24 Haziran seçimlerinin ardından nihayet önceki gece yeni Bakanlar kurulu açıklandı. Toplumun büyük bir kesimi yeni hükümet sistemine olumlu baktı, daha önce fiili olan durumlar yasal hale geldi, Hükümetin de AK Partinin de Kurulların da, Kurumların da tek başı oldu o da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Kendisi de Bakanlar kurulu listesini açıklarken artık mazeret beyan etme hakkımız yok, tüm yetkiler bizde dedi zaten. Gerek Cumhurbaşkanlığı yemin töreninde gerekse yeni sistemin icraat başlama törenlerinde yapılan merasimler bana sülüs törenlerini hatırlattı, 101 tane top atışı, para basılması ve Diyanet işleri Başkanının duasıyla başlayan yeni dönemin milletimize ve ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Toplum yeni kabineyi beğendi ama para piyasaları beğenmemiş olmalı ki döviz fiyatları artışa geçti, keşke millet beğenmeseydi de para piyasaları beğenip döviz fiyatları düşseydi, zira aldığımız her şey dövize endeksli, döviz yükselince ülkede ne varsa yükseliyor, son iki ayda %20’nin üzerinde enflasyon oldu ekonominin durumu pek de iç açıcı sayılmaz.
Ekonominin durumu iç açıcı değil de Damat Berat Paşa neden ekonominin başına geldi derseniz bana göre bu kabinenin tek eksisi burası, toplum bunu hiç ama hiç beğenmediği gibi para piyasaları da beğenmediği ortada. Berat Albayrak ekonomiyi bilen biri değil, para piyasalarından gelmiş biri değil, para işiyle uğraşan insanların tanıdığı bildiği bir sima değil, bu adamı bu işin başına neden koydu anlamış değilim. Cumhurbaşkanı Milletvekilliğinde az oy alan illere kızıyor ya bana göre o iller kadar o da sorumlu o listeleri o il Başkanları veya teşkilatlar yapmadı ki onlara kızıyor. Bu millet AK Partiye ve Reise son kredisini verdi, şayet başarılı olursa devam eder yok başaramaz ise son dönemi olur. Gönül isterki başarılı olsunlar da hem ülkemiz hem de kendileri kazansın.
Yeni kabineyle ilgili tespitlerime gelince Bakanların büyük bir kısmının özel sektörden gelmesi fevkalade güzel bir gelişme, zira özel sektörden gelenler icraatın nasıl olacağını, piyasa şartlarının neler olduğunu, bürokrasideki tıkanmaların nasıl aşılacağını çok iyi bilirler. Devlet memuru kafasıyla bu işler çözülmez, geçenlerde tapuda bir işiniz oldu, çocuk ehliyetiyle tapuya gitti, memur olmaz deyince çocuk sen talebimi al ben beş dakikaya nüfus cüzdanımı getirecek demesine rağmen memur yarın gel işin ne dedi, çocuk ağzının içine tokadı patlatacaktı, ben yapma olmaz dedim. Bu kafalarla bu ülke bir yere gitmez. Nüfus cüzdanı olmadan tapuda işlem olmayacağını ben de biliyorum ama işlemi başlatırsın cüzdan da geriden gelir, zaten ehliyetlerde TC kimlik nosu var, insanları yokuşa sürmenin alemi ne, ilkadım Tapu müdürü de bu kafada bir adam ona gitti çocuk o da olmaz demiş, böylelerini memurluktan çıkartıp biraz ticaret yaptıracan ki akılları başlarına gelsin.
Konumuza dönecek olursak Kabine bir üyesi hariç gayet güzel bir kabine, yalnız Trabzonlulara kızan arkadaşlara kötü bir haberim var, kabinede iki oflu bir Çaykaralı olmak üzere 4 tane Trabzonlu Bakan var. Samsundan da kimse yok, buna sevinmek mi lazım üzülmek mi lazım ona da Trabzon düşmanlığı yapanlar karar versinler, her Allahın günü Trabzonluların aleyhinde veryansın yapanlar şimdi bakalım ne yapacaklar. Samsunun Bakanı oldu da ne oldu derseniz en son Bakanlık koltuğuna oturan benim otuz yıllık arkadaşım Ahmet Demircan kendi Tweetterından gönül rahatlığıyla Bakanlık koltuğundan ayrılıyorum demiş. Demircan’ın akçeli işi olmaz, dürüsttür ama Bakanlığı döneminde çok yanlış icraatları oldu, Gazi Devlet Hastahanesine getirdiği köylü bayan Başhekimden tut da Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine atadığı yine hemşehrisi olan Başhekime bayan ve bir sürü müdür atamaları tam bir fecaat, keşke o atamaları yapıp kendisine beddua ettirmeseydi, onun adına üzüldüm doğrusu.
Bakanlar kurulu listesi açıklanınca en çok da Vezir Hazretleri gibi Devletlü bir Zatı Muhteruuunun kabineye alınmamış olmasına üzüldüm, adamcağız 19 yıl Başkanlık koltuğuna oturmuş korumasından sekreteryasına, özel kaleminden giydiği elbiseleri dahi almakta yardımcı olan personeline varıncaya dek herşeyi mamur iken on metrekarelik bir odacıkta bir sekreter, bir danışmanla ne yapar garibim. Reise yakın insanlar bu zatı muhteruunun bu durumunu anlatsalardı iyi olmaz mıydı. Şaka, maka Samsun yine kaldı Kayınçoma, Demircan Ankara-Erbaa arasında mekik dokur, Vezir Hazretleri Ankara’dan gelip götü mohlu teşkilat mensuplarıla uğraşmaz, Çiğdem hanım da Anakara’da yeterince yoğun olur buralara pek gelmez, Kırcalı’da Ankara- Bafra arasında mekik dokur, Samsunun dörtte üçü yine kaldı kayınçoma. E ne edek herkes kaderine boyun bükecek teşkilattan gelen, halkın içinde olan oysa bu kahrı da çekecek. Bugünlük de bu kadar kafi kalın sağlıcakla