Dünyada yaşanan çevresel sorunlar nedeniyle canlı yaşamı büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalmıştır. Artan karbon salınımı küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine neden olmaktadır. Karbon salınımına yol açan nedenlerin başında termik santraller, çimento fabrikaları, ağır metal işleyen tesisler gelmektedir. Bu tür yatırımlar hava, toprak ve su kirliliğine neden olmaktadır. Canlı dünyasını ve insan sağlığını etkilemektedir.
Gelişmiş ülkeler çevrelerine zarar veren işletmeleri gelişmekte olan ülkelere yatırım adı altında aktararak, kendi ülkelerini çevresel zararlardan korumaya çalışmaktadırlar. Bu politikaların ülkemizde uygulaması ise deniz kenarlarımıza termik, çevrim ve nükleer santraller olarak yansımaktadır.
Samsun"da Terme ve Tekkeköy"de inşaatı sürmekte olan iki santral yakında üretime geçecek. Terme"de inşası süren santralle ilgili haberi yakında gazetelerden öğrendik. Özel idareden aldıkları belgeyle inşaatı sürdürmekteler. Özel İdare bölgede diğer inşaatlara da böylesi kolaylıklar gösteriyor mu? Bu ayrıcalığın nedeni nedir? Kamu hizmeti görenler toplumun yararına ve yasalar çerçevesinde karar vermek zorundalar. Bu santralin birinci sınıf tarım arazisine kurulmaya çalışıldığını biliyoruz. Tarım arazilerinin korunmasının önemini kamu görevlileri bilmez mi?
Cengiz Enerji A.Ş"nin Tekkeköy"de santral inşaatı sürüyor. Cengiz A.Ş."nin yapacağı doğalgaz çevrim santralinin Derin Deniz Deşarjı için ÇED kararı henüz verilmemesine rağmen, şirket karar alınmış gibi çalışmasını yürütmektedir. Bakanlığın bu konudaki kararı bilinmemektedir. Dünya küresel ısınmaya çözüm üretmeye çalışırken bu santral deniz deşarjı ile kıyıdan dokuz metre ileride deniz suyunda 1 derecelik ısınmaya neden olacak. Yetişkin ve sağlıklı bir insanın vücut ısısı 36,7 derecedir. Bu değer 37 dereceye çıktığında rahatsızlanmaya başlarız. Bu bir derecelik ısı artışını bakanlığın değerlendireceğini umarız. AKP hükümetinin sermayeden yana tavrında bir değişiklik beklemiyoruz. Partinin adındaki adaletin geniş yığınları yanıltmak amaçlı olduğunu da biliyoruz.
Ayrıca üç santral daha proje aşamasında olup, çalışmalar sürmektedir. Samsun"a toplam 2500MW gücünde termik ve çevrim santral kurulması düşünülmektedir. Kapatılan mobil santrallerin toplamda 220MW gücünde olduğu düşünülürse ne ile karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılacaktır. Tekkeköy halkı bakır, azot, demir, lastik fabrikalarının ve mobil santralin neden olduğu kirlilikten oldukça çok çekmiştir. Ürettiği tütün ve sebzeye yanık parası adı altında tazminat almış, kirliliği mahkeme yoluyla kanıtlamıştır. Bu sürede sağlığından neler kaybettiğini de zaman geçtikçe daha iyi anlamıştır.
Sinop"un Gerze ve Ayancık İlçelerinde termik santral kurulmaya çalışılmakta ve nükleer santral kurulma sürecinde de ormanlar yok edilmektedir. Sinop, Gerze ve Ayancık halkı yapılanlara karşı tepkilerini ortaya koymaktadırlar. Yakakent halkı ise sahillerine kurulan balık çiftliğinin yarattığı çevre kirliliğini yaptığı eylemlerle duyurmaya çalışmıştır.
Doğu Karadeniz"de yapılan barajlarla akarsu havzalarının yönü değiştirilmekte, bu ise ekosisteme kalıcı zararlar vermektedir. Suyun ticarileştirilmesinin bir aşaması olarak bu santraller yapılmakta, yakın gelecekte ise bölge suyunun kullanım hakkı şirketlere devredilecektir. Bölge halkı verdiği hukuk mücadelesini kazanmasına rağmen, baraj çalışmaları hız kesmeden devam etmektedir.
Ülkemizde kurulu hidroelektrik santrallerini en düşük kapasitede çalıştırıldıkları da bilinmektedir. Kurulmak istenen çevrim ve termik santraller ülkemizin elektrik ihtiyacını karşılama amaçlı değildir. Üretilen enerji dışarıya satılacak, bize ise kirliliği kalacaktır. Ülkemizdeki mevcut hukuk şirketlerin çıkarları doğrultusunda kullanılacak, kamu adına karar veren güçler şirketleri kollayacak. Ülkemiz sermaye için cennet olmaya devam edecektir.
İnsan yaşadığı çevrenin bir parçasıdır ve doğadaki canlılık bütünlük arz etmektedir. Bir parçasının bozulması bütünü arızalandırır. Bölgemizin son yıllardaki en büyük sorunu başta kanser olmak üzere kirliliğin nedeni olduğu hastalıklardır. Geleceğimiz ve sağlığımız için mücadeleden başka seçeneğimiz yoktur.