YAŞADIKLARIMI YAZSAM HABER YAPMAYA GEREK KALMAZ
Gazetecilik mesleğinin en zor yanlarından birisi haber bulmaktır, ajanslardan servis edilen haberler her ajansın dünya görüşüne, muhabirlerin veya idarecilerin şehirdeki dengeleri göz önüne alarak yaptıkları haberler olduğundan bazen olaylar gerçeğinin tam aksine servis edilebiliyor. Bu nedenle haber yaparken ajanslardan gelen haberleri aynen servis etmek çok doğru olmadığından biz ilk gazeteyi açtığımızda kısa bir dönem ajanslarla çalıştık ardından tüm ajansların aboneliğini iptal ettik. Daha sonra Anadolu Ajansı'nın başına bir arkadaş müdür olarak gelince yeniden abone olduk . Ancak o arkadaş görevden alındıktan sonra ajans tek taraflı olarak aboneliğimizi iptal etti. Bu olayın ardından Anadolu Ajansı'nı biz mahkemeye verip aidatımızı ödediğimiz halde aboneliğimiz neden iptal edildi diye dava açmamız gerekirken onların bize dava açmaları da olayın başka bir boyutu.
Hafta sonları bazı sivil toplum kuruluşlarını kahvaltıya alarak gündemle ilgili sohbetler yapıyorum. Bu arada yaptığımız yanlışlar varsa onlarla ilgili özeleştiri de yapıyoruz. Sohbet esnasında bir arkadaş çok enteresan bir ayrıntıya değindi, dedi ki biz gazetelerden herhangi birisini alıp okuruz, bir de DENGE gazetesini okuduğumuzda gazetelerin tamamını okumuş oluruz. Arkadaşın bu sözünü duyunca bizim arkadaşlara dedim ki bakın burayı iyi dinleyin ben size tüm gazeteler bir yana DENGE Gazetesi bir yana dediğimde çoğunuz ne demek istediğimi anlamıyordunuz. Bu arkadaşımız olayı özetledi. Yaşadığım olaylardan bir kısmını yazdığım zaman ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız. Şehirdeki bazı insanların tek işi Adnan Bahadır'ı bitirebilmek için varını yoğunu ortaya koyup mücadele etmek. Bu insanlar biri birlerini sevmeseler de konu Adnan Bahadır olunca anında bir araya gelip iş birliği yapıyorlar, aslında bir bakıma da insanları bir araya getirmek çok güzel bir durum. Ancak bu bir araya geliş keşke ülke ve şehir menfaatine olsa da muvaffak olsalar, işin içerisinde samimiyet olmayınca Allah izin vermiyor.
Geçtiğimiz Temmuz ayında birilerinin beni dinlettiğini ve beni paketleme talimatı verdiklerini yazdığımı beni okuyanlar çok iyi bilirler, bu konuyla ilgili o kadar enteresan gelişmeler oldu ki anlatsam aklınız durur. Bazı insanlar çağrılıp baskı yapılarak benim aleyhimde ifade vermeleri istenmiş, hatta bazı siyasetçilerin de devreye girerek bazı insanları bir yerlere çağırıp benimle ilgili iş birliği teklifinde bulunmuşlar, ancak o insanların onurlu duruşları nedeniyle başarılı olamamışlar. Bu arada bazı insanlar hiç ilgisi olmadığı halde aleyhimde ifade vermişler. Bu konuda 22 Kasım Tarihinde gazetemize yapılan operasyonda verdiğim ifadelerde açıkça her şeyi anlatmıştım. İfade veren insanların bir çoğu yanıma gelerek ifade verirken özellikle yönlendirilmek istendiklerini, hatta daha önce ifade verenlerin aleyhimizde ifade verdiklerini, kendilerinin de aleyhimizde ifade vermeleri gerektiğini, aksi halde durumun aleyhlerinde olacağını söylediklerini ifade ettiler.
Bu konuda iki gazetecinin de devrede olduğunu ta o günlerde biliyordum. Hatta bir tanesi o günlerde köşe yazısında bu konuyla ilgili çok enteresan detaylar vermişti. Köşe yazısında sporda, siyasette, ticarette insanları tehdit edenlerle ilgili kimsenin konuşmadığını belirtmek suretiyle adeta konunun detaylarını ve hazırlanış şeklini ortaya koymuştu. Bu konuyla ilgili biz de manşetten haberler yapmak suretiyle olayların arka planını kamuoyuna duyurmuştuk. Aradan geçen yaklaşık sekiz aylık sürecin ardından Savcılık makamının verdiği kararlarında yazdıklarımızın ne kadar doğru olduğu bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Hangi kurum ve kuruluş ile ilgili olumsuz haber yapmış isek bu insanlar teker, teker bulunarak ifadelerine baş vurulması sizce de çok enteresan bir durum değil mi?
Büyükşehir Belediyesinin kendi ürettikleri malzemeleri almadığı için haber yapılırken kimse araştırma yapma gereği duymazken, Hükümetin 4+4+4 politikalarını eleştiren bir eğitim kurumu ile ilgili yaptığımız olumsuz haberi anında takibe alıp, o kurumun sahibi veya yöneticisi pozisyonundaki kişileri bularak onların aleyhimizde şikayetçi olmalarını temin etmenin ne kadar hakkaniyet ve adalet ölçüsüne uyacağını siz takdir edin. İşin daha da enteresan boyutu nedir bilir misiniz iki tane uydurma isimle sizi birileri şikayet ediyor ve telefonlarınız anında dinlemeye alınıyor, ardından da konuştuklarınızın içerisinden bir kısmı alınarak aleyhinizde kullanılıyorsa buna ne demek lazım siz takdir edin. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Kuranı Kerimde sarhoş iken namaza yaklaşmayınız ayeti Kerimesinin içerisinden sadece namaza yaklaşmayın kısmını alıp, Haşa sanki Cenabı Hakkın namazı yasakladığını söylemek gibi bir şey. Konuşmalarımın tamamı okunduğunda ortaya çıkacak her şeye karşı boynum kıldan ince olduğunu da rahatlıkla söyler ve o sözlerimin de arkasında olurum.
Birileri bizim iddianameyi yayınlamışlar, yasal olarak iddianameler ilk mahkemeye kadar yayınlanamayacağından biz yayınlamadık, keşke o iddianamenin tamamını okuma fırsatı bulsanız da olayları çok açıkça tahlil etme imkanınız olsa. Ancak bazılarının yaptığı gibi sayfalarına ilave ederek değil. Bundan sonra bazı olayları sizlerle paylaşmaya devam edeceğimi ifade ederek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla