Ne hakkında yazmalıydım.. Mesaj mı vermeliydim , bilgi mi ? Düşündüm.. Domuz gribi , sigortacılık, Samsun" da ki hafif raylı sistem, kadın-erkek ilişkileri .. Bunlarla ilgili her gün, her gazetede zaten haberler çıkıyordu. İnsanlar artık bunları okumaktan bıktı. Kendimde dahil olmak üzere artık es geçiyoruz bu haberleri. Ben en fazla gidişattan haberim olsun diye ekonomi sayfalarına bakıyorum. O da Dolar, Euro bugün insanlara ne yapmış sorusuna istinaden..
Ben bugün hepimizin, bazı zamanlarda, belki tam da bu yazıyı okurken ihtiyacımız olan bir şeyden bahsetmek istiyorum.Umut Neden umut diyenlere; çünkü şu anda yazdıklarım kendim, yakın çevrem, ve tanımadığım ama buna ihtiyacı olan başkaları için düşünülmüş bir yazı olmalı kanımca.
Hepimiz ne kadar da umutsuzuz değil mi? Sanki bütün aksilikler hep bizim başımıza geliyor. Hep bizim işlerimiz ters gidiyor. Tam düzeldi derken birden pembe bulutlar dağılıyor, bir offfffff çektiriyor. Hep biz kazık yiyoruz. Hep biz bir düze çıkamıyoruz. Hep biz sevgilimiz tarafından terk ediliyoruz, ya da aldatılıyoruz. Herkes gibi bizde mutlu olmak için evleniyor ama sanki sadece bir tek biz mutsuz oluyor ve boşanıyoruz. Sadece biz yakınlarımızın ölüm haberleriyle yıkılıyoruz. Ve yine biz, bir sabah ansızın patronu tarafından işten çıkartılıyoruz. Üniversitede bile bir kaç ders yüzünden okulu uzatan yine tek biziz. O kadar şanssızız ki ehliyet sınavında da motordan kalıyoruz, uygulamada da arabayı sadece biz istop ettiriyoruz. Askere gidiyoruz arkadaşları İstanbul"a yolluyorlar, bizi adını bile daha önce duymadığımız, hiçbir insanın yaşamadığı yerlere..Ya doğumdan sonraki şu fazla kilolar.. Kimde var dersiniz? Evet bildiniz. Tabi ki sadece bizde var. Tamam dimi ? Bu kadar kötü tablo yeter Herkes beni çok iyi anladı bence
Artık şu an bu yazıyı okuyan insanların kafasında beliren kısma geçebiliriz. Yani "tamam buradan nereye bağlayacaksın? Bekliyoruz, bölümüne. Artı " benim kafamda beliren bu değildi" diyenler de okumaya devam etsin yine Şuraya bağlayacağım. Hepimiz aptalız. Ben dahil! Neden bunu kendimize yapıyoruz.? Pollyanna olmayı bırakıp "yaprak dökümü" nü oynuyoruz. Mutlu olmak bizim elimizde, şanslı olmak bizim elimizde. Ya da her şeye boyun eğip sadece isyan edip hiç denememek. Atıl kalmak istersek bunun için kimseyi suçlayamayız, kaderi bile.. Bu bizim seçimimiz. Verilmiş hayatı nasıl yaşamak istediğimiz bize bırakılmış. Kararları biz alıyoruz. Hiç almadığımız kararlar yüzünden bugün bu noktadayız. Hepimiz..Hayır aslında bizden daha şanssız, daha çok acı ve açlık çeken insanları düşünüp şükretmeliyiz. İnanın sokakta yanınızdan geçen her insanın bir derdi var. Hatta dünyada, benim hiç derdim yok diyen bir insan bulamayız. Yani bu noktada yalnız değiliz.
Bütün bu şanssız olaylar bize neyi öğretiyor biliyor musunuz? YA-ŞA-MA-YI ..! Benim inandığım şey şu ki; hepimiz bir takım testlerden geçiyoruz. Bir şekilde devam etmeyi öğreniyoruz.Biliyorum ki "Allah kimseye taşıyamayacağı yükü vermezmiş" Benimde testim bu diyip çözmeye çalışalım, Dünyaya bir kere geliyoruz. Bir hayatımız, bir hakkımız olacak, bunu kullanalım. Harcamak isteyen varsa buyursun hiç tutmam.. Ama iktisatta ki " Azalan Verimler Yasasına" göre , bir şeyin miktarı azaldıkça değeri artar. Bunu insan ömrüne uyarlarsak, yaş ilerledikçe her geçen gün daha kıymetli hale gelmiyor mu..?
Hayatın tadını somut şeylerde de aramaya gerek yok ne dersiniz.Yeni aldığımız bir cep telefonu da olabilirdi bu evet, ama bence arkadaşlarla kahkahalara boğulduğumuz bir anın tadı, paha biçilemez..! Ya da bir çocuğu sevindirmenin verdiği hazza.. Pozitif olmak kelimesini duymayan yoktur aramızda, uygulayanların oranını artıralım derim ben. Her gün Allah"ın günü. Hadi her günü de geçtim, bir güne de "bugün şanslı günüm" diye başlasak ne kaybederiz? Dün geçtiği için kolaydı, bugün nasıl yaşattığımıza bağlı ve bence askıda, ama yarın en güzeli, çünkü en yenisi ve hala bir şansı var..! Yarın" ına bir şans ver..!