"YETMEZ AMA EVETÇİLER VE OTOKRASİ"
Demokrasinin ve Demokratik yönetimlerin ve Anayasal düzenin kurulu olduğu ülkelerde iktidarın ve Başbakan'ın Devletin kurum ve kuruluşlarına direk müdahalesi söz konusu değildir.
Düzenin işleyişi en kötü Anayasa ile işlese dahi "O" Anayasa her vatandaşa ve her bireye aynı eşitlikte uygulandığı ölçüde Adaletlidir.
Fakat en iyi denen Anayasa her vatandaşa ve her bireye aynı eşitlikte uygulanmadığı haliyle Adaletsizlik dağıtır.
Son zamanlarda yukardaki sözünü ettiğimiz durumun örneği Referandum ile halkın önüne paket şeklinde konan 26 maddenin özgürlük ve halk yararına getirildiği ve 12 Eylül'ün bile yargılanacağı yönünde kampanyalar yaparak sol aydınların bile aldatıldığı bir gerçeği ortadadır. Fakat bu pek konuşulmamaktadır. Otokratik bir zihniyetin getirdiği tasarıya ogün inanan solcu bazı kesimler "antidemokratik kesimlerle" birlik oldular ve "Yetmez ama, Evet" dediler.
Nihayetinde o sözde demokrat ve solcu kesimler O gün AKP'ye verdikleri desteğin karşılığını, meydanlarda gaz ve dayak yiyerek almakta, üstelik halkın kazanılmış demokratik haklarının da gaspedilmekte olduğunu daha iyi anlamaktadırlar.
I2 Eylül referandumuyla özgürlük ve ileri demokrasi (!) vaadleriyle "yetmez ama evet" diyen ve aldatılanların gerçekleri görüp "HAYIR" diye haykıran Yurtseverlere aslında özür borçları vardır.
O referandumla iktidar yargıya cemaatla birlikte hükmetmek için, referandumda oy oranı nispetinde cemaatle paylaştıkları anlailmaktadır; öyle ki, I7 aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından sonra ortaya çıkan durum bunu göstermektedir.
Muhterem Fethullah Hocaefendi'nin Referandumda "kendi yargısı" oluşacağı için öyle konuşmaları var ki bakınız ne demişti; "İmkan olsa da mezardakilere oy kullandırılmalı" diye sözler etmişti. Dini çevreler "Umre için bile olsa oy kullanmamak vebaldir" diyerek referandumun kendileri için önemini vurgulamışlardır.
Referandum günlerinde yazdığım referandum kampanyasıyla ilgili bir yazı "İktidarla Cemaat"ın ne kadar sırt sırta ve son derece dayanışma içinde ve seçim kanunlarını bile hiçe sayarak çalıştığının bir kanıtıdır. Dersanelerin kapatılma girişimi ile ortaya çıkan gerginlik birlikteliği karşılıklı çatışmalara ve birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortaya dökmeye kadar vardırdı.
Herşeyden önce Başbakan'ın "Ne istediniz de, vermedik" sözü işin vahametini açıkça ortaya koymaktadır. Kendisinin de ağır ifadeler kullandığı Cemaat kuruluşuna "ne istediniz de vermedik" ifadeleri Referanduma "Evet" diyenlere bizler
neler verildi acaba diyesimiz geliyor.
Seçim yasaklarını hala ihlal eden yasalara uymayan Otokrasi uygulayan bir Başbakan ve AKP iktidarı ile karşı karşıyayız.
Allah sonumuzu hayırlı kılsın diyelim.
Saygılarımla.