YAZMAYA DEVAM DİYORUM

Mustafa Cemal Tomar

En son " DEĞERLER EĞİTİMİ" adlı kitabımı bitirdim. Kitap basılarak elime geçti. Bu kitabım hem velilere, hem de öğrencilere yönelik yazılan bir kitaptır. Sayfa sayısı yüz civarındadır. Herkesin rahat okuyup istifade edebileceği bir eserdir. Herkese tavsiye ederim.

Bu kitabı, otuz beş yıllık deneyimlerimi ayet ve hadislerle harmanlayarak okuyucuların hizmetine sundum. Bu manada indellah katında görevimi yaptım diye düşünüyorum. Takdir sizindir. Sefer bizden, zafer Hâk Teâlâ'dandır. Bu tür çalışmalar bilginin ve ilmin zekâtıdır ve amel-i salihtir. Söz uçar yazı kalır; hatır unutur satır unutmaz. "Kalemle yazmayı öğreten O'dur" ayeti yazmanın önemini belirtir. Bu inançla hareketle yazı yazıyorum. Yazı yazmak insanın ufkunu genişletiyor. Bu nedenle hem okumayı hem de yazmayı herkese tavsiye ederim.

Piyasada konu ile ilgili satılan çokça kitap ve kaynak var biliyorum. Bu kitapların yazarları belki de bir gün öğretmenlik yapmamışlar. Eğitimle ilgili okudukları ve başkalarından aldıkları bilgileri toparlayarak kitaplar yazmışlar ya da başkalarına yazdırmışlardır. Hele de meşhur isimli iseler kitapları ekmek-peynir gibi piyasada satıldığını görürsünüz. Ne olursa olsun bu tür çalışmaların da elbette bir faydası vardır. Eleştirmiyorum, var olan bir hakikati vurgulamaya çalışıyorum. Ama işi yapan biz, kaymağı yiyen başkaları. İşin ehli olmayanlara gemi kaptanlığı verirseniz gemiyi batırmaktan başka yapacağı bir şey yoktur. Bu manada ülkemizde eğitim-öğretimin durumu ortadadır.

Damdan düşen ancak damdan düşenin halinden anlar. Bu misale göre, eğitimin içinde olmak gerekir ki halden anlaşılsın. İşin içinde olanlar olmayanlara göre işi bilme noktasında çok daha ilerdedirler. Tekasür Süresinde "ve Sevfe ta'lemuun, İlmel Yakiin, Aynel-Yakiin" ibareleri geçiyor. En baştaki bilgi sahibidir, biliyordur ya da bilecektir.Yani paylaşılan bilgiyi okumuş ve bilgi sahibi olmuştur

Bu konuyu biraz daha irdeleyerek Kur'anın ifadeleri ile açarak anlatmaya çalışalım: İslâm düşünce tarihinde doğru bilginin kesinlik dereceleri ilme’l-yakīn, ayne’l-yakīn ve hakka’l-yakīn olmak üzere üç kategoride toplanmıştır. İlme’l-yakīn aklî veya naklî delil ile, ayne’l-yakīn duyu yoluyla elde edilen bilgiyi, hakka’l-yakīn ise iç duyu veya iç tecrübe vasıtasıyla insanda meydana gelen en kesin bilgiyi ifade eder. Kur’an’da kâfirlerin cehenneme gireceğine dair verilen haberler vasıtasıyla elde edilen bilgi ilme’l-yakīne, onların cehennemi görerek bilgilenmeleri ayne’l-yakīne, oraya girip azabı bizzat tatmalarıyla hâsıl olan sonuç ise hakka’l-yakīne örnek olarak zikredilir. Ayrıca insanın, Allah’ın yaratıkları öldürdükten sonra diriltmeye kādir olduğuna ilişkin aklî ve naklî bilgisi ilme’l-yakīn, Hz. İbrâhim’in, eliyle parçalayıp ayrı ayrı tepelere koyduğu kuşların diriltildiğini müşahede etmesiyle (el-Bakara 2/260) edindiği bilgi ayne’l-yakīn, Allah’ın ölüleri nasıl dirilttiğini merak eden bir müminin O’nun tarafından öldürülüp diriltilmesiyle ulaştığı bilgi de (el-Bakara 2/259) hakka’l-yakīndir.

Diğer bir ifade ile, deniz suyunun kaldırma kuvveti vardır cümlesi bir bilgidir. Geminin suyun üzerinde yüzmesini görme olayı aynel yakın bilgisidir. Denizin ya da suyun içine girerek yüzmek ve bizzat suyun kaldırma gücünü yaşayarak öğrenmek hakkal yakın derecesinde bir bilgidir.

Buraya nerden geldim? Eğitimin içinde olan birinin eğitimle ilgili yazdığı kitap var. Dışındakilerin yazdıkları var. Kim işin daha bilincinde olursa işin içinde ise herhalde işi daha iyi bilir. Ben de işin içinde birisi olarak Değerler Eğitimi ile ilgili yazdığım eser önemsenmeli, alıp okunmalıdır diye düşünüyorum..

Yazılarımdan ve kitaplarımdan dünyevi değil de uhrevi kazanç elde etmeyi yeğlerim. Zira ebedi hayattaki kazanç inananlar için çok da önemlidir. Amacım işin içinde olan birilerinin eserleri önemsenmeli ve okunmamıdır

Diğer yandan "Denge Gazetesi'ne" yazdığım köşe yazılarını toparlayarak kitaplaştırıyorum. Yazıları bir araya topladım. Yaklaşık üç yüz sayfalık bir kitap oluyor. Bu kitabım nasip olursa 7. Kitabım olacak. Bu kitabıma da " Kalbimin Sesi, Kalemimin Efendisi" ismini veriyorum. Güzel bir eser olacağını düşünüyorum. Burada yazmada fayda olacağını mülahaza ediyorum.

Evet büyük emek vererek tecrübe, bilgi ve birikimlerini kaleme alarak yazdığım kitapları okuyucularımın hizmetine sunmaktan mutluluk duyuyorum. Maarifet iltifata tabidir. Maarifet iltifat görmezse zayi olur. Zayi olmazsa maarifet, devamı gelir elbet. Şimdi gelmezse, bir gün gelir elbet. Umut dünyası, umutlu yaşamak güzel.

Hayırlı Ramazanlar dilerim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.