YARGIDAN HERKES ŞİKAYETÇİ! PEKİ SORUN NEREDE?

Adnan Bahadır

YARGIDAN HERKES ŞİKAYETÇİ! PEKİ SORUN NEREDE?

Son günlerde Başbakan dahil herkes Yargıdan şikayet etmeye başladı, bu konuda en çok mağdur olanlardan birisi olarak konuya eğilme gereği duydum. Zira Başbakan şikayetçi, Anamuhalefet Partisi şikayetçi, gazeteciler şikayetçi, Avukatlar şikayetçi, vatandaş şikayetçi ama sorun bir türlü çözülemiyor. Hal böyle olunca ortada bir sorun var demektir, peki sorun nerede derseniz onun cevabını bulmak çok da kolay değil. Yaklaşık bir aydır bu konu benim de kafamı kurcalıyor, Başbakan uzun süreli tutukluluktan şikayetçi, askerler adeta isyan edecek noktaya geldiler, bazı üst düzey komutanlar sırf tepkilerini dile getirmek amacıyla emekliliklerini istediler. Avrupa İnsan Hakları Mahkemelerinde binlerce dosya bekliyor, AİHM Türkiye'de düşünce özgürlüğü olmadığı gerekçesi ile Türkiye'yi sürekli tazminat ödemeye mahkum ediyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında 3. Yargı paketi çıktı ama kimseyi tatmin etmedi, geçtiğimiz hafta anadilde savunma hakkı yasasına eklenen madde ile 18 aydan az ceza alanların cezaevinden tahliyesi sağlandı ve 15 bin kişi tahliye oldu. Önümüzdeki günlerde ise 4. Yargı paketi çıkacak ama içeriği netleşmediği için herkesin kafasında soru işaretleri var.

Cuma akşamı Başbakan'ın Fatih Altaylı ile yaptığı söyleşiyi izledim, Başbakan özellikle Genelkurmay Başkanlığı yapmış komutanlar ve askerlerle ilgili Terör örgütü suçlamasından bir hayli rahatsız. Bu insanların uzun süreli tutuklu kalmalarından da rahatsız hatta 3. Yargı paketinde bu konuyla ilgili yeterli çözümün olduğunu ama uygulanmadığı için askerlerin tutuklu kaldığını ifade ediyor. Burada ciddi bir politik değişimin olduğu kanaatini taşıyorum, nedenine gelince geçtiğimiz hafta bir haber sitesinde bir devrin daha kapandığı yönünde bir habere rastladım. Haberde bundan üç, dört yıl önce Askerlerin büyük bir heyecanla tutuklandıklarını, bunun Demokrasinin önünün açılması adına sevindirici gelişme olduğunu herkes söylerken şimdi ise adeta tam tersine bir durumun söz konusu olduğunu belirtmekteydi. Son günlerdeki kamuoyu atmosferine bakıldığında haber doğru ancak olayın perde arkası veya siyasi boyutu nedir derseniz kanaatimce yapılan her şey bir plan ve program dahilinde yapılmakta. Geçtiğimiz haftalarda yazdığım gibi toplumsal barışı sağlamak isteyen hükümet sadece İmralı , güneydoğu ekseninde bir barıştan ziyade toplumun tamamını kapsayan bir barışa hazırlandığı kanaatindeyim.

Kamuoyunda yıllardır aşılamayan darbe sorununu aşan bir hükümet izlenimi yeterince verildi ve bu sorun ortadan kalktı kanaati oluştu, bu imaj oluşturuldu ama bu kez Devletin en güvenilir kurumu olan Askeriye ciddi anlamda imaj kaybetti, Askeri yönden zayıf bir ülkenin dünya kamuoyundaki gücü ve itibarı çok kötü olacağı muhakkaktır. Cemaat ile Hükümetin arasının açılmasında en önemli görüş ayrılığı da burada oldu. Cemaat soruşturmaların devamını isterken hükümet askerin yeterince imaj kaybına uğradığını bu nedenle artık soruna çözüm bulmak gerektiğini ve soruşturmaların durdurulması gerektiğini düşündüğünden fikir ayrılığına düşüldü. Cemaatin amacı askeriyenin içerisindeki kendine yakın komutanların önünü açmak mı idi yoksa Ergenekonu tamamen bitirme planı mı idi orasını henüz bilemiyoruz ancak bu görüş ayrılığının olduğu kesin bir bilgi. Bu konuda Başbakan Yardımcısının bizzat okyanus ötesine gidip görüştüğü ve anlaşamadığını biraz olsun biliyorum.

Cumartesi günü TRT 1'de Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile gazetecilerin yaptığı açık oturumu izledim bu konuların tamamı masaya yatırıldı. Bakan Ergin çok doyurucu ve net bilgiler verdi. Bugüne kadar yapılan icraatlarla bundan sonra yapmayı düşündüklerini anlattı, sorunun nerde olduğunu da açıkça söyledi. Bunu bir örnekle açıkladı 2004 yılında yapılacak anayasa değişikliği ile ilgili bir komisyon oluşturulduğunu, komisyonun her siyasi partiden temsilci, Bilim Adamları, Yargıtay Üyeleri ve Avukatlardan oluşturulduğunu, bu komisyonun bir maddenin yazılması esnasında ihtilafa düştüğünü, neticede bu sorunu çözüm noktasında akademisyenin dediği noktada olunca Yargıtay üyesinin siz oraya ne yazarsanız yazın biz bildiğimizi yaparız dediğini anlattı. Buradan da anlaşılacağı üzere temel sorunun uygulamada olduğu ortaya çıkıyor.Bakan Ergin dördüncü Yargı paketinin üçüncü yargı paketinin açılımı olacağını söyledi, bu konuda AİHM'de bulunan dosyaların da bir çoğunun halledileceğini ifade etti. Dördüncü yargı paketinin ardından İmralı süreci ile ilgili yeni bir paket daha gelebilir, ardından ne olur derseniz ardından Başbakan'ın dediği gibi Mart ayı sonuna kadar anayasa konusunda uzlaşı sağlanırsa sağlandı sağlanamaz ise BDP' nin desteği ile 330 oyu bulunup referanduma gidilecek, sonuç olarak ver elini Başkanlık sistemi. Bu konudaki düşüncelerime gelince daha sonraki yazılarımda onu da belirtirim, yeni bir yazıda buluşmak üzere kalın sağlıcakla…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.