Son günlerin haberlerini okuyor, dinliyor ve seyrediyorum. Hiç mi iç açıcı bir hâl yok ki, herbiri, beni, endîşeye sürükleyip dehşete düşürüyor. 'Nedir bu hâlimiz?' demekten kendimi alamıyorum. Sâhi, nedir bu hâlimiz?..Nedir?..Nedir?..
*"Yeni yıla 3 şehit, 9 yaralı ile girdik"(Basın: 2 Ocak 2016) ; *"Van ve Sur'dan yine acı haber: 3 şehit!.." (Basın: 11 Ocak 2016)
*"Tüm yurtta domuz gribi hızla yayılıyor..." (Basın: 11 Ocak 2016) ; *"Terörün son bilânçosu: 93 bin kişi göç etti; 10 bin esnaf battı.." (Basın: 12 Ocak 2016)
*"1128 akademisyen: Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte..."(Basın: 11 Ocak 2016); *"Bildiricilere operasyon" (Basın: 16 Ocak 2016) ;*"Erdoğan: İmza atanlar zalimdir." (Basın: 16 Ocak 2106)
*" Bu acıya yürek dayanmaz: PKK'nın Çınar ilçesindeki hain saldırısında şehit olan polis Şenol Çiftçi ile 4 yaşındaki kızı İrem, son yolculuklarına gözyaşları arasında uğurlandı." (Basın: 16 Ocak 2016)
*"Kerkük'ün etrafında hilâl şeklinde hendekler kazılarak bölgenin yüzde 80'i IKBY'ye dahil edildi." ( Basın: 17 Ocak 2016) ; *"Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a: "diktatör bozuntusu" ifadesini kullandığı konuşmasını parti grubunda tekrarladı. Kılıçdaroğlu: Aslında kızdığı nokta kendisine diktatör dediğim için değil, diktatör bozuntusu dediğim için" dedi. Tepki gösterenlere ise, "Cumhurbaşkanlığı makamı, delidir ne yapsa yeridir makamı değildir" diye seslendi." (Basın: 19 Ocak 2016)
*"Bozdağ: "Kılıçdaroğlu zannediyorum ki kendi vasfını tarif etmiştir. Kendi seviyesizliğini, kendi edep, terbiye ve ahlaktan yoksunluğunu bir kez daha ortaya koymuştur." (Basın: 18 Ocak 2016)
*"Sur'dan 1 şehit daha" (Basın: 18 Ocak 2016) ; *"Başbakan Davutoğlu, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun kurultayda Tayyip Erdoğan'a yaptığı eleştiriler için, "Bu küstahlığı aynen kendisine iade ediyoruz."dedi." (Basın: 18 Ocak 2016)
*"Şırnak'ta hain tuzak: 5 şehit: PKK'nın mayınlı ve zırh deliciyle yaptığı saldırılarda 5 polis şehit oldu, 7 polis yaralandı" (Basın: 19 Ocak 2016) ; *"Suriye'den atılan roket, Kilis'teki okulun bahçesine düştü: 1 kişi öldü, 1 öğrenci yaralı" (Basın: 19 Ocak 2016) ;*"Kırmızı ette kaçak patladı" (Basın: 19 Ocak 2016) ;*"Et vurgunu PKK'ya yaradı" (Basın: 20 Ocak 2016)
*"Bakan Çelik: AB'den 19 bin ton et alımı için başvurduk" (Basın: 20 Ocak 2016)
*"Akademisyen denilen adamların, yayınladıkları bildiri ile PKK'ya tek kelime etmeden, devleti "katliamcı" olarak suçlamasını hâlâ savunanlar var." (Basın: 20 Ocak 2016)
*"Soykırımın 26. yılı: Azerbaycan halkı şehitlerine koştu!.. 20 Ocak 1990'da dönemin Sovyetler Birliği Başkanı Gorbaçov'un emriyle Rus ordusu tarafından gerçekleştirilen katliamda hayatlarını kaybedenler, çeşitli etkinliklerle anılıyor." (Basın: 20 Ocak 2016)
*"Muhtarlara hitap eden Erdoğan, Kılıçdaroğlu için şunları söyledi: "Cahil...Ahlâksız...Yüzüne tükürsen yağmur yağıyor herhalde, der...Namus ve şeref fukaraları...Sersem mayın...Teneke gürültüsü...Niye adam yerine koyayım ki...Akıl sağlığının yerinde olup olmadığını da bilmiyoruz..." (Basın: 21 Ocak 2016)
*"İsrail'den 'Kürdistan'a destek: Bayan Hitler, lakaplı Adalet Bakanı Ayelet Shaked, Orta Doğu'da Kürt devleti kurulmasını destekleyeceklerini söyledi. Kürdistan'ın, Türkiye ve İran arasında kurulmasını isteyen Shaked..."(Basın: 21 Ocak 2016)
*"Kürtlerin İsrail taktiği: Arap evlerini yıktılar. Kürt peşmergelerle milis gruplar, Irak'ta Türkmenlerin evlerinden sonra Arapların evlerini de yakıp yıkmaya başladı. Amaç: bölgeyi Kürtleştirmek" (Basın: 21 Ocak 2016) ; *"10 bine yakın Türk vatandaşı Rusya'yı terk etti." (Basın: 21 Ocak 2016) ; *"Ege, gözyaşı denizi oldu" (Basın: 21 Ocak 2016)
****Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Kuvvet Komutanları, terör tatbikatını izledi." (Basın: 21 Ocak 2016)
Gizli veya alenî, içeriden veya dışarıdan fakat 'elbirliği' ile, Türkiye yalnızlığa itilirken, bütün haklı mes'elelerinde bile haksızlığa mahkûm edilmek istenirken, Türkiye'yi idâre edenlerin uğraştıkları işlere ve yaptıkları 'söz dalaşları'na bakınca incinmemek, endîşelenmemek, dehşete kapılmamak, kahrolmamak işten bile değildir.
