Yeni kurulacak olan üniversite ile ilgili düşüncelerim
Yaklaşık üç yıldan beri gündemde olan özel bir vakfın kurmak istediği özel üniversite ile ilgili herkes seferber olmuş. Neredeyse, şehrin öncelikli meselesi haline gelmiş, olaydan herkes nasiplenmeye çalışmış, yerel seçimlerde Belediye Başkanlarından tutun da siyasetin her kademesindeki insanların ganimetten pay alırcasına sahiplenme yarışına girdiği bu eğitim kurumu ile ilgili benim de konuşma vaktimin geldiğini gözlemleyince bu yazıyı yazmak zorunda kaldım.
Öncelikli olarak şunu bilinmesini isterim ki; bu üniversitenin yapılması ile ilgili yapılan plan tadilatlarında; gerek Canik Belediyesi'nde, gerekse Büyükşehir Belediyesinde her türlü desteği vermiş birisi olarak, yapılacak yatırımın karşısında değil, aksine yanında olduğumu belirtmek isterim. Ancak olayın gidişine bakınca ortaya farklı bir pozisyonun çıktığını gördüm
ve ilgilileri bu konuda uyarmak zorunda olduğumu anladım. Nedir bu uyarmak zorunda olduğun konu diyecek olursanız: Bir değil, birçok konuda uyarmam gerektiğini düşünmekteyim.Bunlardan birisi bu yapılacak olan üniversite Canik Belediyesi sınırları içerisinde Gürgenyatak köyü bölgesinde olup, burada yaklaşık 400 dönümlük bir arazi üzerinde kurulacaktır.Bu arazinin büyük bir bölümü hazine arazisi,ancak özel mülkiyeti olan vatandaşlar da olmasına rağmen o insanların arazileri imar planları ile başka yerlere kaydırılıp, arazinin tamamının devlet arazisi haline getirilmesi planlanmıştır.Bu planlara vatandaşlar itiraz etmiş olsa bile itirazlar reddedilerek kesinleşmiştir. Burada özel mülkiyeti olan insanlar mağdur edilmiştir. Diyeceksiniz ki;"Efendim oraya eğitim yuvası yapılıyor, iyi, güzel de bizim ecdadımız bırakın eğitim yuvasını,camii yapılacak yerde dahi mülkiyet sahibi izin vermiyorsa bina inşa etmiyordu.Şimdi bu vakıf bu plan tadilatlarının vatandaşın razı olmamasına rağmen yapılmasına nasıl razı geliyor merak ediyorum."
Bir başka konu ise ulaşım konusu.Üniversiteye gidecek olan yol şu an itibarı ile toprak yol.İl genel Meclisi bu yolun yapılması için karar alır ve ardından yol ile ilgili güzergah konusu gündeme gelir.Gürgenyatağı köyüne giden eski yolun yapılması konusu gündemde iken, Haluk Tan kardeşimiz, Devgeriş köyünden daha kısa mesafede olan bu araziye veya köye gidilmesinin devlete daha ucuza mal olacağını söyleyerek, konu ile ilgili il özel idaresindeki yetkililerle görüşmüştü.Yapılan analizlerde Devgeriş köyünden yapılacak yolun daha kısa olduğunu ve daha düşük maliyetle yapılacağı tespit edilir.Ancak asıl tantana bundan sonra kopar. Neymiş efendim bu arkadaşımızın buralarda arazileri varmış da oraların değerlenmesi için böyle bir yola baş vurmuş da, daha neler neler...
Ben Tan ailesini biraz olsun tanırım.Gerek merhum Rafet Tan hoca, gerek İbrahim Tan hocamız, gerekse Mustafa Tan ağabey para ile, pul ile işi olmayan mütevazi kişilikleri ile tanınan, dini bütün insanlardır.Bu aile
manevi hizmetleri maddi hizmetlerin önünde tutmaktan zevk alan bir ailedir. Aksi bir durum olsa idi acımasızca yazacağımı bilmenizi isterim.Ama bu insanlar gerçekten hem değerli insanlar, hem de para ile, pul ile işleri olmayan insanlar. Şimdi çıkıp birileri farklı şeyler söylüyor ise benim aklıma daha farklı şeyler gelir ve derim ki;"Arkadaş siz devlete üç liraya mal olacak işi beş liraya mal etmeye çalışırken ne yapmak istiyorsunuz ?Yolu uzatmaya çalışmanın anlamı ne? Yoksa o yol güzergahında sizlerin arsası olmasın? Unutmayalım ki acemi hırsız ev sahibini bastırır.Toplumumuzda güçlüler haklı, güçsüzler haksız olduğundan bu konunun da aynı şekilde olduğunu düşünmekteyim.
Buraya kadar anlattığım iki husus da,Devletin kurulacak olan üniversiteye yapacağı katkıdır.İyi güzel de;Üniversitenin arsası devletten, yolu devletten, plan tadilatları devletten. Binalarının büyük bir kısmını da kamu kurumlarının vereceği aynı yardımlarla yapılacağı bir gerçek. O halde gelin bu binalar olsun Devletin Üniversiteleri;"De filanca ağabey, feşmanca mütevelli heyeti veya manevi şahsiyet idare etmesin."Gelin bu ülkenin okullarını; bu ülkenin yöneticileri, eğitimcileri, hocaları yönetsin. Yönetenler de okuyanlar da devletine bağlı olsun. Filanca ağabeyin, feşmanca ablanın emrinde değil; Devletinin milletinin, inancının emrinde; hür iradesi ile düşünüp, karar verebilen insanlar yetiştirelim ki, önümüz aydınlık olsun. Aksi halde babası, annesi öz evladına söz geçiremeyip, cemaatten aldığı talimatla hareket eden insandan ne devletine, ne milletine, ne dinine, ne de ailesine yarar gelmez. Bunu söylerken kimselere karşı olduğumdan veya düşmanlığımdan yaptığımı sanmayın. O cemaatler de bu ülkenin gerçekleridir. Elbette ki onlara saygımız sonsuzdur; ancak sapla samanı biri birine karıştırmamak kaydı ile. Şimdilik hoşça kalınız.