Mühendis, mimar, şehir Plancısı , öğretim görevlisi, araştırmacı, teknik okul öğrencisi ve teknik alanlarda üreten, emek harcayan diğer tüm arkadaşlar, bizler çeşitli teknik alanlarda çalışan, emek harcayan, üreten ve sahip olduğu bilgi, beceri ve emek gücünü başta içinde bulunduğumuz toplum olmak üzere tüm insanlığın ve doğanın özgürleşmesi için kullanmak isteyen, emekçi halkın tarihsel ve toplumsal kurtuluş öğreti ve mücadelesinin bir parçası olma çabası içinde olan insanlarız. Başta içinde yeraldığımız TMMOB'ye bağlı odalarda olmak üzere, işyerlerimizde, sendikalarda, toplumsal mücadelenin bütün alanlarında bu doğrultuda tarafız diyor Politeknik dergisinin yönetim kurulu üyesi olan Makine Mühendisi Ertuğrul Bilir'in, bana gönderdiği mektubunda yer verdiği görüşleri sizlere satırı satırına aktarıyorum ve yorumu sizlere bırakıyorum..
AKP'nin yeni iktidar dönemi daha seçimler yapılmadan önce selamını verdi ve işbaşı yaptı.
AKP iktidarı önceki dönemin meclis çalışmaları sona ermeden önce 6 Nisan 2011 tarihinde TBMM'den 6 aylığına Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi aldı. Bu yetkiye dayanarak seçimlerin hemen öncesinde, 8 Haziran 2011 tarihinde, resmi gazetede 9 yeni bakanlığa ilişkin KHK'lar yayınlandı. Bu KHK'lar ile yeni bazı bakanlıklar kuruluyor, mevcut bazı bakanlıklar birleştiriliyor ve görevleri değiştiriliyordu. Yeni kurulan ve yeniden yapılandırılan bakanlıklarda amacın neoliberal düzene uygun bir yapılanma olduğu görülmektedir. Önemli değişikliklerden birisi de Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı'nın kurulmasıyla yapılmıştır. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı birleştirilirken bakanlığın ve bünyesinde kurulan Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü'nün görev tanımında meslek odalarının mevzuatını oluşturmak hükümleri yer almıştır.
Böylece son birkaç yıldır, meslek odalarına her an gelebileceği beklenen saldırı başlamış oldu. 2009 yılında Devlet Denetleme Kurulu meslek odalarını incelemeye almış, toplamı 1862 sayfayı bulan bir rapor hazırlamıştı. Bu raporda meslek örgütlerine ilişkin olarak çeşitli düzenlemeler önerilmişti. TMMOB'nin Genel Kurul ve toplantılarında da böyle bir saldırının geleceği ve buna karşı hazırlıklı olmak gerektiği ifade edilmişti.
Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı kurulmasıyla ilgili Kanun Hükmünde Kararname ise saldırıyı genellikle beklenenin dışında bir noktadan başlattı. Doğrudan TMMOB yasasını değiştirerek açık bir müdahale yapmak yerine, sözkonusu bakanlığa meslek odalarına ilişkin mevzuatı düzenlemek, meslek mensuplarının sicil kayıtlarını tutmak yetkileri verilmektedir. Şimdiye kadar, mühendis ve mimar odalarının çıkardığı yönetmeliklerle düzenlenen alanların düzenlenmesi yetkisi bakanlığa verilmek istenmektedir. Bu düzenleme mühendislik, mimarlık disiplinlerinin ve odalarının büyük kısmını etkileyecektir. Çünkü odaların önemli kısmının üyeleriyle en somut bağlantısını, eksiğiyle doğrusuyla, bu faaliyet alanları oluşturmaktadır. TMMOB'ye bağlı odalar, mevcut durumdaki etkilerini ve güçlerini büyük oranda bu etkinliklerden sağlamaktadır.
TMMOB 1954'teki noktaya döndürülmek isteniyor
TMMOB 1954 yılında devletin korporatist yapılanması ihtiyacıyla, mühendislerin yıllardır varolan kendi meslek alanlarına ilişkin düzenlemeleri yapabilme taleplerinin kesişme noktasında kurulmuştur. Kurulduğu dönemde Türkiye'deki mühendis ve mimar sayısı 7000, ülkedeki toplam işgücüne oranı ise %0,06 iken, bugün mühendis sayısı yaklaşık 600 bin'e, işgücü içindeki mühendis sayısı 500 bin'in üstüne ve işgücü içindeki oranı ise %2'ye yükselmiştir. Bu süre içinde TMMOB de seçkin bir meslek grubunun devlete yardımcı örgütü olmaktan, 1960 ve 1970'lerin toplumsal uyanış döneminin de etkisiyle mesleki bir demokratik kitle örgütü olmaya yönelmiştir. TMMOB'nin üye sayısı ise 380 bin'dir. Getirilen düzenleme TMMOB'yi ya 1954'teki noktaya geri dönmeyi kabul etmek, ya da etkisizleşerek, meslek dernekleri haline dönüşmek ikilemine sokmayı hedeflemektedir.
Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı'nın kurulması ve yetkilerinin ilgili meslek odalarının mevzuatını düzenlemeyi de kapsayacak şekilde belirlenmesi, diğer maddelerle birlikte ele alındığında toplumsal muhalefete dönük ikili bir saldırıyı içermektedir.
Hükümetin hedefinde meslek örgütleri var... Bundan sonrasınbı bence yaşayıp göreceğiz
Bir yanı egemenlerin kendilerine ayak bağı olarak gördüğü halktan yana tavır alan meslek örgütlerinin işlevsizleştirilmesidir. Bu hedef doğrultusunda önümüzdeki dönemde TTB'nin ve diğer sağlık meslek örgütlerinin etkinlik alanına dönük olarak Sağlık Bakanlığı'nın, Barolara ilişkin olarak Adalet Bakanlığı'nın yetki alanında yeni düzenlemeler yapılması muhtemeldir.
Aynı zamanda emeğin ve doğanın neoliberal talanının önündeki engellerin kaldırılması hedeflenmektedir. Hidroelektrik Santralleri aracılığıyla suyun özelleştirilmesine, doğaya ve insana zarar veren sanayi ve madencilik faaliyetlerine karşı süren mücadelenin dayanakları azaltılmak, Hükümetin bu konulardaki etkinliği artırılmak istenmektedir.
Direnenlerle buluşmalı....
Tarihimizde bu tür saldırılara karşı direniş örnekleri vardır. TMMOB'nin karşı karşıya olduğu saldırıyı püskürtebilmesi mücadelesinin toplumsal içeriğini kuvvetlendirmesinden, üyelerinin yaşamında emekten yana tuttuğu yeri artırmasından geçmektedir. Unutulmamalıdır ki, DİSK'in etkisizleştirilmesini ve kapatılmasını hedefleyen yasal düzenlemeye karşı gerçekleşen 15-16 Haziran direnişinde eylemlere katılan işçilerin önemli kısmı Türk-İş veya bağımsız sendikaların üyeleriydiler. Bu işçileri somut olarak DİSK'le ilgili görünen bir yasaya karşı mücadeleye katan şey ise, en başta, bu saldırının aslında tüm işçi sınıfının haklarına karşı yapılmış bir saldırı olduğunun görülmesi, gösterilebilmesidir. Anayasa Mahkemesi'nin yasayı iptal etmesini sağlayan da gösterilen görkemli direniş olmuştur.
TMMOB de mevcut saldırıyı ancak Dikmen Vadisi'nin, Mamak'ın, Küçükarmutlu'nun kentsel dönüşüm saldırısına direnen halkıyla; Loç Vadisi'nin, Hopa'nın, Dersim'in HES'lere direnen halkıyla; Kütahya'nın Bergama'nın siyanürlü madencilik faaliyetlerine karşı direnen halkıyla; Tuzla'nın, Zonguldak'ın, Elbistan'ın iş cinayetlerine karşı direnen işçileriyle; KESK'li kamu çalışanlarıyla; kötü çalışma koşullarına ve mesleki yozlaşmaya karşı mücadelesinde meslek odasını yanında bulan mühendislerle birlikte geri püskürtebilecektir.
TMMOB ve meslek örgütleri, konuyu ülkenin anti-demokratik siyasal, toplumsal yaşamının bir parçası olarak ortaya koymalıdır. Kısa vadede, eldeki olanaklarla bilgilendirme çalışmaları ve gösterilerle durumu kamuoyu gündemine sokmalı; orta vadede ise yukarda sayılan direnişlerle, kendisine direniş gücünü kazandıracak olan ücretli mühendislerle ilişkilerini güçlendirmelidir..... Bundan sonrasını bence yaşayıp göreceğiz. Fakat yukarıda yazılanları yaşayıp görmemmiz de an meselesi gibi görünmekte, hakkımızda hayırlısı ben bu meslek örgütlerinden falan değilim ama bizim meslek örgütümüz zaten çok önceden çökertilmiş durumda ve benim meslektaşlarım halen sessiz sedasızlar bunu hiç anlayabilmiş değilim. Saygılarımla....