Öğrencilik hayatımın ilk zamanlarını hiç unutamam. Yemekhane önünde alabildiğine kuyruklar? Bu da ne diyorum? Hemen atlıyor biri; YERSEN. Yemekler niye lezzetsiz diyecek oluyorum aşçıbaşı yapıştırıyor lafı; beğenemedin mi paşam; YERSEN. Bu da bir şey mi? Sıkış tıkış otobüsler, hastane önlerinde, ilaç kuyruklarında bekleyenler, yardım kuyrukları canlanıyor gözümde cevabı hep tek kelime; YERSEN
Al birini vur birine. Gündem değişik hem de nasıl. Ama hep birbirinin tekrarı. Al sana Ergenekon. Yok Karagöz"üm sen geride kalmışsın yahu. O çoktan eskidi. Balyoz var şimdi BALYOZ
Tabi YERSEN. Deli Dana dediler büyük baş hayvancılık bitti. Mandıralar kapandı
Et sanayi durma noktasına geldi. Tavuk ihracatında dünya liderleri arasına tamda girecektik ki memleketçe çoluk çocuk telef olduk Kuş Gribi olmuşuz meğer. Ne zaman hastalandık, ne zaman şifa bulduk anlayamadık bile. YERSEN
Memlekette Elhamdülillah ne domuz yiyen var ne de besleyen. Keramet bu ya Domuz Gribi olmuşuz. Aşılar alındı tonlarca. Memleketin yüzde doksanı vurulmadı bu aşıyı. Koca koca adamlar on binlerce insan ölecek diyerek felaket tellallığı yaptılar. Çok şükür korkulan olmadı. Üreticinin ve ihracatçının mağduriyeti bir yana tabi. A a a bir sabah bir de baktık ki Domuz Gribi terk etmiş ülkemizi kendiliğinden. Tabi YERSEN
Oturdum şöyle daldım geçmişe. Öldürülen, katledilen aydınlar, boşaltılan bankalar, baklava çalan çocuklara biçilen yıllar, trafik kazalarında, grizu patlamalarında, tersane kazalarında yitirdiğimiz canlar, töreye kurban verdiğimiz kızcağızlar, AB"ye açılan umutlar, açılımlar canlandı gözümde
Hep YERSEN. Milletçe maalesef hep yedik, yedirdiler.
Şimdi eski defterleri açmakta neyin nesi diyenler mutlaka olacaktır. Affınıza sığınıyorum ama cevap tek kelime; YERSEN