YEMEK TARİFLERİ İLE AYAKTA DURMAK GAZETECİLİK Mİ?
İnsan inandığı gibi yaşamaz ise yaşadığı gibi inanmaya başlar, hayat felsefesi yaşam biçimi ne ise onu hayatın gerçeği olarak görür ve yaptıklarının doğru olduğunu zanneder, oysa ki yaptıklarının tamamı yanlıştır ama o kafasını kuma gömdüğünden bunu görme şansı yoktur. Gazetecilik mesleğini yıllarca ahlaksızca yapıp, daha sonra meslekte sizden çok sonra bu işten hiç anlamayanlar gelip, size gazetecilik dersi verip, mesleğin ne olduğunu öğretince dünyanız allak bullak olur.
Meslek hayatları boyunca yaptıkları tüm haberleri ya patronlarının çıkarlarına veya şehrin egemen güçlerine yaranmak adına yapanların içerisinde bulundukları durum ortada. Ellerine bir haber geldiğinde önce haberin belirttiğim kriterlere uyup uymadığına, ağa babalarının menfaatleri ile çelişip, çelişmediğine bakarlar ardından haberi yaparlar. Buna habercilik veya gazetecilik denirse ben bu gazetecilikte asla yokum. Yaşanan olayların gerçek biçimi ne ise biz onu haber yaparız Ahmet'in, Mehmet'in menfaati, güçler dengesi, şu veya bu bizi hiç ilgilendirmez. Tek ölçümüz doğru olanın yanında durup, yanlış olanın karşısında durmaktır.
Bize ahlak dersi vermeye kalkanlar, birazcık mazilerine dönüp bakar iseler kaçacak yer ararlar. Bu insanların meslekteki eskimişliklerini bizim köyün eski imamına benzetiyorum. Bizim köyün eski imamı için bölgenin en derin alimi derlerdi Sebebini sorduğumuzda 25 yıl ilim tahsil ettiğini söylerlerdi. Ne zaman ki Of'a imam oldum, merak edip neden 25 yıl okuduğunu öğrenince şok oldum. Meğer bizim imam bir Hoca efendi'ye gitmiş beş yıl okumuş, o hoca efendi senden adam olmaz güle güle demiş, bunun üzerine ikinci hoca efendiye gitmiş onda da beş yıl okuduktan sonra oradan da aynı cevabı alıp soluğu bir başka hocada almış, derken beş tane hoca dolaşınca 25 yıl okumuş ve İmam olmuş, bizim halkımız da onu büyük hoca olarak kabul etmiş. Adamın bir tane göstermelik öğrencisi yok, bu nasıl büyük alimlik siz karar verin.
Bizim mesleğin eskileri de aynı bizim köyün imamı gibi yıllarını gazetecilik mesleğine vermişler ama şeytanlıktan başka bir şey düşünmediklerinden bir gram yol alamamışlar. Onlara hayatlarında kaç kitap okudunuz diye sorsanız teksas tommiks ve magazin türü gazetelerin dışında bir şey okuduklarını sanmam. Bu insanlar için ahlaki değer nedir bilir misiniz? Her akşam bedava kafayı çekecek yer bulmak, şehrin gözde iş adamları, siyasetçiler, ve bürokratları ile poz vermek, kendilerini adam yerine koydurmanın ötesinde onlar için ahlak kelimesinin bir anlamı olamaz.
Son günlerde yaklaşan Ak Parti İl başkanlığı süreci ile ilgili o kadar enteresan gelişmeler yaşandı ki aklınız durur Bu konuda dün bazı gelişmeleri yazmıştım. Şimdi kalanları paylaşacağım sizlerle Osman Çetinkaya'nın karşısında olanlar önce bir gazeteyi ayarlayıp onun üzerinden politika yapmaya başladılar, ardından ikinci gazete de devreye girip başyazarı marifeti ile sürece dahil olmaya kalktı, buna biz şiddetle karşılık verince olay gazeteye yakın milletvekiline servis ediliyor, Milletvekili de soluğu Ak Parti Genel Merkezinde alıyor. Milletvekili Ak Parti Genel merkezine beni ve Osman Çetinkaya'yı şikayet ediyor, güya benim yazdığım yazıları bana Osman Çetinkaya yazdırıyormuş, oysa ki beni tanıyan herkes ısmarlama iş yapmayacağımı, benim karakterimin buna müsait olmadığını bilir.
Bu şikayeti yapanların sıkıntısı Osman Çetinkaya'nın İl Başkanlığına engel olmak ama hiç merak etmesinler onu beceremeyecekler, Osman Çetinkaya benim babamın oğlu değil, gerektiğinde onun da aleyhinde yazdım ve yazarım. Bu işin aslı nedir bilir misiz? Siyaset sayesinde köşe olanların kazandıkları haramlarla yetinmeyip daha fazlasını isteme olayıdır, bunu dışında başka bir şey olmadığını her şeyim adına size temin ederim ama bu sürüngenler avuçlarını yalayacaklarını unutmasınlar.
Gazetecilik mesleğinde bize ders vermeye kalkanlara tavsiyem kurdukları gazeteyi kurarken Büyükşehir Belediyesinden aldıkları sözlerin tamamını bildiğimi, o sözlerden hangilerinin gerçekleştiğini, hangilerinin gerçekleşmediği için Büyükşehirle düşman olduklarını, önceki yıl maddi krize girdiklerinde hangi siyasetçinin onlara ne kadar kredi temin ettiğini, kurdukları sağlık kuruluşunun kriterlere uymadığı halde nasıl uydurulduğunu, nasıl ve kimin tavassutu ile ruhsat aldığını yayımlarsam o zaman kimin ahlaklı kimin ahlaksız olduğunu bu millet görür. Bu işler bir yandan yemek tarifi yapıp milleti oyalarken, öbür taraftan başka işleri halletmekle olmaz Aklınızı başınıza alın yoksa ben buradayım haberiniz ola. Kalın sağlıcakla