Akşamları televizyon saatim vardır, o saatlerde mutlaka TV'nin karşısına geçer kafama göre bir şeyler seyrederim, üç dört yıl önce aldığım D-SMART arıza yapınca ve izlemem gereken dizileri seyredemeyince yedek olarak sakladığım uydu cihazını taktım. Uydu cihazında istediğim yayınları bulamayınca aldım elime kumandayı başladım kanalları dolaşmaya. Normalde yerel kanalları seyretmek gibi bir huyum yoktur, zira çok yetersiz yayınları olduğunu düşündüğümden ilgimi çekmiyorlar. Kanalları dolaşırken bir de ne göreyim bizim Vezir Hazretleri bir kanalda konuşuyor, yaklaşık üç, dört senedir Vezir Hazretlerini seyretmemiştim, bakalım ne diyor diye düşünüp, dinlemeye başladım.
Kanaatimce konuşmanın yarısı bitmişti, benim açtığımda Saathane Meydanı'nın yıkımı ile ilgili konuşuyordu, ancak dikkatimi çeken husus Vezir Hazretlerinin psikolojisinin çok bozuk olduğu idi. Kendisini çok iyi tanıdığımdan konuşurken ne kadar konuşmaya kendisini verdiğini, ne kadar canının sıkkın olduğunu rahatlıkla anlayabiliyordum. Rahatsızlığı siyaseten veya görevi ile ilgili olmadığını konuşmasının sonunda anladım. Konuşmasının sonunda her şeyin başının sağlık olduğunu, sağlık olmadığında hiçbir şeyin anlamının kalmadığını söyleyince anladım ki eşi rahatsız. Daha önceki yazılarımda da söylediğim gibi Vezir Hazretlerini günahım kadar sevmem ancak eşi çok kıymetli bir insandır. Tanıdığım müstesna insanlardan birisidir dersem abartmış olmam. Daha sonra birazcık araştırınca ameliyat olduğunu lenflerinde sorun olduğunu öğrenince üzüldüm. Semiha Hanım saygıdeğer, samimi, dürüst bir insandır. Hiç unutmuyorum Vezir Hazretleri ile ilgili bir gün onun da olduğu mecliste bana Adnan Bey bu adam çok fenadır, sen böyle sevimli görünmesine bakma demişti. Daha sonra ne kadar haklı olduğunu anladım.
İnsanın ailesinden bir kişi rahatsız ise tüm aile sıkıntıya giriyor, Vezir Hazretleri konuşma yaparken aklı fikri başka yerlerde olduğu açıkça ortada idi, konuşuyor ama ne konuştuğunu kendisi dahi anlamaya çalışıyordu. Saathane Projesi ile ilgili konuştuklarına bakıldığında oradaki esnafla ilgili en ufak bir derdi olmadığı da belli. Orada yaşayan insanların geçim sıkıntısı varmış, çeki, senedi varmış hiç önemli değil. Saathane Projesi belki de çok güzel bir proje olacak ancak burada ticaret yapan insanların çoluğunun, çocuğunun ekmeği ile oynamanın da doğru olmadığı bir gerçek. Modern Pazar yeri yıkılıp yerine yapılan çalışmalar güzel olabilir ancak orada bin civarında esnaf vardı, o insanların bir çoğunun perişan olduğunu çok iyi biliyorum. Hatta 75 yaşında Bafralı bir amca el arabası ile sebze satmak zorunda kaldığında Vezir Hazretlerine yaptığı bedduayı hiç unutmuyorum.
Konuşmanın bir kısmı soru, cevap şeklindeydi, sunucu arkadaş da çok donuktu, biraz daha heyecanlı ve hareketli olsaydı daha iyi olacaktı gelen soruları aktarıyordu. Sorulardan birisi şehirdeki işsizlikle ve Belediyede geçici işçi statüsünde çalışan işçilerin akıbeti ile ilgili Vezir Hazretlerinin ne düşündüğü idi, verdiği cevap çok enteresandı, diyordu ki bizim vasıflı elemanlara ihtiyacımız var, biz kimsenin işine son vermeyiz şeklindeydi ancak söylediğine kendisinin de inandığını sanmıyorum. Daha bir hafta önce Parkomat işçilerinin işine ben mi son verdim, yoksa kendisi mi çok merak ediyorum. Yaklaşık otuz kişinin işine son verilmiş, her aileyi beş kişi olarak hesap edersek 150 kişinin ekmeği ile oynandı. Bu insanların suçu nedir bilen varsa anlatsın da biz de bilelim. Sırf 12 ayı doldurmasınlar ve kıdem tazminatı almaya hak kazanmasınlar diye böyle bir işlem yapılmış ise yazıklar olsun derim. Yok başka bir nedeni varsa açıklasınlar da biz de bilelim.
Konuşmanın detaylarına baktığımda çok fazla bir şey yok, Havaalanı ile şehir arasındaki kötü görüntüleri kaldıracakmış, bunu yapmaya yetkili olduklarını söylüyor, sanki ona yetkin yok diyen oldu da bunu anlatıyor. Onun dışında sanırım daha önce üst geçitle ilgili konuşmuş, o proje karayollarının yani Merkezi Hükümetin projesi onu ilgilendiren yönü olmasa da sahiplenmesine şaşırmadım. Konuşmanın sonunda herkese sağlık dilemesi içerisinde bulunduğu haleti ruhiyeyi bir kez daha ortaya koydu. Kendisine ne kadar kızsam da hastalık, cenaze, ekonomik sıkıntı gibi problemlerle karşılaşan insanlara üzülürüm, başkalarının üzüntüsünden mutlu olmak gibi bir huyum olmadığından yine de üzüldüm. Yüce Allah'tan tüm hastalara şifalar, dertlilere devalar temenni ederek sözlerime son vermek istiyorum. Kalın sağlıcakla..
Not; Önceki gün Havza'dan Fatih Bıyık aradı Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne borcu olmadığını söyledi. 2006 yılında hamamda yaptığı tadilata ödediği para nedeniyle borcunun olmadığını söyledi, bizim için beyan esastır, arayan kim olursa olsun söylediklerini sizlerle paylaşırız, bizim habercilik anlayışımız budur.