Yarın

Sofraya kurulursun yersin, içersin tıka basa doyarsın kımıldayacak halin kalmaz, bırak kımıldamayı nefes almakta bile zorlanırsın. İki nefes arasında sırf şirinlik olsun hesabı “Ben yedim Allah artırsın, sofrayı kuran kaldırsın” da dersin.
Göz kapakların ağırlaşmaya başlar bir açarsın, bir kaparsın uyumak üzeresin tam o sırada ya bir bardak çay, ya da bir fincan kahve imdadına yetişir.
Sofrayı istila etmeden önce düşünmek lazım, bu son yemek değil ki yarını var, öbür günü var. Yaşamdan demir almak zamanı gelmemişse var da, var…
Yarın Ramazanın ilk günü, zor geçer havalar da sıcak. Açlık bir taraftan, susuzluk diğer taraftan hele bir de tiryakilik varsa…
Birkaç gün sonra organizma faaliyetlerini rölantiye alacaktır, bünyesi uygun olanlar zorlanmayacaklardır. Oruç tutmayla ilgili tavsiyelerde bulunan uzman görüşlerine mutlaka uyulmalıdır aksi taktirde sağlık kuruluşlarının acil servislerine misafir olmak zorunda kalınabilinir.
Ramazan her şeyiyle iyi güzelde bir de şu ritmi bozuk davulcuları olmasa. Adam binmiş kamyonetin arkasına koştura, koştura dangada, dangada beyin oyuyor. Amaç insanları sahura kaldırmak iyi, güzel de çalar saat icat edileli asırlar oluyor. Oruç tutmayanlara, sahura kalkmadan tutanlara da saygılı olmak lazım değil mi?
Otuz gün seni ifrit eden benim pişkinliğiyle kapıya dayanıp bahşiş istemesi yok mu… İzzet Köksal