Mesajınız var, insan isterse, Bana neler oluyor, Kapa çeneni söylenmeyi bırak ve harekete geç, liste devam eder. Bu yazılanların hepsi kişisel gelişimle ilgili kitap adıdır. Genelde on kitaptan oluşan set şeklindeki bu yazı dizileri, daha satım esnasında insanlara nasıl para kazanıldığını anlatmaktadır. Beyefendi elimde görmüş olduğunuz kitap setti normal yaşantınızda nasıl başarıyı yakalayacağınızı, nasıl zengin olacağınızı size öğreten kitap serisidir. Ücreti 20 liradır, teşekkür ederiz efendim dendiği anda, satıcı okumadan başarıyı yakalamış, alıcıda deneme, yanılma yoluyla edineceği bilgilerle ileride mutlaka başarıyı yakalayacaktır. Onca kitabı büyük heyecanla alır, hiç birini bitiremezsiniz, anlatılan hikayelerde gerçek yaşamda sizin yakınınızdan dahi geçmez.
Bunun yanı sıra gerçek hayatta yaşanılan bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.87 yılında vekil öğretmen olarak Çarşamba ilçesinin yüksek köylerinden birindeyim. Minibüsten indikten sonra yaklaşık 2-3 saat arası bir yürüyüş mesafesinden sonra ulaşılmakta köye. Eğer odun kaçakçılığı yapan bir kamyon yada o yöne giden bir traktör bulamazsanız o yolu yürümek zorundaydınız . Okuldaki çocukların utangaç tavırlarıyla, saygılarını görmek her şeye değiyordu. Ben 3-4-5. Birleştirilmiş sınıfların dersine giriyordum. 3. Sınıf sessiz okuma dersi yaparken, 4 ve 5. Sınıflar matematik dersi görüyordu. 4-5. Sınıflar sessiz okuma yaparken bir sonraki derste 3. Sınıflar matematik dersi yapardı. 2000'li yılların başlarında Edirne'nin Keşan ilçesinde görev yapmaktayım. Taburun yemekhaneler bölümüne giderken ağlayan bir askerle karşılaştım. Nedenini sorduğumda, motorlu topçu aracının şoför sınavında, yazı yazamadığı için soruları cevaplayamadığını anlattı. Nereli olduğunu sorduğumda Çarşamba ilçesi konukluk köyünden olduğunu belirtti. Üç sınıfın bir arada olduğu okuldan çıkan sonuç buna yakınken, o sınıflara göre çok iyi derecede olan öğrencilerde vardı.
Böylesi bir yerleşim yerinden ilçeye, yılda bir kez gitmek, büyük bir heyecandan, mutluluktan başka bir şey değildi o gençler için. Bunu belli bir yaş grubuna kadar yapamayanlar varken. Böylesi bir Çarşamba ilçe gezisine giden küçük bir kız çocuğu, gördüğü tezgahtarlardan etkilenerek, kitap yazma hayallerine birde tezgahtarlık hayalini dahil eder.
Babanın vefatı üzerine Konukluk 'tan, ilçeye yerleşilmek üzere inilir. Elde avuçta hiçbir şey yokken, bahçelerde gündeliğe başlanır. İşin zorluğuna dayanamayan küçük kız bir fabrikada iş bulur. Gece vardiyası başladığında, annesinin onu koruma iç güdüsü nedeniyle, işe gidememe durumu belirince, dayısının erkek çocuğunun ve komşularının kızının aynı fabrikada işe başlamasını sağlar. 45 dakikalık yolu her gece yürüyerek eve gelen bu üç çocuğun, yolunu kesen mahallenin erkek çocukları, kızlarla ,erkeklerin aynı anda mahalleye giremeyeceği söylemesi üzerine tartışma çıkar. Yanındaki kız arkadaşının yalvarması sonunda mahalleye girmelerine izin verilince, kısa bir mesafe kalmasına karşın mahalleye girmeyerek ilçeye geri dönerler. Son paralarını da taksiye vererek mahalleye araçla giriş yaparlar.
Fabrika yaşantısı uzun sürmeyen bu kız çocuğu, yıllarca hayalini kurduğu tezgahtarlık için bir perdecinin yanında işe başlar. Tezgahtarlık yaparken bir yandan da perde altlarına boncuk dikerek ek gelir sağlamaya çalışır. On yıl sonunda işi ve piyasayı iyice öğrendikten sonra kendi mağazasını açmak ister, fakat fizik olarak hala küçük göründüğü için kimse iş yerini ona kiralamak istemez. Araya soktuğu adamlar sayesinde mağazasını açar. Şimdi hedefi kiralık olan iş yerinin alınması olarak belirlenmiştir.
Konukluk 'ta vekil öğretmenlik yapan öğretmenini bulmayı da kafasına koyan bu azimli insan, 26 yıl sonra bunuda gerçekleştirir. Bu azimli ve hırs dolu insanın adı Hacer Yazıcı'dır.
Bir düşünürün dediği gibi. ''Düşlerinizi kovmayın, çünkü onlar gidince belki siz kalırsınız ama artık yaşamıyorsunuz demektir.''