YANLIŞI KİM YAPARSA YAPSIN TOPLUMUN BİLMESİ GEREKİR
Toplumumuzda yer bulmuş olan kol kırılır yen içinde kalır şeklindeki Atasözünün üzerinde durmak istiyorum. Bu Atasözünün hangi amaçla söylendiğini bilemiyorum ancak günümüzde psikolojik tedavi gören insanların hasta olmalarının en büyük nedeni sıkıntılarını paylaşamamalarıdır. Bazı sırların paylaşılması halinde toplumsal faciaların olacağı veya çözümün daha zor bir hal alacağı düşünüldüğünden sır olarak kalması doğal karşılanabilir ancak toplumu ilgilendiren olayların veya yaptığı görev toplumun büyük bir bölümünü ilgilendiren insanların perde arkasında, karanlık dehlizlerde yaptıklarını toplumla paylaşmak ibadet hükmünde bir olaydır.
Geleneksel ataerkil aile yapılarında dahi sır olarak saklanan bazı gerçeklerin kısa vadede çözüm olabileceğini düşünenler uzun vadede yaptıkları hatanın nelere mal olacağını göremediklerinden bu hatalı davranışı yapma ısrarından vazgeçmemişlerdir. Oysa ki olaylar henüz büyümeden, yalanlar küçükten büyüğe doğru büyümeye başlamadan olayların gerçek yüzü ortaya çıkmış olsa eminim problemler çok daha kısa zaman diliminde çözülebilecektir. Dilerseniz bir örnekle ne demek istediğimi anlatayım FOX TV'de her pazartesi akşamı yayınlanan Yer gök aşk dizisinde yalanlar üzerine kurulan ilişkilerin ne hale geldiğini diziyi izleyen herkes gördü.
Gerek aile içerisinde, gerek beşeri münasebetlerde, gerekse toplumsal hayatta yalanlar üzerinde kurulan ilişkiler çok kısa sürede bitmeye mahkumdurlar. Ortada bir yanlış varsa bunu herkes bilmeli veya en azından olayın muhatabına doğrusu söylenip doğrular ortaya çıkmalıdır. Güç dengelerine göre, menfaat ilişkileri doğrultusunda kamuoyunu yanıltmaya yönelik hiç bir olayın tutma şansı yoktur. Bırakın tutma şansını hak ve hakikatten gizlenen olayların gerçek yüzü ortaya çıktığında insanların çok ağır bedel ödemek zorunda kaldığını unutmayalım.
Bugün bazı kurumlarda yaşadığım olaylarla ilgili bilgileri siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum. Anlatacağım o kadar çok olay var ki hangisini anlatacağıma karar veremiyorum, ancak son zamanlarda sürekli adliyede olduğumdan adliyede yaşadığım olaylardan bazılarını aktarmak istiyorum. Yaptığımız haberler veya yazdığım köşe yazılarının muhataplarını rahatsız etmesi gazetemizin gücünü gösterir, bu çok güzel bir olaydır, ancak geçtiğimiz hafta çok enteresan bir olay yaşadım bunu sizlerle paylaşmadan edemem. Hakkında haber yaptığımız bir vatandaş mahkemeye müracaat ediyor ancak elinde bulundurmak zorunda olduğu gazetemiz nüshalarını mahkemeye getirmiyor, bu durumda mahkemenin yapması gereken şey müracaat eden şahsın talebini reddetmektir, ancak mahkeme çok enteresan bir uygulama yapıyor ve gazetemize hitaben bir yazı yazıyor yazıda aynen şu yazılı; Denge Gazetesi Müdürlüğü'ne falanca gün yaptığınız haberle ilgili mahkememize müracaat eden falanca şahsın ibraz etmesi gereken evrakları mahkememize ibraz edemediğinden gazetenizin şu tarihli nüshasının sizi mahkemeye veren şahsa verilerek tarafımıza gönderilmesi rica olunur. En ufak bir ilave etmeksizin sadece isimleri belirtmeden metni size aynen sundum.
İlgili mahkemenin yazı işleri müdürü bu yazıyı yazmakla yetinmemiş bir de üzerine gazeteyi arayıp, aynı talebini telefonla teyit etmiş. Adamlar mahkeme, savcılık denildiğinde karşısındakileri sürekli hazır olda bulduklarından bizi de aynı sanmış olmalılar ki müdür efendi sekreter hanımı arayıp yazının gereğinin ivedilikle aynı gün yapılmasını istiyor. Yazıyı elime alınca önce çok sinirlendim ve müdürü arayıp güzel bir haşlayayım dedim ama daha sonra vazgeçip ona dünyanın kaç bucak olduğunu daha farklı göstereyim dedim.
Aldım elime kalemi ve yazıya bir yazı ile cevap verdim. Yazdığım yazıda ona açık ve net bir biçimde işini öğrettim, yaptığı uygulamanın yanlış olduğunu, böyle bir talepte bulunamayacağını, vatandaşın talebinin karşılığının ret olduğunu yazdım ve bir de örnek karar ekledim.
Bir hafta sonra aynen dediğim gibi mahkeme karar aldı ve kararı bana gönderdi, yani vatandaşın talebini reddetti. Şayet yapılan bu yanlışa sessiz kalmış olsa idik mahkemenin yasal olmayan bir karara imza atmasına razı olacaktık. Bu kararı tüm ayrıntıları ile yayınlayacağım o zaman ne demek istediğimi daha rahat anlayabilirsiniz. Bu dediğim örnek gibi elimde onlarca karar var. Doğru ile yanlışı ayırt etme makamı olan mahkemelerin yaptıkları hataları da biz düzeltecek isek o zaman bu ülkede düz vatandaş olarak yaşayanlar ne yapacak? Yanlış kim tarafından yapılmış olursa olsun toplum mutlaka bilmeli. Kalın sağlıcakla