Pek çok mekânı kan gölüne, yolgeçen hanına dönmüş, sınırları kevgir olmuş, üniversiteleri içten içe kaynayan, sokakları Suriye'den gelen üç milyona varan mülteci / dilenciden geçilmeyen, apartman içleri, câmi kapıları yine Suriyeli genç kadınların ve çocukların el açmalarına ve gözyaşlarına sahne olan bir memleket, bu kısır çekişmelerle daha ne kadar zaman kaybedecektir, bilemiyorum!..
Bin yıllık Türk vatanı, belki de târihinin en vahim günlerini yaşarken, yapılan sen-ben kavgasının meşrûluğunu nasıl kabul edebiliriz? Velev ki, sen veya sen haklısın! Bu çekişmelerden memleket ne kazanıyor, söyler misiniz?
İnanın ki, benim kadar, gençler ve çocuklar da bu sözlerden ve tavırlardan 'tiksiniyor'!..
Arkadaş!..'Bu memleket, son dokuz on yılda bu hâle nasıl geldi'nin hesabını niçin yapan yok? O hendekler eşilirken, o aklın almadığı tuzaklar yer üstüne ve yer altına döşenirken, mâsûm insanlar kaatil sürüleri tarafından rehin olarak tutulurken, silâh sığınakları yapılırken, keskin nişancılar eğitilirken, ABD yapımı "insansız hava aracı" Silopi'ye kadar getirilirken....mes'uller ve salâhiyetliler nerede idiler?
Bin yıllık vatanın koskocaman bir coğrafyası, Türkiye'nin bir bölgesi olarak değil de, 'bir başka isimle dillendirilirken', mes'uller ve salâhiyetliler nerededirler?
Şu işe bakınız: Biri veya birileri diğer(ler)ine şerefsiz, hırsız, bozuntu...bilmem ne diyor(lar); öbürü veya öbürleri de on(lar)a, küstah, câhil, ahlâksız, seviyesiz, nâmûs fukaraları...diye haykırıyor(lar)...Ne âlâ!.. Ne yazık ki, herbiri, alkış da alıyor!..Bu, nasıl bir idrâk'tir?..
Hepiniz, birbirinize gayet güzel ve ânında lâf yetiştiriyorsunuz da, 'Atı alan Üsküdar'ı geç"mek üzeri iken, bu sözlerin kime ne faydası var?
İnanınız, birkaç gün sussanız, en azından kafalarımız rahat edecektir. Sizlerin, birbirinize hakaret etmenizden, her türlü müstehcene varan sözlerinizden, bağırarak konuşmalarınızdan, konuşurken şişen damarlarınızdan, sinirden kırış kırış olan alınlarınızdan ve gergin çehrelerinizden çocuklarımız da, biz de usandık artık!..Muzdaribiz!..
Hangi mevki ve makamda olursanız olunuz, bu millet, size, birbirinize sataşma vazîfesini mi verdi? Üslûbunuzda, hiçbir yumuşaklık, nezâket ve insana huzur ve güven verebilecek bir emâre niçin yok?
Bir vatandaş olarak sormak hakkım(ız) değil midir? Bunca şehit cenâzesi gelirken, bunlardan kendisini mes'ul tutabilecek bir salâhiyetli kişi niçin mevcut değildir?
Tiyatro mu oynanıyor!!! Cambaza mı baktırılıyoruz?..Bilmiyoruz!..
Sizin, birbirinizi, 'şu veya bu' diye tasvir ve tavsif etmenizden bana/bize ne? Şu anda, arzu ederdim ki, Cumhurbaşkanı, - âkiller ile değil- Hükûmet Üyeleri'yle birlikte, TBMM'de g(u)rubu bulunan bütün siyâsî parti başkanlarını ve Genelkurmay Başkanı'nı da yanına alarak Sur'a, Silopi'ye, Cizre'ye, Nusaybin'e ...gitsin!..Askere, emniyet mensuplarına moral güç versin!..Milletle kucaklaşsın!..
Türk Milleti'nin birlik ve beraberliğinin ilk tavrını, böyle bir hareketle göstersin!..Yakışan budur!..
Adamlar, büyük İsrail için hedef gösteriyorlar...Adamlar, büyük Yunanistan için hedef gösteriyorlar...Adamlar, büyük Ermenistan için hedef gösteriyorlar...Adamlar, büyük Kürdistan için Türkiye'yi bölmeye gayret ediyor, hedef gösteriyorlar...İran, millî menfaatleri için Amerika gibi ezelî bir düşmanıyla anlaşabiliyor...Adamlar, ta Rusya'dan, ta Amerika'dan gelip burnumuzun ucunu bombalıyorlar...Peki, senin hedefin ne?..Büyük Türkiye veya Türk Birliği gibi bir söz, yakın zamanda duydunuz mu? Maksadımız, ülkümüz, hedefimiz nedir?
Ülküsüz millet, hedefsiz devlet olur mu?
Yol, kanalizasyon, köprü, tünel, baraj, çeşme, park, câmi, okul yapmayan devlet var mı?
Ve bizi idâre edenler, Barzani'yle kucaklaşabiliyor ammâ iktidar ve muhalefet olarak -Devlet olarak- birbirleriyle, bırakınız kucaklaşmayı, tokalaşamıyorlar bile!..Nasıl iştir bu? Kim(ler)i sevindiriyorsunuz? Peki...Bu duruma kahrolmaz mısınız? Kahrolmuyor musunuz?
Buna; yazık, bin defa, milyon defa yazık!..Demez misiniz?..Demiyor musunuz?..