Yanıbaşımda ki akrep

Yaşar Koca

“Edepli edebinden susar, Edepsiz ben susturdum sanar.” (Freud)

Yıllarca beraber yediğimiz, içtiğimiz; birçok konularda çok şeyleri paylaştığımız ama öyle bir zaman gelir ki çok ucuza satıldığımız zamanları hatırlıyoruz değil mi? Yukarıdaki sözü okuyunca aklıma geldi. İnsan susunca edepsizler susturduğunu zannedip daha çok böbürlenirler. Bundan birkaç yıl önce genç bir delikanlı ile tanışmıştım. Güvendim. Onunla bir iki iş yaptım. Yanlış yaptığıda oldu. Ama kötü niyetinden değil ticari hayatın, acımasızların kalleşlerin elinde olduğundan işin içinden çıkamadı. Sonra benim yanıma o kişiyi tanıyanlar gelip o delikanlının kötülüğünden uzun uzun konuşmaya başladılar. Susturdum konuşanları. O gelenlere şunu söyledim: “Siz bugüne kadar geçen hayatınızın, bir kamera ile filme alındığını düşünün bakalım. Bu kamera ile filme alınan hayatınızı çoluk çocuğunuzla, anne babanızla beraber seyredebilir misiniz?” Birden şaşırdılar. Durdular. Cevap veremediler. “Tabi seyredemezsiniz” dedim. Çünkü başkalarının bilmediği o kadar çirkin halleriniz vardır ki, onları paylaşmaya cesaret edemezsiniz. Öyleyse o genci kötülemeye hakkınız yok. Kötülük arıyorsanız kendi yaptığınız kötülük size yeterde artar bile… Daha sonra kalkıp gittiler yanımdan. Bu genç şimdi nerde ne yapıyor bilmiyorum. Dilerim güzel bir hayatı vardır. Ancak şu bir gerçek ki: “Birileri arkanızdan konuşuyorsa, onlardan öndesiniz demektir !”…Bırakınız konuşsunlar ne çıkar. Bilesiniz sizin arkanızdan sizi kötüleyenler sizden daha iyi insan değillerdir. İyi insan, insanlara önce iyi tarafından bakar. İnsan düşmanını uzakta aramamalı, hemen yanı başında olabilir. Ancak akrepler gibi kendilerini gizlemeyi çok iyi becerirler. Duvar diplerinde taş altlarında saklanırlar. Size sadece taşı kaldırmak kalıyor. Taşı kaldırdığınızda altında hemen görürsünüz. Zehirli ağusu havada sokacak yer arar. Kendilerinin deşifre olmasından hiç hoşlanmazlar. Ne kadar beslerseniz besleyin, o zehirli iğne hep havada sokacak kişiyi arar.

            Geçen yazımda kedi hakkında yazmıştım. Ve gelecek yazımda köpeklerden yazacağımı söylemiştim. Çok sevdiğim bir dostum bana köpeklerle ilgili ne yazacağımı sordu. Cevabını da kendi söyledi: “Kedi gibi nankör olmaktansa köpek gibi sevdiğim insana yalakalık yapmayı tercih ederim.” Bu söz çok hoşuma gitti. Bana tercüman olmuştu. Şimdi soruyorum, ya sahi siz kedi gibi nankör olmayı mı tercih edersiniz, yoksa köpek gibi sevdiğimiz insana yalakalık yapmayı mı? Karar herkesin kendinin. Ama bu arada içimizdeki insanlardan o kadar nankörler çoğaldı ki, kediler zemzemle yıkanmış kalır.

            Yine sormadan edemiyorum: Acaba kaç kişi bugüne kadar yaşantısı kameraya alınmış olsa bu yaşantısını eşiyle çoluğu çocuğu ile paylaşabilir?

            Çok zor bir soru mu? Öyleyse bundan sonra ailemize çoluğumuza çocuğumuza, sevdiğimiz ve bizi seven insanlara daha çok saygılı ve hoşgörülü olalım. Onların değerini çok iyi bilelim. Yarın çok geç olabilir.

            Kedi de köpek te Yüce Allahın yarattığı yaratıklar olup, hepsi insanlardan örnekleri temsil ediyor. Onlara kızmayalım. Yinede yaratılanı yaratandan ötürü seviyoruz.

Şimdilik hoşça kalınız efendim.

           

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.