Hikayeler önemlidir bizim kültürümüzde, özellikle ramazan ayında .Bir hikayeden bir değil bir kaç hisse çıkar bazen bizlere.Sırrı da aklımızla birlikte kalbimizle okuyabilmekte.Ben bu ramazan da bir hikaye anlatmak istiyorum sizlere nacizane.
Yaşlı bir çoban hergün sürüsünü otlatmak için yaylaya çıkar, tepeye yakın bir elma ağacının altında oturur,onunla sohbet ederdi.Eğer mevsimiyse ona;
"Hadi bakalım evlat,bu ihtiyarın elmasını ver artık."derdi.Ve bir elma düşerdi en olgun,en kırmızısından.Yaşlı adam sedef kakmalı çakısını çıkarır, elmayı dilimlere ayırır, yanındaki yoğurt ve ekmeğe katık ederdi.Sonra babasından kalma Kur'an'ını okurdu.
Yaşlı adam yirmi yıl kadar önce dikmişti bu ağacı ve sık sık sulamıştı özenle. Bunun için büyük bir güğüm su doldurur,önce bu suyla abdestini alırdı , geri kalanı da ağaca can suyu olurdu.Ağacın kökleri belki de bu yüzden daha da kuvvet bulmuş ve kısa sürede serpilip,büyüyüp, meyve vermişti. Çoban önceki yıllarda, gençken kolayca uzanıp,gözüne kestirdiği elmayı koparırdı.Fakat aradan geçen bunca yıl sonra beli bükülüp,boyu kısalmış,eski gücü kalmamıştı.Ağacın boyu ise uzayıp, bir çınar gibi göklere yükselmişti.Ama o ağaç yaşlı adamın yıllardır özenle büyütüp, evlat gibi sevdiği, şevkat gösterdiği değil miydi?
Onu sevgiyle okşarken;
"Ver evlât "derdi,"gönder bakalım bu ihtiyarın bu günkü kısmetini."Ve bir elma düşerdi, hiç nazlanmadan,yıllar boyu hiç aksamadan.
Köylüler uzaktan uzağa gözledikleri bu hadiseyi, hayretle birbirine anlatırdı, yaşlı çobanın veli bir zat olduğunu söylerdi.
Yaşlı adam yine bir gün ağacın altında namazını kıldı,ağacın suyunu verdi,oturdu dibine elmasını istedi.Ama dallar elmalarla dolu olmasına rağmen, nedense hiç elma düşmedi. Sonra bir daha tekrarladı, "hadi evlat nazlanma ver bugünkü kısmetimi!."Beklediği şey bir türlü gelmiyordu.Üzülmüştü yaşlı adam,yıllardır büyük muhabbet duydukları, özel bir bağ kurdukları ağaç neden böyle yapıyordu? Yavrusu meyve verdiği günden beri ilk kez böyle bir şey oluyordu.Gözyaşları yeni doğmuş kuzuların tüylerini andıran ak sakalını ıslatırken,hüzünle kalbi sızlarken,ağacın altından kalktı,usulca koyunlarının arasına gitti,tuttu köyün yolunu.İhtiyarın öncekinden daha fazla beli bükülmüş,dizlerinde derman kalmamıştı.O sırada aşağıdaki caminin her zamankinden daha nurlu minaresinden yankılanan ezan sesiyle irkildi,kendine geldi,hatırlamıştı,aklından bir an çıkanı.
Çocuklar gibi sevinip,ağacın yanına gitti hızlıca.Şefkatle sarıldı mis kokan gövdesine. "Canım evladım "dedi ağlayarak, "benim güzel, mis kokulum,kadir kıymet bilenim.Bu ihtiyarı üzmeden önce niye söylemedin bugün Ramazanın ilk günü olduğunu?
"Elma ağacı yıllarca göstermişti ihtiyara vefasını,latifeydi tabi bu tatlı sitemi.Bir ağaç daha güzel nasıl gösterebilirdi ki minnetini?
Bizler de her günümüzde, özellikle de Ramazan ayında,Rabbimize şükrümüzü,minnetimizi gösteririz,sabrımızla,fedakarlıklarımızla,ibadetlerimizle.İnşallah da en naif,en temiz,en masum şekilde.
Oruç kutsaldır, onu tutanda değerlidir ,o kutsala iştirakinden dolayı kıymetlidir.Lütfen Ramazan aynına da,oruç tutana da saygılı olunuz.Saygılı olunuz ki,ibadetin kutsiyetine varamasanız da insanlığın kutsiyetine varabilesiniz.Ne yazık ki bu ricaya son yıllarda ihtiyaç duyar olduk.