"YARGININ VİCDANI HERKESE LAZIM"

Süleyman Soylu

"YARGININ VİCDANI HERKESE LAZIM"
    Sayın Başbakan meydan meydan dolaşıyor her konuşmasında hayali suçlamalar yapıyor.  Hiç birisi somut olmayan tam ve net olmayan suçlamalar.
     "Çeteler" diyor.  Hangi "çete", bu çetenin adı veya çetebaşının adı yok mu?  Onu söylemiyor. Yasama, Yargı, Yürütme ( Üç, Y ) birbirine girmiş durumda.
  Türkiye'de tarihinin en büyük "rüşvet, yolsuzluk, usulsüzlük ve hırsızlık operasyonu yapılıyor. Başbakan'ın deyimiyle "kötüler kapının önüne konuyor" ken isimleri açıkça ortada olan bakanoğulları varken, birlikte yolsuzluk rüşvet hırsızlık ve usulsüzlüğe karışmış, kabine değişikliğine yol açacak şekilde bir durum ortadayken, kendi elleriyle değiştirdiği ve görevlerinden aldığı bakanlar varken,
     İçişleri ve Ticaret ve sanayi bakanları'nın çocukları  Metris cezaevine konacak kadar deliller ortadayken, yargı süreci devam ederken nasıl olur da Başbakan meydanlarda yargıya etki edecek ve yargıyı baskı altına alacak, suç teşkil eden konuşmalar yapar, anlam veremiyoruz.
     Kim ne derse desin, bu kadar açık ve delillere dayalı ve akçeli işlerin içinde yüzen ve zevki sefa içinde yüzenlere ulaşan bu rüşvet yolsuzluğunu hırsızlığını kim çıkardıysa ondan Allah razı olsun. Ayyuka çıkan şaibeler gün yüzüne çıkmalıdır.
      Üretim üzerine bir ekonominin olmadığı Türkiye'nin rantiyeye döndüğü de ortaya çıkmış oldu.  Sıcak paraya bağlı borsa çöktü döviz çekilmeye başladı. İşbirlikçi özel sektörün borç batağına saplandığı ortaya çıktı.
      Çürük bir temeldeki ekonomi sallanmaya başladı. Borsa  dibe vurdu, döviz tarihinin en yüksek düzeylerine çıktı.
       Tayyip Erdoğan şimdi olanların hiç birinin müsebbibi değilmiş gibi meydanlarda  kendine ve ülkeyi getirdiği felakete isimsiz adressiz hayali düşmanlar aramakta ve adını koymadığı dış ve iç mihraklara hakaret yağdırmaktadır.
        Halbuki, Başbakan işler iyi gidiyor gibi olduğu zamanlarda, bir simit tezgahının açılışını bile ekonominin iyiliğine bağladığı günlerle, öğünürken rant ekonomisinin  balon olduğunu ve sağlam zemine oturmadığını, karanlık işlerin dönebileceğini söyleyenlere olmadık suçlamalar yapmıştı. Başbakan şimdiki yarattığı vahim tabloyu kabullenmemektedir. Hiç bir eleştiriyi kabul etmemektedir.
       Rüşvet ve yolsuzluk, hırsızlıkların hükümetin en üst kademesinde dolaşması  ve ucunun daha ileriye ulaşma ihtimalinin bulunması dolayısıyla yargıya sözlü ve fiili müdahalelerin yapılması olayı daha da vahim hale getirmektedir.
       Böylesi bir durumda bizim aklımıza Başbakan'ın şu sözleri geliyor; 2009 yılı itibarıyla şöyle demiş;                                                                                                       "Eğer bugün hakim ve savcılarımız hiç bir baskı ve tehdite boyun eğmeden görevlerini yapabiliyorlarsa güven verici bir gelişmedir. Bundan kim neden rahatsız olabilir? Bunu kim engellemeye çalışabilir?  Bakınız ortada son derece ağır son derece vahim iddialar var. Anayasamıza ve yasalarımıza göre suç teşkil eden ithamlar var. Bırakın yargı işlesin bırakalım hukuk işlesin. Bakalım ak ile kara ortaya çıksın.  Süreci bulandırarak, hakimleri savcıları  tehdit ederek hiç kimse bir yere varamaz."
       Evet bu sözler Başbakana ait ve Bülent Arınç "Yolsuzluk heryerde olur, bizim Bakanımız da yapabilir." dediği bir halde başbakanın iktidar gücünü kullanarak hala yargıya etki edecek hallere girişmesi düşündürücüdür. Bir sade vatandaşın hali aklıma geliyor da başına neler gelirdi ?  Allah korusun. Zalimin zulmüne karşı ancak Allah'tan yardım istenir, o da temiz bir kalp ile "beddua" etmektir ve mutlaka yerine gelir. 
      Cuma vaizlerinde hocalarımız da "beddua" etmektedir. İslamın ve İslam aleminin düşmanlarının ve ordularının mahfı perişan olması için beddua etmektedirler, yani çaresiz ve aciz durumlarda Allah'tan yardım isteniyor. Dua da, beddua da bir kulun iyiye ve kötüye karşı başvuracağı yakarışlardır.
     Haklı olanlarınki kabul olur, haklı olmayanlarınki kabul olmaz, orasını Allah bilir.       Efendim biz bu yazdıklarımızı bilgi ve belgelerimiz ışığında yazıyoruz ve ülkemiz yararına olmasına da dikkat ediyoruz. Bugüne kadar yazılanların ve çizilenlerin, eleştirilerin yarısı dikkate alınsaydı bu musubetler başımıza gelmezdi. Beddualara da gerek kalmazdı.                                           Saygılarımla.                                                                    

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.