi yapılması bekleniyor. Salı günü Teşkilat Başkanı Ekrem Erdem başkanlığında bir araya gelinecek, Çarşamba günü ise Başbakan'ın da katılımı ile İl başkanları toplantısı olacak. Canikte son karar şu ikisinden birisi olur kanaatindeyim. Birincisi mevcut ilçe Başkanı Yılmaz Hocaoğlu il kongresine kadar devam edip il kongresinden sonra yeni bir kongre yapılır veya Yılmaz Hocaoğlu ilçe yönetimi ile birlikte istifa eder yerine yeni bir atama yapılır. Bu dediklerimin dışında bir alternatif gözükmüyor. Zira 9 en geç Mart'ta il delegelerinin listesi seçim kuruluna verilmesi gerekiyor. Benim bugüne kadar edindiğim siyasi tecrübe bunu söylüyor, başkasını bilen varsa söylesin de biz de bilelim.
İl Başkanlığına gelince geçtiğimiz İl kongreleri sürecinde Ak Parti Genel Merkezi ve Başkabakan birçok ilde tercih belirleyip, tercih edilen liste karşısında ikinci bir liste çıkmaması yönünde politika izlemişti. Trabzon, Tokat gibi illerde bu politikalara uyulmayıp, karşı liste çıkmış ve kongreyi almış olmalarına rağmen daha sonra o teşkilatlar görevden alınmış, siyasi hayatları sona ermişti. O dönemde Samsun'da birden çok listenin kongreye girmesine izin verilmişti. Bu dönem ne olur bilemem, ancak bildiğim tek şey; eski siyaset hurdalarının tamamının bir yerde buluşmasıdır ki, bu şehrimiz ve Ak Parti için büyük bir kazançtır. Allah'ın izniyle bu kongrede bu millet bu hurdalardan da kurtulacaktır. Sözlerime son verirken bir hususu daha hatırlatmak istiyorum: Bizim Sandukacı Müteferrika Paşa gazeteleri gezmeye başlamış. Eline ikinci el fotoğraf makinaları alarak gazetelere hediye getirdiğini tespit ettim, bizde bekleriz İbraam Efendi, yeter ki sen bize üç beş kuruş menfaat temin et , biz anında senin dediğin yöne doğru yöneliriz, nasıl olsa yeşilliği görünce (senin gibi) ağızımızın suyu akıyor dimi!...... Kalın sağlıcakla