YARGI BAĞIMSIZ PEKİ YARGIÇLAR?
Ülkemizde dokunulmazlık zırhı olmamasına rağmen manevi bir dokunulmaz zırhı olan iki kurum var, bunlardan birisi İmamlar, bir diğeri ise yargıçlardır. Bu iki meslek erbabından imamlara dokunursanız ahiretiniz mahvolur, yargıçlara dokunursanız dünyanız mahvolur mantığı yaygın. Bu nedenle gerek ulusal basında gerekse yerel basında bu iki meslek erbabına yönelik en ufak bir eleştiriye rastlamak mümkün değil.
Aykırılığımızdan mıdır, yoksa yaratılış felsefemizin gereğinden midir bilinmez ama haksızlığı babam dahi yapsa tepki göstermez isem geceleri sabaha kadar uyku uyuyamıyorum. İmamlık mesleği hayatımda ilk mesleğim olması nedeniyle en çok sevdiğim, en çok saygı duyduğum bir meslek olup başkaları gibi bu mesleği yaptığımı inkar etmek yerine onu yaptığımdan onur duyan bir insan olduğumu da belirtmemde yarar var.
İmamlarla, müftülerle ilgili yazdıklarıma gelince bu mesleği çok sevdiğimden içerisindeki defoluların temizlenmesi için bu tür yazıları yazıyorum. İmamlar la yüsel yani sorumsuz değildirler, Yüce Efendimiz İslam dininde ruhban sınıfı yoktur hadisi şerifini buyurmasının temel esprisi de budur. Diğer semavi dinlerde de normalde ruhban sınıfı yoktur ancak tahrif olan kitaplara bazı rahiplerin, hahamların veya keşişlerin koyduğu uydurma ifadeler sonucu günah çıkarma, vaftiz gibi uyduruk adetler ortaya çıkmıştır.
Osmanlı Devleti Ümera olarak adlandırdığı alimlere arazi tahsis edip onların bizatihi kendilerinin çalışması sonucu geçimlerini temin etmiştir ancak Cumhuriyet döneminde durum daha farklı olmuş, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı tüm görevlilerin maaşları devlet tarafından ödenmeye başlanmıştır. Benim İmamlık yaptığım dönemlerde İmamlarım maaşı çok düşüktü. Bir imam öğretmenin aldığı maaşın yarısını alıyordu. Benim 1982 yılında maaşım 11.000TL idi, oturduğum evin kirası ile 6000TL idi. Sizin anlayacağınız maaşımın yarıdan fazlası kiraya gidiyordu, geri kalan para ile bir ay geçinmek mümkün değildi, buna rağmen bir kez olsun mevlit okuyup para almadım. Allah razı olsun mevcut hükümetten İmamların maaşını diğer memurların maaşı ile eşitledi.
Pazar günü Esenevler Camii ile ilgili yazdığım yazı ile ilgili müftülük ilgilenmiş, Esenevler Camii İmamı aradı namaza gittiğim gün müezzinin izinli olduğunu, kendisinin ise evinin kanalizasyonu patladığı için onu açtırmakla uğraştığını ondan namaza gelemediğini söyledi. Esenevler Camii İmamı ve müezzini tanıdığım ve sevdiğim insanlardır bu eleştiriyi onlardan ziyade murakıplara yaptım, zira benim gördüğüm eksikleri onlar neden görmedi merak ediyorum. Hoca efendi ayakkabılıkların kapakları konusunda haklı olduğumu onları çıkaracaklarını söyledi, mazereti var ise göreve gelememiş olabilir ama bu konuda şu kadarını söylemeliyim Camiilerde yapılan tadilatlar mutlaka Müftülük kontrolünde yapılmalıdır aksi halde bu tür problemler yaşanır.
Gelelim eleştireceğimiz diğer sınıf olan yargıçlara; Yüce efendimiz Hazreti Ali'yi Yemen'e kadı olarak tayin ettiğinde Hazreti Ali yanlış hüküm veririm insanların hakkına girerim düşüncesi ile çok korkmuş, Peygamber efendimize giderek kendisinin affını istemiş bunun üzerine peygamber efendimiz okuyup göğsüne üflemiş ve Korkma Allah seninle beraberdir deyip Hazreti Ali'yi Yemen'e kadı olarak göndermiş. Bir insanda vicdan, iman, Allah korkusu olmaz ise onun vereceği hükümden fayda beklenemez.
Yargının bağımsız olduğuna inanırım ancak yargıçların bağımsız olduğuna asla inanmam zira o kadar enteresan mahkeme kararları ile karşılaşıyoruz ki şaşırıp kalmamak mümkün değil. Örneğin Savcılık bir dava açıyor ve sanıkların çete olduğunu iddia ediyor, siz bunu yayınladığınız için tazminat ödemek zorunda kalıyorsunuz bu kararı veren Hakimin bağımsız olduğunu söyleyecek birisi var ise beriye gelsin. Bu kararları biriktiriyorum ve tamamını hakimlerin adı ile birlikte siz değerli okurlarımızla paylaşacağım, şimdilik bu kadar yeter. Kalın sağlıcakla