Kaliteli insan; kâmil bir mü'min, muttaki bir müslümandır. Mümin ve müslüman olmayan kimse kaliteli olamaz. Mevcut müminlere bakarak da, müslüman kalitesi ölçülemez.
İnsan olmanın merkezinde, Yaratanı tanımak esastır. Kainatı ve canlıları yaratan kudreti tanımayan bir insan; kendini de tanıyamamıştır. Kendini tanımayan insandan kalite beklenemez.
Allah inancı olmayan insanlardan da düzgün davranışlar sergiledikleri görüşebilir. Ama, kaliteli insan; sadece düzgün davranışlar sergilemekle tanımlanamaz.
Kaliteli insan, toplumun gözde kişisidir. Peygamberler, kaliteli insan modelidir. Onların kalitesi, vahyin elçisi olmalarıyla değil, beşeri yanlarının örnek oluşuyladır.
Peygamberlerden, kendilerine inanmayanlar dahi memnun kalmıştır. İtirazları, çıkar ve menfaatleri nedeniyle olmuştur. Bunun için de Peygamberlerden, kendi değerlerine ve çıkarlarına karışmaması istenmiştir.
Kaliteli insanın zıddı; kalitesiz insandır. Toplumsal izahla bile, kalitesiz insanın ne anlama geldiği bilinmektedir. Adı anıldığında çoğunluğun yüzünü ekşittiği kimse kalitesizdir.
Müslümanların hayatında, Allah'a teslimiyet ve ahirette hesap tasavvuru yeterince yerleşmiş değildir. Bunun eksikliği de, topluma kusurlu müslüman tipi olarak yansımaktadır.
Toplumdaki müslümünlara bakılarak, müslümün tarifi yapılamaz. İnanç ve ibadeti, ahlak ve davranışa dönüşmeyen kimsenin; inandığı dinin adı İslâm olsa da o kimse kusurlu müslümandır. O kişiye bakarak, müminin kalitesi ölçülemez.
Mümin, doğru adım atmalıdır. Bunu yapamazsa sonuç; pişmanlık ve hüsrandır. İnsan; pişman olacağı adımı atmamalıdır. Çünkü bunun bedeli sadece yılları feda etmekle bitmeyecektir. Ama doğru adım atmaktan da uzak durmamalıdır çünkü bundan da sorumludur.
Dünyada imtihan yanlışlarla doğrular üzerinden yapılır. Bedeli olsa da, doğru olmak ve dik durmak; kaliteli insan olmaktır. Pişmanlık duyulacak adımlar; genellikle menfaat ve çıkarlar ön planda olduğunda bile bile atılır. Sonrasında pişmanlık vardır ancak faydası yoktur.
İnsanın yaşam süresi; iki yanlış yapıp, düzeltmeye yetecek kadar uzun değildir. Ayrıca, iki nimete nankörlük etmeye de uygun değildir. Üçüncü nimet gelmeyebilir. İmtihan böyle bir süreçtir. Hayat/yaşam süreci; insanın kalitesini tespit içindir. Bu kalite, kişinin ahiretini de belirleyecektir.
Sınavlarda 4 yanlış 1 doğruyu götürürken, insani düzlemde; bazen 1 yanlış 40 doğruyu götürmektedir. Bunun için; fıtrata göre adım atmak, İlahi mesaja göre yaşamak gerekir.
Kaliteli insan; herkesten ve her kesimden takdir görendir. Bu takdir, çıkar ve menfaatlerle orantılı değildir. İslâm ahlâkı ve bunu oluşturan adab-ı muaşeret kuralları; insanın kalitesini de yansıtmaktadır.
Haddini aşan her şey zıddına dönüşür. Muhabbet; olması gerekenden daha ileri giderse; nefret oluşturur. Tevazu; maksadı aşan bir noktaya gelince; riyakarlık olarak algılanır. Suskunluk; garipliğe, çok konuşmak; gevezeliğe dönüşür.
Her şey tadında olmalıdır. Maksadı aşan her davranış; haddi aşmayla sonuçlanır. Adab-ı muaşeret kuralları; doğru adım atmanın da yoludur.
Kaliteli insan; sadece ibadetiyle değil, ibadet ve davranışlarıyla tartılır. Ahlâk ve edep; bunun en net kriteridir. Yaratanı tanımak; kalitenin öz sermayesidir. Bu sermayeye sahip olmayanın kalitesizliği mutlaka bir gün bir yerde bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Yaratanı tanımayan; yaratılanlara kulluk etmek zorundadır. Bu zorunluluk onun kalitesizliğinin de fotoğrafıdır. Dünyevi hesapların belirleyeceği bir zihin; her türlü kalitesizliğe adaydır. Yaratılanın zihni kodları Yaratanın mesajı üzerinden şekillenmelidir.