Efendimiz bir Hadisi Şeriflerinde “Müslüman zalime de mazluma da yardım edendir” buyurmuş bunun üzerine Sahabe-i Kiram “ Ya Resulullah, mazluma yardımı anladık da zalime nasıl yardım eder diye sormuşlar bunun üzerine efendimiz “onun da zulmünü ortadan kaldırır” buyurmuş. Demek ki müslüman muhatabı kim olursa olsun yanlış birşey yaptığı zaman, o yanlışı düzeltmekle yükümlüdür, ama üzülerek ifade etmek gerekirse toplum olarak geldiğimiz nokta o kadar kötü bir nokta ki güçlü olan ne konuşursa konuşsun onu haklı göstermek için adeta seferber oluyoruz, bu durum da beni ziyadesiyle üzüyor. Oysa ki yanlışı yapan kim olursa olsun ona doğruyu söylemek sadece müslümanca bir tavır olmakla kalmayıp insanlık onuruna yakışan da bir harekettir. Padişahım çok yaşa mantığı ile hareket eden bir toplum haline geldik, Fatih Sultan Mehmet’in Sadrazamı olan Mehmet Paşa dahi bunu yapmamış, Fatihe yanlış yaptığı konularda yanlışlarını söylediği için bedelini kellesini vererek ödemiştir.
Son altı aydan beri ülkemizde hoş olmayan bazı olaylar yaşanmakta, önce İhsan Şenocak Hoca bir soruşturma geçirip görevinden alındı, ardından Nurettin Yıldız Hocanın tâ 2007 yılında yaptığı bir konuşma kes, kopyala, yapıştır operasyonuyla basına servis edilip hoca linç edilmeye çalışılmış, ardından da Reisicumhur İslam Güncellenmeli ifadesi ile ortalığı toz duman etmiştir. Bu yapılanların karşılığında Sünnet düşmanlığı yapan, sözde Kuran Müslümanlığı saçmalıklarıyla pirim yapmaya çalışan sünnet düşmanlarına Allah kulu sesini çıkarmıyor ama Sünneti seniyyeye sarılan ve doğruları konuşanlara sürekli soruşturmalar açılıyor, görevlerinden uzaklaştırılıyor, her türlü sıkıntılara uzak kalıyorlar. Müslümanım diye geçinen bizler de ağzımızı açıp birşey demiyoruz, oysa haksızlık karşısında susmanın Şeytanlık olduğunu bildiren bir Peygamberin ümmeti olarak bu konularda asla sessiz kalmamamız lazım, doğruları haykırmalıyız.
Cumhurbaşkanının İslam güncellenmeli sözüne gelince sırf Cumhurbaşkanı dedi diye sesini çıkarmayanlar bir yana bu söze karşı duruşu olanlar dahi sessiz kaldıklarını gördükçe çileden çıkıyorum. Dün öğlende TRT de çıkmış üç kişi Cumhurbaşkanını savunuyorlar, adamlar konuşurken inanmadıkları hal de korkudan konuştukları her hallerinden belli. İslam Cihanşümul ve her devre cevap verebilecek nitelikte bir Dindir. Kur'an-ı Kerimin en önemli özelliklerinden biri de Kıyamet sabahına kadar insanlığın ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olmasıdır. 1400 sene evvel olup da şimdi olmayan hiç bir şey yok mu derseniz elbette var, örneğin Kur'an-ı Kerim Hırsızlık yapanların elini kesin diyor, bu hükmü bugün uygulayan ülke yok, şayet uygulayacak bir ülke olsa kesilen kolu geri verecek mi vermeyecek mi konusu tartışılabilir. Şayet kesilen kol geri verilirse bugünki teknoloji o kolu yerine dikip eski haline getirebiliyor, o zaman da el kesmenin çok fazla bir espirisi kalmıyor denilebilir. Bunlar fer'i meseleler, muhkem olan ayetlerin güncellenmesi mümkün olmadığı gibi üzerinde tartışmaya kalkmak da insanı imanından edebilir.
İslami konularda konuşurken çok dikkatli olmak lazım, Allahın Ayetlerini güncellemek kulların işi olamaz, dün birçok kişi arayıp bilgisayarda Kur'an-ı güncelleme programı var gel beraber izleyelim diye ironi yaptılar. Bu iş öyle kafamıza göre konuşulacak iş değil, açıkça belli olmayan konularda dahi Peygamber Efendimiz “ Helal bellidir, haram da bellidir, birde belli olmayanlar vardır, kim ki haramdan kaçınırsa namusunu ve dinini korumuş olur” buyurmaktadır. Yani Kur'an-ı Kerimde açıkça hakkında hüküm verilmemiş konularda dahi haramdan kaçınmamız emredilmekte. Şimdi çıkıp İslam güncellenmeli, 1400 sene önceki hükümlerle bugün İslama göre hüküm verilmez demek en hafif deyimiyle sürçü lisandır. Bunu değil Cumhurbaşkanı, Padişahlar dahi dese asla onaylamam söz konusu olamaz, kaldı ki Padişahlar dahi bu konularda konuşmadan önce Şeyhülislamlardan takva almadan konuşmazlardı, ama şimdi durum tam tersine Reisicumhur konuşuyor gerisinden Diyanet işleri Başkanlığı onun konuşmalarını İslama uygundur yorumlarını yaparak desteklemeye çalışıyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı bu ülkenin gözbebeği bir İslami kurumudur ama maalesef özerk değildir, siyasetçilere ters düşen kim olursa olsun o teşkilatta barınma şansı olmaz, bu gerçeği kimse inkar edemez. Cumhuriyet kurulduğu ilk günden bu güne kadar Diyanet işleri Başkanlığı sürekli olarak Siyasetin tahakkümü altında olmuştur, keşke özerk olsaydı da istediği gibi hüküm verebilseydi. Ben şahsen İslamın güncellenmesi konusuna asla katılmadığım gibi bu selefilerin yıllardır Dine verdikleri zarar destek olmanın dışında hiçbir işe yaramayacağı da açıkça ortadadır. Allah aşkına bu tür konuşmalardan uzak duralım ve sünneti Resülullaha saygılı olalım, Din adamlarının konuşmalarını da kesip, kopyalayıp kafamıza göre topluma servis edip o insanların günahlarını almayalım. Son zamanlarda yaşanan olaylar üzücü olaylar ve tasvip etmediğimi açıkça ifade ederek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla
YAPMAYIN ALLAH AŞKINA
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.